“AYASOFYA CAMÝÝ”ni açma zamanýdýr!..

Önce belirtelim, uhrevi/ilahi bir konudan söz etmiyoruz, konumuz tümüyle dünyevidir…

Yani… Ayasofya cami olduðunda Ýslam yeni bir zafer kazanmaz, müze olarak kaldýðýnda da laiklik güçlenmez. 

Hele, MS 537 yýlýnda kubbesindeki dev haçla ibadete açýlan þimdiki bina, müze kimliðiyle bu ülkenin laik sisteminin sembolünü oluþturuyorsa, uðraþmayalým, daðýtalým bu devleti, son çýkan ýþýklarý kapasýn… 

Laiklik, olgunlaþtýrmaya çalýþtýðýmýz demokrasimizin ana zeminidir. “Moda burnunda raký içme özgürlüðü” basitliðine asla indirilemez. 

Laikliði, atalarýn “kýlýç hakkýyla” 1453-1935 yýllarý arasýnda cami olarak kullandýðý bir binayý müze yaparak koruyamazsýn!.. 

Laikliði korumak; 

Amerikan emperyalizminin 1 Dolar’lýk askerleri, ýlýmlý Ýslam safsatasýyla laikliði yýkmaya çalýþýrken direnmektir, ATM kuyruðuna girmek deðildir… 

Laiklik ve demokrasi düþmanlarýnýn tankýnýn önüne yatmaktýr, o tanklarý alkýþlamak deðil… 

FETÖ ile mücadelede kapý gibi durmaktýr, “kontrollü darbe” laflarýylaAmerika’nýn imamýna sahip çýkmak deðil… 

FETÖ’nün boþalttýðý yerleri METÖ dolduruyorsa ayný þekilde mücadele etmektir.

Amerika, Ýngiltere, Almanya’nýn kuklasý olmuþ cemaat liderlerini tanýmak, emperyalizme muhafazakarlýk(!) hizmeti veren vakýflarý bilmek, METASTAZ yapaný tespit etmektir. 

Tabandaki ibadete tabii ki sözümüz olmaz, ortadaki ticaretin siyasetle birleþtiðinde tepede ihanete döndüðünü biliyoruz, adý, kimliði kim olursa olsun, artýk izin veremeyiz.

Laik olmak, Atatürkçü(!) görünüp “þimdi cemaati savunma zamanýdýr” yazýlarý döktürmek, emperyalizmle mücadele eden bir devlet adamýný “asrýn lideri” diyerek aþaðýlamak da deðildir. 

Ortodoks kuþatmasýna dikkat…

Fener Patrikhanesi, Ukrayna krizine. Amerikan emperyalizminin yanýnda müdahil oldu, Türk devletinin neden sessiz kaldýðýný bilmek durumundayýz. 

Konu, “biz Müslüman nüfuslu laik bir devletiz Ortodokslarýn iþlerine karýþmayýz” diye geçiþtirilemez, çünkü, yaþanýlanlar, Osmanlý’nýn çöküþ yýllarýnýn Patrikhane müdahalelerini hatýrlatan niteliktedir. 

“Atlantik emperyalizmi” ile Rusya arasýnda din üzerinden bir hesaplaþmanýn, Ýstanbul merkezli yaþanmasýna asla izin veremeyiz, tarih orada duruyor.

Patrikhane’nin Ukrayna’da gerçekleþtirdiði ataðýn, Rus kilisesini köþeye sýkýþtýrma, Sýrp, Bulgar, Gürcü ve Ermeni kiliseleri üzerinden kuþatma hedefli olduðu açýktýr. 

Amerika, Balkanlar-Kafkasya’nýn Ortodoks halklarýný Fener Patrikhanesi üzerinden teslim alýyor. Bu stratejinin sonucunu ise, Doðu Akdeniz’de Ortodoks Yunan-Siyonist Ýsrail ittifakýnda görüyoruz.

Kuþatýlan esas, Türkiye’dir.

Hepsi buradalar. Yunanistan Adriyatik’teki karasularýný 12 mile çýkaracaðýný açýkladý, hedef Ege’dir. Yarýn bunu yaptýðýnda, bugün Doðu Akdeniz’de Yunan-Ýsrail ittifakýnýn yanýnda karþýmýza dikilen emperyalist donanmalarý Ege’de göreceðiz. 

Adam Ýstanbul’da gazeteci parçalýyor, Papa’yý veliaht prensler diyarýnda  görüyoruz, radikal dinci Evanjelik Pence, Rahip Brunson gösterisinin devamýnda  “testereci Suudi  prensi” koruma gayretinde!.. Biz de aptalýz ya, yiyoruz bunlarý!.. 

(Yüzde 90’ný Katolik Venezuela’ya Evanjelik-Siyonist saldýrý var, Papa ortada yok, kim savunuyor, Müslüman Erdoðan!..)

Türkiye’ye Amerikan silah ambargosunu destekleyenlerin Amerikan Yunan Liderlik Konseyi Baþkaný Endy Zemenides, Amerika Ermeni Ulusal Komitesi Baþkaný Aram Hamparyan ve Siyonist lobinin liderlerinden Eric Edelman’ýn olmasý tesadüf olabilir mi, geçiniz. 

Amerika-Avrupa’nýn Ortodoks kuþatmasý ve Rusya’nýn “3’ncü Roma” hayalleri bizi hiç ilgilendirmez. 

Mülkün sahibiyiz, gereðini yaparýz.

Ayasofya, cami olarak açýlmalýdýr.

Kuþatmaya cevap bu mudur, evet, baþlangýçtýr.