Ayastefanos Tayyare Ýstasyonu, nasýl ‘Atatürk Havalimaný’ oldu?

Yeni havalimanýnýn adý konusundaki tartýþmalar herhalde ‘Ýstanbul’ ismiyle son bulmuþtur. Ýstanbul adýna da kimse itiraz etmez artýk.. Herkesin üzerinde mutabýk kalacaðý bir isim olduðunu düþünüyorum. Fakat ben size bugün baþka bir þey anlatacaðým. Havaalanýnýn açýlmasýna son bir kaç hafta kala ‘Atatürk’ ismi üzerinden kýyametler koparýldý biliyorsunuz.. Peki biliyor musunuz aslýnda havalimanýnýn ismi, kurulduktan neredeyse yarým asýr sonra, 1985 yýlýnda ‘Atatürk’ oldu.. Peki nasýl deðiþti? Yani ‘Yeþilköy Havaalaný’ nasýl ‘Atatürk’ oldu?.. Kemal Ilýcak’ýn sahibi olduðu Tercüman gazetesinin yaptýðý sert bir kampanyayla.. Gazetenin o zaman Genel Yayýn Yönetmeni olan Hakký Öcal o günleri anlatýrken þöyle diyor; “Kenan Evren gazetemizi sürekli kapatýp duruyordu.. Bir daha kapatmasýnlar diye hoþlarýna gidecek bir þey yapmak istedik.. ‘Öyle bir þey yapalým ki bizi sevsin’ dedik..” Aynen kendisinden naklettim.. Anlayacaðýnýz, ‘Atatürk’ ismi, Ilýcaklar’ýn bir anlamda gazeteyi kurtarmak için yazdýklarý bir senaryoydu.. Durum bu.. Ha, Tercüman gazetesi, darbecilere yaranmak için baþlattý kampanyayý, doðru.. Fakat tabelayý çakmak da Turgut Özal’a düþtü.. 

  

Mesele sadece aðaç deðildi sen hâlâ anlamadýn mý?  

Gezi olaylarý sýrasýnda Baþbakanlýða vekalet eden Bülent Arýnç, ‘Taksim Dayanýþma’ üyelerini kabul etmiþti.. Baþbakan Erdoðan o gün Afrika gezisindeydi.. Muhtemelen o olsaydý, kent meydanýný iþgal etmiþ bir grubun temsilcilerini müzakere için kabul etmez, mütareke metni gibi bir bildiriyi de hükümet adýna almazdý.. Bülent Arýnç aldý ve kabul etti.. Ýþte o gün bütün Türkiye; ‘Mesele aðaç deðil, sen hâlâ anlamadýn mý’ ne demekmiþ, bunu öðrendi.. Çünkü o talep metninde, Taksim’le, Gezi Parký’yla ilgili maddeler elbette vardý fakat ona ek olarak baþka ne vardý, biliyor musunuz?.. 

- 3. Havalimaný ve 3. Köprü yapýlmasýn, 

- Kanal Ýstanbul yapýlmasýn, 

- Nükleer santraller yapýlmasýn…

Ýstanbul Havalimaný açýlýþ töreninde o bildiri geldi aklýma.. 

Farkýnda mýsýnýz, Erdoðan, yanýna ‘check’ iþareti koyarak ilerliyor.. Mesele sadece aðaç deðil çünkü.. 

  

Siyaset bilimi böyle bir metaforla daha önce karþýlaþmadý  

Ýzlanda’nýn baþkenti Reykjavik'te bulunan Tjörnin gölünde bir sosis heykeli var.. Heykelin adý ‘hafpulsan’.. Bu kelime yerel dilde ‘deniz kýzý’ anlamýna gelen ‘hafmeyja’ ile sosis anlamýna gelen ‘pylsa’ kelimelerinin birleþmesinden doðmuþ.. Heykeli yapan Listakonan Steinunn’a, ‘neden böyle acayip bir þey yaptýnýz?’ diye sormuþlar.. O da, ‘sosisli sandviç üzerinden demokrasiyi anlattým’ demiþ.. “Sosis, demokrasi.. Sandviçin vazgeçilmezi. Onu hepimiz yemek zorundayýz. Eklediðiniz; hardal, ketçap, mayonez ise siyasi partiler.. Herkes oy hakkýný kullanarak demokrasi sandviçine istediði sosu ekletebilir..” Hayatýmda böyle bir demokrasi metaforu da duymamýþtým. Ýzlanda’da durum sosisli sandviç kadar anlaþýlan.. Bizde bir sanatçý anlatmaya kalksa herhalde ‘Goralý’ ya da ‘kumru’ ile falan anlatýrdý demokrasiyi..

Not: Bu heykelin farklý açýlardan çekilmiþ onlarca fotoðrafý var aslýnda.. Ama gönlüm, o fotoðrafla bu muhteþem (!) siyasi analizin çöpe gitmesine razý olmadý.. Merak eden internette bulacaktýr..