Doðan Medya Grubu’nun “sonradan olma” Atatürkçüsü, bulmuþ bir konu, sündürdükçe sündürüyor... Kaçtýr, bozuk plak gibi, ayný laflarý döndürüp duruyor.
Efendim, AK Parti’nin Atatürkçülüðü samimi bulunmuyormuþ. Oy avcýlýðý olarak deðerlendiriliyormuþ... Kendisi de samimi bulmuyormuþ.
Peki, ne yapmalýymýþ AK Parti?
Birileriyle Atatürkçülük yarýþýna girmek yerine, Atatürk’ün kazandýrdýðý hak ve özgürlüklerin teminat altýnda olduðuna toplumu ikna etmeliymiþ.
Bu þebelek önce bize, “Atatürk’ün kazandýrdýðý” hangi hak ve özgürlüklerin tehdit altýnda olduðunu söylesin.
Fazla deðil, üç örnek göstersin...
Sonra da þu sorularýn cevabýný versin:
Baþkalarýnýn Atatürkçülüðünü samimi bulmuyorsun, anladýk...
Peki, senin “samimi” olduðunu nasýl anlayacaðýz?
Belki takýyye yapýyorsun...
Belki yeni mahallene yaranmak istiyorsun...
Belki bir þeylerin avcýlýðýna soyundun...
Nerden bileceðiz?
Kemalizm ya da Atatürkçülük bir “merhale”yse, senin þu cehaletle ulaþtýðýn merhaleye baþkalarý niçin ulaþamasýn?
Sen þu Yozgatlý ve taþralý halinle Atatürkçü olabiliyorsun da, bir Urfalý, Adanalý, Rizeli, Kastamonulu, inançlý ya da inançsýz haliyle niçin Atatürkçü olamasýn?
Seni ötekilerden ayýran, mahalle ve týynet deðiþtirmiþ olman mý?
Bundan sonra siyasal aidiyetlerine, sýnýfsal konumlarýna ve hangi ölçüde ifsat ettiklerine bakarak mý, “Bu Atatürkçü olabilir, bu olamaz” diyeceðiz?
Ýnsanlar yalýn ve tabii halleriyle, dünyalarýný deðiþtirmeden, taþralý kabuðundan sýyrýlmadan, sýnýf atlamadan, kapaðý zengin muhitlere atmadan Atatürkçü olamazlar mý?
Bir CHP’li ya da ÝP’li Atatürkçü olabiliyor da, bir AK Parti’li niçin olamýyor?
Niþantaþý ya da Cihangir’de oturanlarýn Atatürkçülüðü samimi bulunuyor da, Baðcýlar, Esenler ve Bayrampaþa’da oturanlarýnki niçin samimi bulunmuyor?
Nihai olarak ne demek istiyorsun? “Ben Atatürkçü oldum ama önce standartlarýmý deðiþtirdim. Niþantaþýlý oldum... Onlar standartlarýný deðiþtirmediler, siyasal aidiyetlerini terk etmediler. Zinhar Atatürkçülüðe kabul edilmesinler” mi?
Bunu mu demek istiyorsun?
Kaldý ki, kimsenin Atatürkçü olduðu filan yok... Atatürk’le bir alýp veremediði de yok...
Faraza bu satýrlarýn yazarý... Atatürkçü deðildir. Atatürk’ün metazori deðiþim seferberliðini ve topluma “normlar” dayatmasýný/dayatmýþ olmasýný problemli bulmaktadýr, bu düþüncesini yeri geldiðinde yazýp çizmektedir ama ister AK Parti’li, ister sair partili, “Atatürkçüyüm” diyenle de bir meselesi bulunmamaktadýr.
Dileyen, dilediði ölçüde Atatürk yanlýsý ya da karþýtý olabilir.
Bana ne, sana ne, kime ne!
Madem ömrünün son demlerinde Atatürkçülüðü keþfettin, bari bunu nümayiþsiz yaþa... Ýkide bir, “Ne yüce þeymiþsin sen Atatürk, bunu geç anladým” diye kafa ütüleyip durma.
Bazý þeyleri geç anladýysan senin ayýbýndýr.
Bunlarý, Ýslam ülkelerinin içinde bulunduðu “hal”e bakarak anladýðýný söylüyorsan, daha da büyük ayýp! Hatta cehalet!
Bizim deðiþimimizin ya da yönümüzü Batý’ya çeviriþimizin altýnda Atatürkçülüðün payý mutlaka vardýr. Ama geliþmemiþliðimizin altýnda da ayný ideolojinin payý vardýr.
Bugün bir Afganistan, bir Suriye’ye ya da Suudi Arabistan deðilsek (mütemadiyen, bu müsamere bilgilerini tekrarlayýp duruyorsun), bunu sadece Atatürk’e deðil, Atatürk’ü de yetiþtiren siyasal-kültürel iklime borçluyuz. Yani, Osmanlý modernleþmesinin bir sonucu olarak ortaya çýkan “deðiþim” arzularý bugünkü tabloyu oluþturmuþtur.
Bunlarý öðren!
Kuru kuru Atatürkçülük yapacaðýna üç beþ bir þeyler oku da, Kemalizm’ini doðru gerekçelendir!