Aygün, PKK ve ‘aydýnlar’

Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçýrýlmasý, PKK’nýn ne menem bir örgüt olduðunu bir kez daha gösteriyor.

Kürtlerin özgürlüðü” için savaþtýðýný iddia eden, ancak hiçbir Kürde “PKK’yý eleþtirme özgürlüðü” tanýmayan totaliter bir þiddet makinasý bu.

Ayný makina, kendi kurdurduðu parti dýþýnda herhangi bir siyasi partinin Kürtler arasýnda destek bulmasýna tahammül edemiyor. Yalçýn Akdoðan’ýn dünkü STAR’daki yazýsýnda tespit ettiði gibi, “Bölgenin genelinde AK Parti’ye, Tunceli’de ise CHP’ye” saldýrýyor. Böylece, “BDP karþýsýndaki partileri sindirme, yýldýrma, tasfiye etme” amacý güdüyor.

Halkýn kurtuluþu” için savaþtýðýný öne süren Marksist gerilla hareketleri hep böyledir zaten. “Halk”ý bir tek kendilerinin temsil ettiðine inandýklarý için, kendilerine karþý çýkan herkesi “halk düþmaný” sayarlar. Sonra da “halk mahkemeleri”nde yargýlayýp cezalandýrýrlar.

Bu kafanýn en korkunç ürünlerini, Kamboçya’daki Kýzýl Kmerler vermiþti. Dokuz milyonluk ülkede iki milyondan fazla insaný “halk düþmaný” diye infaz etmiþlerdi.

Eðer bir gün PKK da “köy komünleri”ne kadar organize edilmiþ bir “Kürt Halk Cumhuriyeti” kurarsa, kaç kiþi öldürür, kaç Kürd’ü “devrime ihanet”le, “Önderlik’e muhalefet”le suçlayýp infaz eder, bir düþünmek lazým.

Ve bence PKK’nýn “özgürlük” vaadlerinden etkilenen Kürtler’in George Orwell’in “Hayvan Çiftliði” romanýný bir okumasý lazým. Bir toplumun yaðmurdan kaçarken nasýl doluya tutulabileceðini, otoriter bir idareden “halkýn kurtuluþu” yoluyla çýkýþ ararken nasýl olup da totaliter bir tuzaða düþebileceðini görmek için...

Ýhanetler ve komplolar

Peki PKK’nýn “Kürt halký” adýna Kürt bireylere karþý oluþturduðu bu tehdit, Türkiye’nin okumuþ-yazmýþlarý tarafýndan yeterince görülüyor mu?

Cevabý, þu an PKK’nýn elinde rehin olan (ve bir an önce kurtulmasýný umduðum) Hüseyin Aygün’den alalým. PKK’nýn Tunceli’deki seçim kampanyasý üzerinde nasýl terör estirdiði anlattýktan sonra þöyle demiþti:

Ama aydýnlar bunlarý gündemine almýyor... Türkiye’deki aydýnlar uzun süredir PKK’nýn kuyruðuna takýlmýþ durumdalar. Eleþtiri yapmýyorlar, sadece devlete, hükümete çaðrý yapýyorlar.”

Tabii “aydýnlar” diye yekpare bir grup yok aslýnda. Ama Aygün’ün kast ettiði (ve kendilerine hakikaten topluca “aydýnlar” diyen) solcu veya sol kökenli “liberaller” var. (Liberal kelimesini kasten týrnak içinde kullanýyorum.) Ve bunlar arasýnda hakikaten bir “PKK’nýn kuyruðuna takýlma” ya da en azýndan PKK’ya yeterince tepki koyamama hali var.

Neden mi?

Ortada büyük komplolar, “ihanetler” döndüðü için deðil. Bir zihniyet ve ideoloji durumu nedeniyle.

Bu durum, özetle þu: Söz konusu “aydýnlar”, Kürt sorununda devletin taþýdýðý aðýr vebali biliyor, görüyor ve eleþtiriyorlar. Bu eleþtirilerde bence çoðunlukla haklýlar da. Ancak devlete yüklenirken diðer tarafýn fanatizmine, þiddetine, totaliterliðine karþý körleþiyorlar.

Dahasý, içinden çýkýp geldikleri sol geleneðin “gerilla” sempatisi ve (Halil Berktay’ýn ifadesiyle) “‘haklý þiddet’e karþý koyamama” hastalýðý var. Bu yüzden de “ama Kürtler mazlum taraf” deyip, PKK zulmünü ýskalýyorlar.

Bu taraflý “aydýn” tutumunu eleþtiren daha ilkeli bir aydýn tutumu, kuþkusuz Türkiye için iyi olur.

Bu soruna kýzarak “aydýn düþmanlýðý” yapmak ise çok yanlýþ olur. PKK ile “müzakere” opsiyonunu ihanet gibi görerek “müzakereci liberaller”i topa tutmanýn da yanlýþ olmasý gibi.

Bu yanlýþý 28 Þubatvari bir iftira operasyonu ve karakter suikastýna çeviren Vakit gazetesinin son yayýnlarýný kýnýyorum. “Eski Türkiye”nin en rezil yöntemlerini bugüne taþýmakla, tüm ülkeye haksýzlýk ediyorlar.