Biraz ayıp olmuyor mu beyler?
Önceki gün temeli atılan ve iki yıl içerisinde bitirileceği sözü alınan Boğaz’ın iki yakasını birbirine bağlayacak yeni köprünün isminin
‘Yavuz Sultan Selim’ olacağı ilân edilince kopartılan gürültü için söylüyorum bunu... Aleviler çok alınmışlar... İktidar ‘Sünni’ damarını bir kez daha göstermiş...
İktidarın bu ismi seçmekle gösterdiği damar ‘Sünnilik’ ile ilgili değil; iktidarın tepesinde yer alan kadronun ‘Osmanlı’ sevgisiyle ilgili... Tayyip Erdoğan ve yakın mesai arkadaşlarının Türkiye’nin Osmanlı tarihine özel bir sevgileri var...
Tıpkı ikinci köprüye ‘Fatih Sultan Mehmet’ ismini uygun gören Turgut Özal ve arkadaşları gibi...
‘Yavuz’ ismi anıldığında bu ülkede kimsenin aklına, onun Anadolu birliğini sağlamak için kan döktüğü gelmez... Osmanlı’nın gerileme dönemine kadar padişahların kullanmadığı ‘halife’ sıfatını ilk hak edenin o olduğunu da pek azımız hatırlar... ‘Yavuz’ ismiyle anılan padişahın özelliği ‘dünyanın birden fazla yönetici için küçük olduğu’ görüşüyle başlattığı fetihlerdir...
Yaşadığı dönemin özelliklerinden bağımsız olarak, başardığı veya başaramadığı eylemlerine bakarak onu bugün yargılamaya kalkışmak ne kadar büyük ayıp... Sadece Yavuz Sultan Selim’in hatırasına değil, bu itirazla birlikte üzerlerine dikkat çekilen Alevi kesime de ayıp...
Tarih geçmişte yaşananlardır; yaşananları gününün özelliklerini unutarak değerlendirmek cahilliktir...
‘’Hangi padişah kimlere ne yaptı?’’ türü soruların bugün ne anlamı var? Devletin bekası için öz kardeşini, kendi çocuğunu gözden çıkaran, öldürülmelerini normal gören bir dönemde yaşanmış olaylar neden sadece Aleviler açısından ‘hassaslık’ taşıyor? Yavuz’un fetihleri sırasında geçtiği coğrafyalarda ‘Sünniler’ yaşamıyor muydu? Yavuz’un orduları, Mısır’a doğru ilerlerken, karşılarına çıkanları ‘’Bunlar Sünni, bizden’’ ve ‘’Bunlar bizden değil’’ diye ayırmış mıydı?
Gerçekten ayıp oluyor arkadaşlar...
Ülkemizin değişik inançlardan vatandaşları var; aynı inancı farklı biçimde yaşayanlar da... Bu insanların hepsi ortak tarihimiz içerisinde kimi zaman mazlum, kimi zaman zâlim olabildi. ‘Devlet’denilen aygıt, ortaya çıktığı ilk zamanlardan itibaren, varlığını pekiştirmek için çoğu kez acımasız davranabildi.
Sadece bizim devletimiz değil, her ülkenin devleti...
Böyle diye ne yapacağız? Kaç yüz yıl önce yaşanmış olayları sanki bugün olmuş gibi dert mi edineceğiz, yoksa tarihin değerlendirmesine mi havale edeceğiz? Bu coğrafyanın çok şey borçlu olduğu bir padişahı, hayatının kısa bir döneminde aldığı siyasi bir karar sebebiyle mahkum etmenin ne anlamı var?
Köprünün üstünden geçmeyeceklermiş...
Aleviler adına bunları söyleyenler hiç iyi niyetli değiller... Ülkemizin eşit haklara sahip vatandaşlarını bazı güzelliklerden mahrum etmek için tarihi kullanmanın makul bir tarafı yok. Yavuz’u sevenlerle de birarada yaşamamalı mı Aleviler? Onların herkesle birlikte Alevilere de sunduğu hizmetleri red mi etmeli?
‘Sünni’ dedikleri büyük çoğunluğun Aleviler ile bir sorunu yok; Alevilerin Sünniler ile sorunu olduğu yavesi nereden çıkıyor? ‘Hoşgörü’ bunun neresinde?
Ayıbı fazla uzatmayın...