Sorunun muhatabý dönemin CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý, þimdinin Denizli milletvekili Adnan Keskin ve Kabataþ saldýrganlarýný savunan “bir kýsým” gazeteciler.
“Bir kýsým” medya mensubu anlayabilsin diye ilkokul 1. Sýnýf öðrencisine anlatýr gibi anlatacaðým.
Siz diyorsunuz ki “Elif Çakýr Kabataþ üzerinden bir kaos çýkarmaya çalýþtý. Gezi’nin çiçek çocuklarý asla böyle bir þey yapmaz. Hepsine kefiliz. Zehra Develioðlu’na inanmýyoruz. Görüntü bile gösteremedi. Elif Çakýr da bu röportajla halký kin ve nefrete sürükledi, yargýlanmalý.”
Varsayalým bu iddianýz doðru, varsayalým ayný zamanda tutarlýsýnýz.
Peki Zehra Develioðlu üzerinden baþta Elif Çakýr olmak üzere tüm muhafazakarlarý “yargýlatmaya” çalýþtýðýnýz gibi Adnan Keskin’i de yargýlatabilecek misiniz?
Gazeteulke.com internet sitesinde yayýnlanmasaydý belki unutulup gidecekti.
Gezi vandallýðýnýn, Gezi yalanlarýnýn zirve yaptýðý günlerde dönemin CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý Keskin yandaþ kanalý Halk TV’ye baðlanýp aynen þunlarý söyledi.
“Ankara’da bir genç kýz öldü. Panzerin altýnda kaldý. Aylin isminde bir genç kýz.”
Baþlý baþýna kan donduran bir cümle.
Spiker soruyor.
“Sayýn Keskin, nerede oldu bu olay, bize bu yönde haber ulaþmadý.”
Cevap “Ankara’da oldu.”
Spikerin detaylý lokasyon sorusuna bile cevap veremeyen, her halinden yalan kokan bu iddia Halk TV ekranlarýndan izleyicilerine aktarýldý.
Daha sonra böyle bir olayýn hiç yaþanmadýðý anlaþýldý.
Ayný, “tank paletlerinin altýnda kalan çocuk”, “sýkýlan gazdan derisi eriyen kadýn” ve “çocuðumu bulamýyorum, polis götürdü” haberlerinin de yalan olduðu gibi.
Oysa Adnan Keskin’e göre polis panzeri genç kýzý ezerek öldürmüþtü. O kadar kalabalýðýn olduðu yerde bir kare resim yoktu. Ellerinde akýllý telefonlar olan yüzlerce kiþi kayýt yapamamýþtý. Onlarca MOBESE kamerasý olmasýna raðmen görüntüsü bulunamamýþtý.
Aslýnda Adnan Keskin halký kin ve nefrete sürüklemiþ, kaos çýkarmak için yalan söylemiþti.
Peki bu durumda “bir kýsým” medyanýn “tutarlý” davranmak adýna harekete geçmesi gerekiyordu deðil mi?
Ne yaptýlar?
Hiçbir þey.
Üç maymunu oynadýlar.
Çünkü Adnan Keskin CHP Genel Baþkan Yardýmcýsýydý.
Herhalde “halký kin ve nefrete sürükleme” özgürlüðü vardý. Ya da yalan söyleme hürriyeti.
Ýþte bu yüzden sözünüzün bir gram bile aðýrlýðý yok.
Ýþte bu yüzden size ayrýmcý, ötekileþtirici ve kibirli diyoruz.
Kendinizden olmayana “yargýlanmalý” derken kendinizden olana diliniz ve kalemleriniz baðlý duruyor.
Kabataþ üzerinden istediðiniz kadar tezvirat yapýn, istediðiniz kadar yalana baþvurup sizden olmayaný ötekileþtirin.
Tek unutmamanýz gereken, bu tutarsýzlýðýnýzla gözümüzde zerre kadar deðeriniz yok.
Sizin için sorun deðilse bizim için hiç deðil.
Daðýlabilirsiniz.
Ýþte onlardan bir tanesi daha.
Ertuðrul Özkök.
Andýçladýðý Birand ve Çandar için bir kez daha günah çýkarýyor.
Özetle “Yýllar önce Andýç tuzaðýna düþürülüp, hayatýmýn en büyük utancýna imza attýðýmda, bizim mahalle bana sahip çýkmadý, yalana sarýlmadým, ekrana çýkýp özür diledim” diyor.
Kendisi kurnaz ya.
Bizim de saf olduðumuzu sanýyor.
Teferruata girmiyor ama iþine gelmediði için.
Esas malzeme teferruatta gizli.
Sen silaha (köþene) mermiyi süreceksin. Birinci sayfandan, köþenden hedef belirlediðin isimlere ateþ edeceksin. Adamlar yýllarca senin yüzünden “hain” damgasý yiyecek. Bu andýçlamanýn ardýndan uzun süre geçtikten, adamlara itibar suikastý yaptýktan yýllar sonra çýkýp özür dileyeceksin. Üstüne üstlük bunu da bir marifet gibi anlatacaksýn. Yemezler.
Ayrýca birisinin hanesine bir artý yazýlacaksa, andýçlama yalanýna sahip çýkmayan senin mahallenin vicdanýna bir artý yaz. Bu daha tutarlý olur.