AYM ve ‘yüzde 10 barajı’ tartışması için okuma kılavuzu

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç’ın “Yüzde 10 seçim barajının iptaline ilişkin bireysel başvuruyu Genel Kurul’da 2-3 hafta içinde görüşürüz, karar hemen uygulanır” açıklamasıyla başlayan tartışmayı anlamaya çalışalım: 

BBP, 4 Mayıs 2014’te yüzde 10’luk seçim barajının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunacağını açıkladı, başvuruyu ise 38 gün sonra 12 Haziran 2014’te yaptı.

 

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Seçimin kanununda yapılacak değişikliklerin ilk seçimde uygulanabilmesi için 1 yıl öncesinde yapılması gerekliliğini” gerekçe gösterdi.

Seçim ne zaman yapılacak?

Yaz tatili nedeniyle kısa bir süre öne alınmazsa 12 Haziran 2015’te!

Yani Destici, AYM’ye karar için bir gün süre tanımış!

Diğer iki parti o kadar ‘özenli’ davranmamış!..

Saadet Partisi 17 Temmuz’da, DSP ise ‘Eylül-Ekim gibi’ AYM’ye başvurmuş.

Geçelim...

***

AYM’nin bireysel başvuru birimleri başvuruları 6 ay ‘incelemiş’, karar verememiş...

Konu ‘genel kurul’a getirilmiş. (Hangi genel kurul olduğu tartışmasına gireceğiz.)

AYM açıklamasına göre; “Önemli usuli sorunlar olduğu” gerekçesiyle “Anayasa Mahkemesi Genel Kurul’un da (imla açıklamadaki gibidir) görüşülmesinin daha isabetli olacağı” düşünülmüş...

Bu süreci, 27-28 Kasım’da Antalya’da yapılan AYM üye ve raportörlerinin katıldığı toplantıda Başkan Kılıç’ın yaptığı açıklamayla öğrendik.

Kılıç daha sonra açıklama yapma gereği duysa da, Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya’nın sorularına verdiği cevaplar ve Sarıkaya’nın “AYM, 7 ay sonra yapılacak seçimde yüzde 10 barajının uygulanıp uygulanamayacağını belirleyecek. Bu kararı da bir yıl beklemeye gerek duyulmadan uygulanacak” yorumu arasında bir çelişki yok.

Sarıkaya “Başvurular hangi aşamada” diye sormuş; Kılıç “Genel Kurul görüşecek” demiş; Sarıkaya bu kez “AYM kararları, Anayasa’nın ‘Seçim Kanunu’nda yapılacak değişiklikler bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanmaz’ hükmüne tabi mi?” diye sormuş, Kılıç da 

“Hayır tabi değil, anında uygulanır. Hak ihlali kararı hemen ortadan kaldırılması içindir” cevabını vermiş.

Bu diyalogdan bu yorum çıkar.

***

Sarıkaya, 5 Aralık’ta bir yazı daha yazdı ve AYM’nin gönderdiği 11 maddelik bilgi notunu paylaştı.

Nota göre, AYM’de iki genel kurul var. Biri Bireysel Başvuru Genel Kurulu, diğeri en üst kurul olan AYM Genel Kurulu...

Altta ise bölümler ve onlara bağlı komisyonlar var. Ve her biri ‘mahkeme’ sıfatıyla görev yapıyor.

Alt birimlerde, başvuruların ‘kabul edilebilirliği’ konusunda karar verilememiş ve konu Bireysel Başvuru Genel Kurulu’na getirilmiş.

Başvuruların kabul edilir olup olmadığına bu Genel Kurul karar verecek. Başkanı yine Haşim Kılıç...

***

Konunun sorunlu bölümü bundan sonra başlıyor:

Bilgi notuna göre, Kurul, başvuruları kabul edilebilir bulursa, esasa girecek ve ‘ihlal’ olup olmadığına karar verecek. ‘Hak ihlali var’ derse, “sonuçlarının hangi şekilde ortadan kaldırılabileceği hususunda yapılması gerekenleri ilgili makama bildirecek”...

Ancak bu ifade, aynı notun 11. maddesindeki “İhlali tespit etmekle yetinir” ifadesiyle çelişiyor.

Yine bilgi notunda, “Bireysel Başvuru Genel Kurulu bir mahkemedir, ancak diğer mahkemeler gibi konuyu AYM Genel Kurulu’na götürme hakkı yoktur” deniliyor.

Burada ise iki sorun var:

Birincisi; AYM açıklamasında, konunun “AYM Genel Kurulu’nda görüşüleceği” belirtiliyor, bilgi notunda ise Bireysel Başvuru Genel Kurulu deniyor...

İkincisi; bu durumda Bireysel Başvuru Genel Kurulu, AYM Genel Kurulu’na götüremediği bir konuda AYM Genel Kurulu’nun yetkisinde olan yasa iptalini gerektirecek bir karar verebilecek!

***

‘Yasadan doğan hak ihlali’ iddiasına ilişkin bireysel başvuru AYM’nin önüne ilk kez gelmiyor. AYM, benzer başvurulara daha önce ‘ret’ kararları vermiş.

Gerekçesi de AYM Yasası’nın 45. maddesi: “Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.”

Örneğin, 16 Nisan 2013 tarihli kararında bunu şöyle izah etmiş: “Bireylere doğrudan yasama işleminin iptalini isteme yetkisi tanınmamıştır. Bir yasama işleminin, temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda, doğrudan yasama işlemi aleyhine değil, ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı bireysel başvuru yapılabilir.”

Yüzde 10 seçim barajı da bir ‘yasama işleminin uygulanması’ değil, bir ‘yasama işlemi’dir. Çünkü Seçim Yasası’nın 33. maddesine göre, “...geçerli oyların yüzde 10’unu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar.”

Yani yüzde 10 barajı yasanın uygulanmasıyla değil, doğrudan kendisiyle ilgilidir.

Bu nedenle de “Genel Kurul’a taşınması Anayasa’ya aykırıdır”...

Ayrıca, mahkemeler yasaları yorumlarken, yasa koyucunun (TBMM’nin) maksadını da dikkate alır. Bireysel başvuru yolunu açan yasanın TBMM’deki görüşmelerine bakıldığında, yasa koyucunun ‘yeni bir yasa iptal yolu açmama’ iradesi açıkça görülüyor. Görüşmelerde, “AYM’nin ilgili bölümü, bireysel başvuru incelemesi sırasında hak ihlalinin yasadan kaynaklandığı kanaatine varırsa iptali istemiyle Genel Kurul’a başvurur” diye bir hüküm tartışılmış; ancak ‘Anayasaya aykırı şekilde yeni bir iptal yolu açılır, AYM hem savcı hem hakim durumuna gelir’ diye vazgeçilmişti. Yani TBMM, bilinçli olarak AYM’ye böyle bir yetki vermemişti.

***

Tartışılan soru şu;

Yasanın ‘lafzı’ ve yasa koyucu “bireysel başvuru yeni bir yasa iptal yolu olamaz” demesine rağmen, AYM’nin bireysel başvuru birimleri neden önceki kararlarında olduğu gibi ‘ret’ kararı vermedi?

Bunun cevabı hukuk çerçevesinde tartışılamıyor.

Çünkü;

- Konu Anayasa’ya aykırı olarak ve ‘yasa iptaliyle sonuçlanabileceği’ izlenimi yaratacak şekilde Genel Kurul’a taşındı ve kamuoyunda tartışmaya açıldı.

- Seçime 7 ay kala oluşturulan bu gündem, seçimler ve seçim sonuçlarını şimdiden tartışmalı hale getirme sonucunu doğurdu.

- AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın, konuyu Genel Kurul’a getirmesi, çelişkili açıklamaları ve bilgi notu ‘ihsas-ı rey’ olarak algılandı ve tartışmaları büyüttü.

- Ayrıca, Antalya’daki ‘bireysel başvuru’ konulu toplantıda ağırlıkla ‘yüzde 10 barajı’nın konuşulması ve ‘iptal’ yönünde görüşlerin tartışılması ‘AYM üyeleri ve raportörleri üzerinde etki oluşturma’ amaçlı olarak değerlendirildi.

***

Son söz;

Yüzde 10 seçim barajının yüksek olduğunu iktidar dahil bütün siyasi partiler kabul ediyor; “temsilde adalet için daha düşük baraj veya daha farklı bir seçim sistemi getirilmesi” gerektiğini söylüyorlar. 

Tartışma yaratan, AYM’nin Anayasa ve TBMM iradesine aykırı olarak yeni bir ‘iptal yolu’ ihdas etme girişimi.

AİHM, benzer bir başvuruda, “Yüzde 10 seçim barajı yüksek, ancak ihlal kararı veremeyiz, zira bu önemli karışıklıklara neden olur. Bizim işimiz böyle bir karışıklığa neden olacak karar vermek değildir” demişti.

Kuruluş gerekçesi “başvuruları AİHM’e gitmeden çözmek” olan AYM bireysel başvuru birimleri bu AİHM kararına ve barajın yüksekliğine atıfta bulunarak ‘ret’ kararı verselerdi bu tartışma başlamayacaktı.

O halde, AYM’nin bireysel başvuru komisyonları, bölümleri nerede uzlaşamadı da Başkan ‘genel kurul baksın’ dedi?

***

İÇTÜZÜK BU YÜZDEN Mİ DEĞİŞTİ?

Bu tartışmada, AYM içtüzüğünde 5 Mart 2014’te yapılan bir değişikliğin önemli yeri var: “Bölümlerin kararları arasında içtihat uyumsuzluğunun oluştuğu ya da oluşacağı kanaatine varıldığı veya bölümlerce Genel Kurul tarafından karar alınmasının gerekli görüldüğü hâllerde Genel Kurulu toplantıya çağırmak.”

Bu içtüzük değişikliği ile seçim barajı iptaline ilişkin bireysel başvuruyu ‘genel kurul’ gündemine alma yolu açıldı.

Ayrıca, burada ‘hangi genel kurul’un kastedildiği belli değil. ‘Bilgi notu’na göre, bireysel başvuru birimleri konuyu AYM Genel Kurulu’na götüremiyorsa, kastedilen ‘Bireysel Başvuru Genel Kurulu’ olmalı. Ancak bu belirsizlik AYM Başkanı’na AYM Genel Kurulu’nu da toplama yetkisi veriyor!

***

AYM ŞİMDİ NE YAPACAK?

1- AYM, önceki kararlarında olduğu gibi ‘yasama işlemi aleyhine bireysel başvuru olmaz’ diyerek ‘ret’ kararı verir.

2- a) AYM, yüzde 10 seçim barajının ‘hak ihlali’ olduğuna hükmeder, ancak ‘yasayı iptal’ kararı vermez, sadece TBMM’ye ‘bunu düzelt’ der. Ancak, TBMM yasayı değiştirse bile, Anayasa’nın 67. maddesinin “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” hükmü gereğince 2015 seçiminde uygulanamaz.

b) AYM, yüzde 10 seçim barajını düzenleyen Seçim Yasası’nın 33. maddesini iptal eder.

Bu durumda 2015 seçimlerine ‘sıfır’ barajla gidilir.

Ya da; ‘partilerin uzlaşması’ ile barajı düşüren yeni bir seçim yasası yapılır ve ‘ilk seçimde uygulanması’ için Anayasa’nın 67. maddesi değiştirilir.

Karar ne olursa olsun, AYM’nin seçim öncesi başlattığı siyasi tartışma bitmeyecek...