AYM’nin öncelikleri

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiði karardaki hukuki detaylardan çok daha önemli husus, ilgili dosyalarý görüþmüþ olmasýdýr. Binlerce baþvuru arasýndan seçilen bu dosyalarla ilgili olarak AYM Baþkaný þöyle diyor: “Baþvurularýn görüþme sýrasýna yönelik bazý tartýþmalarýn yapýldýðý tartýþýlmaktadýr. Tüm mahkemeler gibi AYM’nin de bir önceliklendirme politikasý vardýr. Þu an 2013 baþvurularýný bitirmeye çalýþýyoruz. Bunun yanýnda tutukluluk gibi konulara iliþkin bazý hak ve özgürlüklere yönelik baþvurularý da öncelikli olarak görüþüyoruz.”

Buraya kadar her þey normal görünüyor. AYM’nin geçmiþteki birçok kararýnda olduðu gibi, aldýðý kararý þekillendiren ana unsur iþte bu önceliklendirme meselesi. Zira önceliklendirme, baþtan aþaðý bir pozisyon almayý beraberinde getiriyor. Kaçýnýlmaz olarak da kararýn tabiatý ve neticesini de doðrudan belirliyor.

Bu baðlamda, AYM’nin son ‘Casusluk Davasý’na tesadüf ettiðini duyan dikkatli her kiþi, neticenin ne olacaðýna dair bir fikir sahibi de olmuþtur. Haliyle, AYM bizleri yine yanýltmýþ deðil. Benzer bir durumu, Twitter firmasý için sergilediði canhýraþ çabayla bedava hukuk ve avukatlýk hizmeti sunarken de yaþamýþtýk. AYM Baþkaný bu kararýný, ‘telafisi mümkün olmayan zararlarýn’ önlenmesi gerekçesine dayandýrmýþtý. Üstelik zarardan kastýn, ‘þirketin muhtemel kayýplarý’ olmadýðýný da ilan etmiþti. Þirketin belli bir süre kapalý kalmasýyla kullanýcýlarýnýn hizmetinden mahrum kalmasýný ‘zarar’ olarak deðerlendirmiþ, bunu da ifade özgürlüðünün kullanýlamamasý olarak tarifetmiþti. Ýþte bu önceliklendirme, Twitter’a hayal bile edemeyeceði hukuki korumayý saðlarken, þirketin platformunun ‘telafisi mümkün olmayan her türlü zararýn’ istenen herkese verilebildiði bir alana dönüþmesinin önünü açmýþtý.

AYM’nin kendi dünyasýnda oldukça bireysel bir mesele olarak gördüðü son karar da, Twitter kararýndan farklý deðil. Öncelikle karar verdikleri dosyanýn en sýradan baþlýðý, davaya konu olan þahýslarýn tutukluluk durumlarýdýr. Konu bu olsa, AYM’de ayný gerekçe ile bekleyen yeterince ismin ve dosyanýn olduðuna þüphe bulunmamaktadýr. Dolayýsýyla mahkeme, önünde dosyasý bekleyen diðer isimlerin ‘telafisi mümkün olmayan zararlar’ karþýsýnda ‘AYM önceliklendirmesini’ þimdi hak etmemelerini saðlayarak, bu isimlerin önüne geçen MÝT TIR’larý dosyasýnýn özel bir anlamý olduðunu ilan etmiþtir. Bunda da þaþýlacak bir durum bulunmamaktadýr.

Zira davanýn siyasal yakýcýlýðý, Türkiye’yi aþan derinliði, dosyayý vücuda getiren unsurlarý ve karara konu olan kiþilerin MÝT TIR’larý operasyonundaki rolü yeterince çarpýcýdýr. Bu noktada, MÝT TIR’larý operasyonun ilk yapýldýðý gün ile davaya konu olan dosyadaki belgeleri yayýmlamanýn, ‘ayný eylemin yeni mühimmatla yapýlma giriþimi’nden bir farký bulunmamaktadýr. Çünkü ilk MÝT TIR’larý operasyonu da birkaç MÝT mensubunu ve kamyon þoförünü tutuklama giriþimi deðildi. O gün yakalananlardan ziyade, medya üzerinden baþka baþkentlerin ihtiyaç duyduðunu malzemeyi delillendirme ve fotoðraf verme giriþimiydi. Cumhuriyet gazetesi sadece ilk operasyonun yarým kalan kýsmýný, yani asýl malzemeyi saðlama giriþimi ile eylemi tamamlama görevini ifa etti.

Yukarýdaki serencam hatýrlanýnca, dosyanýn geliþim sürecini ve operasyondan neler murat edildiðini de AYM’nin yakinen takip ettiði anlaþýlýyor. Aksi takdirde, mesele salt tutukluluk tartýþmasý olsa, bu dosyayý önceliklendirme için özel sebep ortadan kalkmýþ oluyor. Yok eðer AYM dosyanýn bu çapraz iliþkilerinin farkýnda deðilse, Suriye’de neler olduðunu hâlâ duymamýþsa, paralel yapýnýn MÝT TIR’larýna niçin musallat olduðuna dair bir fikri bulunmadýðý iddia ediliyorsa, çok daha vahim bir tablo var demektir. Zira bu durumda AYM’nin dosyayý niçin önceliklendirdiðini bilmediði sonucu ortaya çýkar ki, bu da akla yatmamaktadýr.

O halde AYM ne yaptýðýný gayet iyi bilerek, neyi, niçin önceliklendirdiðinin farkýnda olmalýdýr. Bu noktada temel sorun ise AYM’nin ne kararý verdiðidir. AYM kararýnýn en tali unsuru iki gazeteci hakkýndaki tutukluluk meselesidir. Asýl mesele ise ‘telafisi mümkün olmayan zararlarýn’ bizzat AYM tarafýndan olabilecek en sorumsuz þekilde umursanmamasýdýr.

Hukuki boyutu ayrý bir tartýþma olmakla beraber, doðrudan dýþ politika ve milli güvenlik hususlarýnda bir karar vermiþ olan AYM’nin, ne usul ne de ciddiyet anlamýnda yaþadýðý sýkýntýlarý bireysel baþvuru kisvesiyle gidermesi mümkün deðildir. Çünkü her önceliklendirme bir siyasal tavýrdýr. MÝT TIR’larý dosyasýnda kararý tali duruma düþüren asýl mesele de, önceliklendirme marifetiyle ortaya konulan esas tavýrdýr. Bu tavrýn eleþtirilmesinden daha tabiî bir durum da olamaz.