Aynı hamam.. Aynı tellak!

Süper Kupa oynandı bitti ama, hafızalarda çok az iyi şey kaldı. Futbol, her zaman olduğu gibi gene kötüydü de; daha beterleri ortaya çıktı. Maç öncesi meydan savaşları... Maç esnasında meşale rezaletleri... Bu yüzden oyunun durması... Saygı duruşu sırasında saygısızlıklar... Değişen kurallara karşı adaptasyon zorlukları... Say sayabildiğin kadar! Oysa federasyon, iyi niyetle ve büyük bir emekle çalışmış; Süper Kupa’nın  adına yakışır olması için, organizasyona özen göstermişti. Maç öncesi görsel şov beğeniyle izlendi. Kupa töreninin yapıldığı beyazlar içindeki modüler alan ise, inanın Şampiyonlar Ligi finalinkinden bile iyiydi. Daha ne olsun? 

Ama fanatikler ve akılsızlar, sanki iyi şeylere layık olmadığımızı göstermek; hatta ispat etmek ister gibi, bir çuval inciri berbat ettiler. Bütün o güzellikler;  önemini/anlamını/havasını kaybetti. Yazık değil mi?

***

Fanatik terörü apaçık ve tekrar ortaya çıkmışken; deplasman yasağının kaldırıldığı açıklaması, büyük bir risk içeriyor. Buna henüz hazır değiliz.

Ayrıca, bu tür kararları federasyon alır. Kulüpler Birliği’nin, sanki karar mercii kendisiymiş gibi açıklama yapması; medyanın da bunu”Yasak kalktı” diye haber yapması, bana ğöre usule uygun değildir.

Kulüpler Birliği talep eder, federasyon (haklı bulursa) gereğini yapar. Bir de İl Spor Güvenlik Kurulu meselesi var. Bu tür kararları orası alıyor. Afedersiniz ama, Kulüpler Birliği bu konuda zurnanın son deliği...Elbette ki, 18 kulübün ortak isteği önemlidir. Şüphesiz dikkate alınır, alınmalıdır. Ama onlar istedi diye her şey anında uygulanmaz. Kuralı, teamülü, şartı-şurtu var.

***

Deplasman yasağını kaldırma isteği, 15 Temmuz sürecinin getirdiği birlik duygusundan kaynaklandı. Doğru/güzel/anlamlı  bir yaklaşım ama; bu uygulamaya henüz hazır olmadığımızı, Konya olayları bir kez daha gösterdi. Aceleyle alınmış karar, başımızı daha büyük sıkıntılara sokabilir... Yasağa karşıyım ama, kan dökülmesine daha fazla karşıyım.