Ayný zamanda asýlacak mýyýz?

Arkadaþlarýma bakýyorum hala çok naif bir dil kullanýyorlar: “Diliniz kaba, vicdanýnýz taþ” Dil, kabalýk, vicdan ve taþ... Bunlar insani duyarlýlýðý olan, vicdaný olan için bir anlam taþýr.  Ortada vicdan yoksa, “taþ” diye nitelemek taþa hakaret olmaz mý? 

Karþýnýza geçip “Yargýlanacaksýnýz” diye höyküren gruba vicdandan bahsedilebilir mi? O ifadenin bir sonrasýnda “Asýlacaksýnýz” ifadesi yok mu? Onlarýn Ýstiklal Mahkemesi yargýlarý “Þevahidin sonradan dinlenmesi” uygulamasýyla geçmedi mi?  

Elif Çakýr’ý, Halime Kökce’yi, Nihal Bengisu Karaca’yý, beni, canlarýný sýkarsa Balçiçek Ýlter’i, sözünde ýsrar ederse Ýsmet Berkan’ý çið çið yiyecekler.

Ýsmet Berkan görüntüleri ilk gördüðünde Zehra Haným’ýn söylediklerine inandýðýný yazmýþtý. Balçiçek Ýlter kolundaki morluklarý görmüþtü. Tedhiþ öylesine yoðun ki, bu arkadaþlarýmýz hedef olmamaya itina gösteriyorlar. Olsun, bunlar da Türkiye realitelerinden...

Türkiye, bin kere yaþadý Zehra Haným’ýn baþýna geleni. Geçtiðimiz hafta sonu 28 Þubat’tý. AKDER’in hazýrladýðý bir sinevizyon var. Seyredin bakalým, yapýlanlar, Kabataþ’ta icra edilenden farklý mýymýþ?

Daha dün Kýrþehir’den bir dostum geldi anlattý. Yýl 1973. Baþýndaki bere yüzünden Þapka Kanununu ihlal ettiði gerekçesiyle iki ay hapis cezasýna çarptýrýlmýþ.

Ben merhum Kenan Seyithanoðlu’ndan duymuþtum, annesinin Ýstanbul’da çarþaf giymekten yargýlandýðýný ve “suç aleti” olarak çarþafýna el konduðunu. Mersin’de CHP’li kadýnlar CHP mitingine katýlan kadýnlarýn çarþafýný yýrtmamýþ mýydý?  

Türkiye’de hala birilerinin yüreðinde Tek Parti dönemi vahþetine özlem bulunduðunu bilmiyor muyuz? Birilerinin yüreðinde hala Ýstiklal Mahkemesi tortularý bulunduðunu “Yargýlanacaksýnýz” çýðlýklarý ortaya koymuyor mu?

Allah elinize düþürmesin, düþürmeyecek.

Geçti o günler.

Emin olun, karþýlarýnda öncelikle Elif ÇakýrHalime Kökce ve Nihal Bengisu Karaca gibi haným arkadaþlarýmýz olmasaydý, saldýrýlarýn boyutu böylesine þiddetli olmayabilirdi. Muhtemelen “Kolay sindiririz, ezeriz, duygusaldýrlar, dayanamazlar” diye düþündüler. Sadece bu gerçek bile, Gezi baþý dönmüþlüðü içinde Kabataþ’ta bir baþörtülü kadýna karþý nasýl vahþileþilebileceðinin tipik bir göstergesidir. Evet, kadýna karþý vahþet damarý bir baþka biçimde arzý endam etmektedir. Ve bunu, çok çaðdaþ, çok laik çevrelerimiz, yüreklerinde kabule þayan hale getirmektedirler.

Burada bu kampanyaya tweetlerle destek veren Camia çevrelerine söylemek istediðim var. Bunu 16 Þubat 2014’te, yine bu Kabataþ tartýþmasý sebebiyle Camia mensuplarýnýn olayý “Erdoðan’ýn kutuplaþtýrma politikasý” çerçevesinde yorumlayan tavrý sebebiyle “En ayýp olaný” baþlýðý ile yazdým. “En utanç verici olaný” diye de yazabilirdim. O yazýnýn bir bölümünü burada paylaþmak istiyorum.   

“Sormak istiyorum” diye baþlýyor ve devam ediyor yazý:

“Fethullah Hoca’nýn “Baþörtüsü füruattýr” sözü gönüllü söylenmiþ bir söz müydü?

Sormak istiyorum:

Camianýn bünyesinde bulunan baþörtülü kadýnlar, baþlarýný gönüllü olarak mý açtýlar yoksa, Türkiye’deki baþörtüsü zulmünün sonucu olarak mý?

Sormak istiyorum:

Askeri liselerdeki öðrenciler, namazlarýný ima ile kýldýlarsa neden?

Ordu bünyesindeki camia mensuplarý, oruç yedilerse, içki içtilerse, eþleri komutanlar tarafýndan dansa kaldýrýldýðýnda itiraz etmedilerse, içleri hiç yanmadý mý?

Siz hiç baþörtülü-çarþaflý kadýnýn aþaðýlandýðýný görmediniz mi?

Vallahi ben gördüm:

Kaymakam olan eþinin yaþadýklarý yüzünden bir gecede saçlarý aðaran kadýnlarý gördüm.

Ýçi yandýðý halde ve Tayyip Erdoðan, kamuda baþörtüsü özgürlüðü saðladýðý halde, hala baþýný kapatamayan “Hizmet mensubu” kadýnlar olduðunu biliyorum.

Baþörtüsü zulmü yüzünden ruh saðlýðý bozulan genç kýzlar biliyorum ki, acýlarý kitaplara sýðmaz.

Ayýp size, çok ayýp. Bu kadar mý koptunuz Türkiye gerçekliðinden ki, Tayyip Erdoðan düþmanlýðý bu kadar mý bürüdü dünyanýzý ki, koþtunuz bir Kanal D görüntü servisine fit oldunuz.

Ayýp ve yazýk!”