Azerbaycan son yýllara kadar baþörtüsü sorunundan çok uzaktaydý. Sovyet döneminde Ýslam dinine ve Müslümanlýk’a yönelik çeþitli yasaklar getirildi. Ama bu, insanlarýn kendi hanelerinde ibadet etme isteklerinin önüne geçemedi. Doðrudur, camiler kapatýldý veya baþka amaçlara hizmet ettirildi. Ancak örneðin Bakü ve köylerinde veya efsanevi Ýçeriþehir’de, Nahçývan, Gence gibi kentlerde bu duygu hep yaþandý. Gerçi bunu yaþayanlar daha ziyade eski neslin temsilcileriydi. Genç neslin öncelikleri farklýydý çünkü bir yerlere gelme kaygýsý taþýyorlardý. Bunun için önce komsomol yani Sovyet Gençlik Örgütü üyesi, sonra da komünist olmak þart idi.
Yýllar geçti ve eskiden ninelerimizin, dedelerimizin yaþattýðý deðerler, baðýmsýzlýk tarihi ile yeniden zuhur ettiler. Maalesef bu deðerler geriye döndükçe, Azerbaycan çevresindeki güçlerin de buna yönelik, kendi menfaatleri doðrultusunda kaygýlarý, durumdan nemalanma istekleri ortaya çýktý.
Azerbaycan Müslüman bir ülkedir. Toplumda seküler algýnýn mevcut olduðu doðrudur. Laiklik kavramý ise hemen hemen herkesin esas sloganýdýr. Dolayýsýyla Müslüman kimliði, laik düzeni tehdit etmeyecek kývamdadýr.
Bu son yýllarda Azerbaycan kamuoyunun konuþtuðu esas konudur. Özellikle Bakü’nün merkezinde, Türkiye tarafýndan inþa edilen Þehitlik Camii’nin kapatýlmasý üzerine halen konuþulmaktadýr ve Azerbaycan iktidarýnýn bu konudaki anlaþýlmayan tutumunu kabul etmeyenler ortaya çýkmýþtýr.
Çoðu kiþi, Azerbaycan yönetiminin dine hem yakýn hem de mesafeli duruþunun nedeni olarak Ýran tehdidini öne sürmektedir. Ýran hem Þah döneminde, hem Ýslam Devrimi sonrasýndaki molla rejiminde, Azerbaycan’ýn varlýðýna duyduðu tedirginliði gizlememiþtir. 20. yüzyýlda üç kez ayaklanan ve devrim yapmaya gayret eden Ýran’daki Türkler bir neticeye varamasalar da baðýmsýzlýk hareketini tetikleme ve sürekli yaþatma çabasýnda olduklarý için, Ýran devleti için tehdit olarak tanýmlanmaktadýrlar.
Azerbaycan’ýn baðýmsýzlýðýndan sonra ise bu tehdit algýsý daha da artmýþtýr. Özellikle merhum cumhurbaþkaný Ebulfez Elçibey’in baþkanlýk döneminde Ýran’daki Türkler’in milli uyanýþýný açýktan teþvik eden tarz ve politikalar, Ýran’ý siyasi olarak harekete geçirmiþtir. Elçibey, Azerbaycan Cumhuriyeti’nde Ýran’daki Türkler’in hak ve özgürlüklerini dile getiren ilk ve þimdilik son devlet baþkaný olarak tarihe geçmiþtir.
Ýran, rahmetli cumhurbaþkaný Haydar Aliyev döneminde de bir hayli rahatsýz idi. Türkiye ile ortak projeler ve Batý’ya dönük yeni stratejiler Ýran’ý tedirgin etmiþti.
***
Ýran, þimdiki cumhurbaþkaný Ýlham Aliyev’in tutumunu da pek kabullenemiyor. Azerbaycan karþýtý propaganda kokulu TV yayýnlarýnýn en arttýðý dönem Ýlham Aliyev’e denk gelmektedir. Ýran’ýn Azerbaycan Türkçesi’nde yayýn yapan Seher TV’si, Azerbaycan içinde provokasyonlara yön veren yayýn politikalarý üretmekten, Azerbaycan iktidarý aleyhine yayýn yapmaktan kendini alýkoyamýyor. Çünkü Dünya Azerbaycanlýlar Kongresi’nde Ýlham Aliyev ilk defa “Ben 50 milyonluk Azerbaycanlý’nýn cumhurbaþkanýyým” ifadesini kullandý ve bu Ýran yönetimini ciddi anlamda endiþelendirdi.
Ve nihayet Ýran, Þii geleneðini kullanarak Azerbaycan içerisinde provokasyonlara yol açan senaryolar üretmekten ve Azerbaycan içinde gerginlik yaratmaktan hayli memnun görünüyor. Son iki senedir Azerbaycan’da liselerde baþörtüsü yasaðý ortaya çýkmýþtýr. Bu dindar ailelerin itirazýna neden olmuþtur. Ama bu hassas durumdan bile nemalanmaya gayret edenin yine Ýran olduðu görünmektedir. Azerbaycan’da yalnýz liselerde deðil, açýktan olmasa da üniversitelerde namaz kýlan hocalara, “baþýný örtersen öðretmenlik yapamayacaksýn” uyarýlarý yapýldýðý doðrudur.
Dolayýsýyla insanlara açýktan baský yapýlmamasýna ve camiler özenle restore edilmelerine raðmen, Azerbaycan yönetiminin dindar insan profilinden rahatsýz olduðu görülmektedir. Farklý sebeplerin yanýsýra, Ýran isimli problemin varlýðý da bu tedirginliðin temel taþlarýndandýr.
Burada, Türkiye’nin son 10 sene içerisinde konuþup tartýþtýðý meselelerin de Azerbaycan toplumunun din algýsýný etkilediðini görebiliriz. Kimi STK’lar bu konuda olumsuz neden olarak açýkça Türkiye’nin mevcut iktidarýnýn politikalarýný göstermektedirler. “Biz dindar deðildik; bu kadar dindarlaþmamýzýn nedeni AK Parti hükümetidir” þeklinde açýklama yapanlar bile oldu.
Dönelim esas neden olarak bilinen Ýran’a. Ýran’ýn Azerbaycan içinde hep bir þeyler yaptýðýný dikkate alýrsak, bunu etrafýndaki daralan çemberi geniþletme gayreti gibi yorumlamak mümkündür. Ýran kendi geleceðini garantiye alma çabasýndadýr. Azerbaycan, bu durumdan endiþeli olmasýna paralel olarak Ýran içerisindeki dolaylý gücünün de farkýndadýr. Bu güç Türkiye ile birleþirse, Ýran’ýn bölgedeki tehditkar politikalarýný sona erdirmek mümkün olabilir. Ýran her durumda ya Azerbaycan’a ya Türkiye’ye taþ atma konusunda mahirleþti. Onun ustalýðýndan ziyade onu usta olmaya yönlendiren, esas gücünün farkýna varmayan bizleriz. Ýran kendini gelenekleri olan bir devlet olarak tanýmlamasýna raðmen kýþkýrtýcý politikalarý ile etrafýn düzenini bozan bir devlet profili çizmekle, Müslüman Ýsrail’e dönüþüyor. Bir Azeri atasözü vardýr: Atý atýn yakýnýna baðlarsan, ayný renkte olmasa bile, ayný huyda olur.
Azerbaycan’ýn 20. yüzyýlýn baþlarýnda yaþamýþ önemli aydýný Mirza Alekber Sabir’in, içinde bir de analiz barýndýran önemli bir mýsrasý vardýr: “Erkek aðladýkça haysiyetsiz olur, nece ki aðladý Ýran oldu.”
- Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.