Babasýnýn kýzýndan Nuray Mert’in kovulma gerekçesi!

Nuray Mert’in Cumhuriyet’ten gönderiliþinin düþünceye tahammülsüzlükle açýklanamayacaðýna iliþkin bir yazý kurgulamýþtým.

Uður Mumcu’nun “deðerli” kerimesi Özge Mumcu’yu okuyunca fikrim deðiþti.

Esasýnda “düþünceye tahammülsüzlük”tür, hoþlanýlmayan bir düþüncenin umulmadýk bir kiþi tarafýndan seslendirilmesidir... Bütün mesele budur.

Nuray Mert de, hiç ummadýklarý bir zamanda, “umulmadýk” bir kiþi olarak “Evrim teorisi” ve “Müftülere nikâh yetkisi” konularýnda düþüncelerini yazmýþ, tepki toplamýþtýr.

Özge Mumcu diyor ki, “Cumhuriyet bir misyon gazetesidir!”

Doðrudur.

Bu gazetenin amacý doðrularý yazmak ya da “haber iletme”nin ötesinde, bir misyonu ifa etmektir. Bir dünya görüþünün propagandasýný yapmak, tabir-i amiyane ile “adam kafalamak”týr. Esasýnda hangi gazete böyle deðildir ki?

Kemalizm’le ve “Kemalist deðerler”le bir sorunu olmadýðýný söyleyen Nuray Mert’ten beklenen de, elbette, o propaganda çarkýnýn içinde yer almasý, o propaganda faaliyetinin bir parçasý olmasý ve kýrmýzýçizgilerin dýþýna çýkmamasýdýr.

Neredeyse yazdýðý her þeyi okuduðum Nuray Mert’in, Özge Mumcu’nun “misyon” diye tanýmladýðý “deðerlere” ve “kabullere” koþut bir yazarlýk tutumunu benimsediðini söyleyebilirim.

Bunun için özel bir çaba gösterdiðini anlatmaya çalýþmýyorum.

Bir “Beyaz Türk” ve “Cumhuriyetçi çocuðu” olarak Nuray Mert, zaten o deðerlerle mücehhezdir: Laiktir, Cumhuriyetin deðerleriyle bir çeliþki halinde deðildir, “çaðdaþlýk” iddiasýndaki birçok Cumhuriyet yazarýndan (hatta Özge Mumcu’nun kendisinden bile) daha çaðdaþtýr. Bu durumunu özel hayatýyla da tanýtlamaktadýr.

Kaldý ki, Nuray Mert’e yazarlýk teklif edenler, bu özelliklerini biliyorlardý; Kemalizm’le ya da Kemalist deðerlerle sorunu olmasa da, bazen “ezber dýþýna” çýktýðýný, kimi spesifik konularda farklý düþündüðünü, “karþýtlýðý” felaket olarak görmediðini, laikliðin þablon tanýmlarýna fazla yüz vermediðini...

Bunlarý mutlaka biliyorlardýr.

Hayýr, Özge Mumcu’nun yazdýklarýndan anlýyoruz ki, Nuray Mert’e Cumhuriyet’te yazarlýk kapýlarýný açan, Cumhurbaþkaný Erdoðan tarafýndan meydanlarda hedef gösterilmesiymiþ.

Herhalde Cumhuriyet yöneticileri, “düþmanýmýn düþmaný...” altýn kuralýný iþlettiler ve uslu kaldýðý sürece Cumhuriyet kapýlarýnýn kendisine açýk tutulacaðýný (zýmnen) beyan ettiler...

Özge Mumcu’ya göre, Erdoðan tarafýndan meydanlarda hedef gösterildiði için “seçilen” Nuray Mert, biraz “üstten bakar bir üsluba” sahipmiþ ve kendi kimliklerini yeniden tanýmlama ihtiyacý duyan gençlerin diline (hele “mizahi bir dille yakaladýklarý muhalif dile”) oldukça uzakmýþ.

Bu gençler, muhalefetlerini “Ýzmir Marþý” ve tehdit edilen -artýk ne kadar sembol kaldýysa- “laik hayatýn tüm sembolleri” üzerinden yürütüyorlarmýþ ama Nuray Mert buna da uzakmýþ... Bak sen!

Biraz yukarýda, Nuray Mert’in, Özge Mumcu’nun “misyon” diye tanýmladýðý “deðerlere” ve “kabullere” koþut bir yazarlýk tutumunu benimsediðini, yani “çýkýntýlýk” yapmadýðýný, “çaðdaþlýk” iddiasýndaki birçok Cumhuriyet yazarýndan (hatta Özge Mumcu’nun kendisinden bile) daha çaðdaþ olduðunu söylemiþtim.

O zaman sorun ne?

Sorun, tamam, gençlerin “mizahi bir dille” yakaladýklarý muhalefet dilinin Nuray Mert tarafýndan “gereðince” içselleþtirememesi, anladýk da, asýl sorun daha baþka galiba...

Özge Mumcu anlatsýn: “Fikir özgürlüðü ve çok seslilik elbette olmalý velâkin gel gör ki, bildiðimiz temel deðerleri savunma günlerinden geçiyoruz. O temel deðerler, eðitimin laik, özel hayatýn laik olmasý kadar net...”

Bir Türk yazarý olan Özge Mumcu Türkçe bilmiyor; “velâkin” dedikten sonra “gel gör ki” demesinin anlamý nedir?

Hadi Türkçe bilmiyor, “mesele” yaptýðý konuyu da bilmiyor.

Hatýrlatalým:

Müftülere nikâh yetkisinin laiklikle bir alakasý yok.

Bir kez daha hatýrlatalým:

Müftülere nikâh yetkisinin laiklikle bir alakasý yok.

Bir devlet memuru olarak müftünün kýydýðý nikâhla, belediye memurunun kýydýðý nikâh arasýnda bir farký yok. Ýkisi de “resmi nikâh”týr... Ýpinin çekilmesine neden olan yazýsýnda Nuray Mert de bunu anlatmaya çalýþýyordu, konunun laiklikle bir alakasý olmadýðýný söylüyordu. En düþük zekâlý Cumhuriyet yurttaþýnýn bile “hemen” kavrayacaðý bu gerçeði, Cumhuriyet yazarlarý (özellikle Özge Mumcu) niye anlamak istemiyor?

Daha da önemli konu þu:

Babasýnýn (ve tabii anasýnýn) kýzý olarak “eðitimde laiklik” isteyen Özge Mumcu, “istemelere” doymuyor; “özel hayat”ýn da laik olmasýný istiyor. (Nuray Mert bu moron yataðýnda fazla bile kalmýþ.)

Ýzin verilirse, bu isteðe, “þeddeli” tarafýndan bir “sana ne” çekmek istiyorum.

SANA NE Özge Mumcu!

Kendin özel hayatýný nasýl yaþarsan yaþa!

Baþkalarýnýn özel hayatýný nasýl yaþayacaklarý seni ne ilgilendiriyor!