Bacýyan-ý Rum veya Anadolu Bacýlarý, büyük mutasavvýf Ahi Evran öncülüðünde kökleþmiþ irfani geleneðimizin, anaç yüzünü temsil ederler. Sadece dini bir yol ve meþrep üslubu olarak tarif etmek eksik kalýr ciddi anlamda kurucu sosyoloji olduðunu da vurgulamak gerekir bu dayanýþma ve toplumsal ahlak modelinin...
Dini öðreti olarak; Ehli Sünnet tatbikatý, Ehli Beyt sadakati ve güzel ahlak baþlýklarýnda temayüz eden bu mektebin, ayný zamanda bir toplumsal dayanýþma örneði olduðu, sanat ve meslek eðitimi verdiði, iktisadi ahlaký tarif ettiði, fedakarlýk, cihat, þehadet, gaza, kurban gibi kavramlara verdiði içkin deðerlerle diðer dini mekteplerden farklý pýrýltýlar taþýdýðý yorumlarý yapýla gelmiþtir...
Büyük seyyah Ýbn-i Battuta'nýn, Rýhle adlý seyahatnamesinde tanýk olduðu Anadolu Bacýlarý hakkýnda izlenimleri, bu kadýnlar teþkilatýný tarihe geçiren önemli belgelerdendir. 1304 Tanca doðumlu Ýbn-i Battuta'nýn Ýznik Seyahatinde, Osmanlý Beyliði'nin haným sultaný Nilüfer Hatun'un ve civarýndaki hanýmlarýn taþýdýðý Ahi Evran mührü ve irfanýna þahit olur. Bacýyan-ý Rum, Türklere has fütüvvet irfanýnýn kurduðu bir kadýn dayanýþmasýdýr aslýnda.
"Rýhle" adlý seyahatnamenin Arapça nüshalarýnda ve Ýngilizce çevirilerinde 'fityan' olarak tabir edilen, Türkçe tercümelerdeyse çoðu kez "fütüvvet" veya "Anadolu Gençleri" þeklinde yer alan bu toplumsal teþkilatlanma biçimi, Alperenlik geleneðinin kurduðu bir müessesedir... Bacýyan-ý Rum hakkýnda düþünmeye baþlayacak herkesin içeceði ilk su; Alperenlik çeþmesinden akar...
Alperenler ise; Ýbn-i Sebil'dir, "yolun oðlu" olarak tabir edilir bu taife. Tek baþýna askeri güç olarak tanýmlamak yetersiz kalýr Alperenliði, zira cihat kadar belki ondan daha fazlasýyla davet ehlidir onlar. Yürürler ve uzaklarý yakin eylemektir iþleri. Yerleþiklik öncesi göçerlikle de tanýmlanamaz tam olarak tedavülleri. Onlar yerleþik düzene geçildiði dönemlerde bile, meskun ve mukim olduklarýnda dahi, daimi bir hicrete yazgýlýymýþ gibi sürerler hayatlarýný. Devletten ve ordudan evvel intikal etmiþ kimselerdir onlar uzaklara... Onlar öncüler ve öncüllerdir. Onlarýn intikali ve yürüyüþü herkesten evveldir, bilahare fütuhat ordusu ve derken devlet çýkar gelir menzile... Onlar hazýrlayanlardýr, herkesten evvel yola çýkmýþ, yolu hazýrlamýþlardýr. Çadýrý kurup, ateþi yakýp, çorba kazanýný kaynatmaya baþlayan, daðýtan, yediren, doyuran, ikram edenlerdir... Fütüvvet ehlinin fetih anlayýþýnda, topraðý deðil ilkin gönülleri fethetmek yatar. Gönülleri fetheden, bilahare topraðý da ekip biçecektir...
Bacýyan-ý Rum ise, Alperenliðin müennes kýsmýdýr, anaç tezahürüdür. Onlarýn kadýn-erkek olarak hepsinin birden taþýdýðý ahlaka; fütüvvet denir. Cömertlik, yiðitlik, yardýmseverlik, gayretlilik ahlakýdýr bu. Fütüvvet, kelime olarak 'feta' kökünden gelir. Ragýp el Ýsfehani'nin Müfredat adlý lügatinde 'feta" kelimesi için genç yiðit atýlgan ibareleri bulunur. Büyük bilgin Cürcani'nin Tarifat adlý eserinde fütüvvet; 'halký dünya ve ahirete kendi nefsine yeð tutmak' olarak tarif edilir. Ýmam Kuþeyri ise fütüvveti; Kehf suresindeki 7 genç arkadaþ üzerinden tanýmlar. Hadis bilgini Ýmam Týrmizi; fütüvvet Kulun Allah için kendi nefsine düþman olmasýdýr der. Dostlarýn ayýplarýný örtüp düþmana karþý cesur olana denir feta...
Bacýyan-ý Rum, Anadolu'daki fityan/fütüvvet geleneðinin taife-i nisa kýsmýndaki tezahürüdür. Bunu sadece bir tarikat baðlamýnda anlatmak eksik kalýr. Sufi rabýta kýsmý elbette iþin ruhani terbiyesi anlamýyla Ahi Evran'la ilintilidir. Ama toplumsal yaþam, dayanýþma, sanat eðitimi, üretim ve paylaþýma dair örf gibi örüntüleriyle birlikte düþünüldüðünde, bu bir yaþama biçimi ve hayat sürme ahlakýdýr.
Ýbn-i Battuta'nýn Rýhle adlý seyahatnamesinde, Anadolu'ya açýlýþ adlý 32.bölümdeki Yeznik (Ýznik) izlenimleri kýsmýnda, seyyah Battuta'nýn Urhan Bek'in (Orhan Gazi'nin) eþi Beynun Hatun (Nilüfer Hatun) ile tanýþmasý, himayesi, misafir edilmesi bahsi, Bacýyan-ý Rum hakkýndaki tarihi izlek açýsýndan kayda deðerdir. Büyük fýkýh bilgini Hacý Alaaddin Öyuki'nin yardýmýyla o vakitler seferde olan Orhan Gazi'nin eþi Nilüfer Hatuna takdim edilir seyyah Battuta. Ýki gün sonra seferden dönen Orhan Gazi de, týpký eþi gibi cömertlikle karþýlar seyyahý. Hatta 40 gün sürer Ýznik'teki misafirliði... Bu arada kadýnlarýn yüksek özgüveni, erkekleri seferdeyken bile þehir savunmasýndan, misafir kabulüne ve diplomatik töreye kadar kamusal alana dair vukufiyetleri, metanetleri, aðýrbaþlýlýklarý ve olan bitene sahip çýkýþlarý, seyyahýn altýný çizdiði izleklerdendir. Anadolu'daki fityan adeti üzerinden konumlandýrdýðý Anadolu Bacýlarý, þehir yaþamýný "þehr emanet" esaslarýna göre yönlendirirler, þeref kriterleri çerçevesinde yaþam sürerler, onlarýn en belirgin vasýflarý konukseverlik ve cömertlik olduðu kadar düþmanca taarruzlara karþý da uyanýk ve hazýrlýklý olmalarýdýr.
Kadýnlarýn aile ve toplum içindeki konumlarý, kültürlere göre farklý yaþam tarzlarýna göre deðiþmekteyse de, tevarüs ettiðimiz Anadolu kadýnlarýna has bu etkin dayanýþma genetiði, halen aileyi de toplumu da ayakta tutan unsurlardandýr...