‘Baðýmsýz Medya...’ cellatlarý...

Gazetecilik, hiçbir dönemde bu kadar istismar edilmedi.      

Geçmiþte, darbe þartlarýnýn oluþturulmasýnda ‘elveriþli’ gazetecilerin yoðun biçimde kullanýldýðýna hep þahit olduk. Son dönemde tanýþtýðýmýz yeni tip darbe teþebbüsünde ise sadece gazeteciler deðil medya gruplarý görev aldý. Devletteki yandaþlarýn sýzdýrdýðý veya düzenlediði bilgilerle uydu mecralar üzerinden baþlatýlan algý operasyonlarý ile toplum ‘sessiz darbe’ye hazýrlanmaya çalýþýldý.

17 Aralýk 2013’te deþifre olan bu derin iþbirliði artýk daha fütursuz bir boyuta taþýndý.  Devletin kýlcal damarlarýna yerleþtirilen darbecilerle ‘paralel’ çalýþan bu mecralar artýk ilkelerini, önceliklerini, kriterlerini hatta terminolojisini bile tamamen deðiþtirerek ayný logolar altýnda çok farklý birer mecra dönüþtüler.

Zamanla çok iyi anlaþýldý!

Nitekim, daha önce þiddetle eleþtirdiði yöntemleri bizzat uygulamaya baþlayan bu medyanýn yöneticileri “her türlü yanlýþý gazetecilikle kapatma” istismarýný sýradanlaþtýrmayý da baþardý ve her þey, “Özgür Basýn Susturulamaz” afiþlerinin altýna gizlendi...

Oysa yýllardýr ‘diktatör’ edebiyatý yapýlan bu ülkede çoðunluðu oluþturan muhalif gazetelerin, Kýlýçdaroðlu’ndan gelen “Medyaya baský kabul edilemez” fon müziði eþliðinde herkese yaðdýrdýðý hakaretler aslýnda samimiyetsizliklerinin ilanýydý.

Ama yine de ümit iþte... Sayýn Kýlýçdaroðlu ve “Özgür basýn”cý müttefiklerinden, “8 Haziran’da bu gazetelerin tamamýna el koyacaðýz” diyen Gürsel Tekin’e karþý da ilkeli bir duruþ sergilemelerini beklemiþtik.

Beterin beteri de varmýþ...

Heyhaat... Gazetelere yöneltilen saldýrýlara “dur” demesini beklediðimiz Kemal Bey gazetecilere bile acýmýyor, tam tersine grup kürsüsünde öfkeden dýþarýya fýrlayan gözlerle hakaret yaðdýrýyordu:

“Yahu siz gazeteci misiniz, yoksa yalancýlarýn temsilcileri misiniz? Sizde vicdan, ahlak, namus, din, iman, kitap var mý?..”

Biz kimlerden, ne beklermiþiz.

Meðer, seraptan su belki ama bu ittifaktan saðduyu asla çýkmazmýþ...

Her biri size ahlak, namus, din ve iman dersi verebilecek onlarca gazeteciye hakaret etme hakkýný kimden aldýnýz sayýn Kýlýçdaroðlu? Nerede sizin gazeteci hassasiyetiniz?

Gazetecilik, hiçbir dönemde bu kadar aþaðýlanmamýþ, bizzat ‘baðýmsýz medya’ edebiyatý yapan ‘coþkun’ karakterleri tarafýndan bu kadar taciz edilmemiþti.

Esiri olduðunuz paralel evrenden her þeyi ters gördüðünüzü fark ettiðinizde umarým çok geç olmaz.

YÝNE ÇÝFT ÇÝFT ALIYOR...

Bu fýkra maymuncuk gibi, her þeye uyuyor...

Ýki âmâ ayný tabaktan yaprak sarmasý yiyormuþ. Bir ara, biri diðerine “Niçin çift çift alýyorsun?” diye sormuþ. O da þaþkýnlýkla, “Ben çift çift almýyorum ama farz et ki aldým, sen âmâsýn, nasýl göreceksin ki?..” diye sorunca diðeri sessizce mýrýldanmýþ...

Ben çift çift alýyorum da...

KAFAMA TAKILANLAR..

Baransu’nun þifreleri...

Mehmet Baransu gözaltýna alýnýnca birlikte bavul taþýdýðý gazetesi birden defterini dürdü ve ilgili haberde özneyi, “Sarý çizmeli Mehmet Baransu” þeklinde yazdý. Baransu’nun asýl patronlarý da ilgili haberleri verirken, zamanýnda bavullarýný taþýttýrdýktan sonra parasýný verip gönderdikleri bir hamal gibi bahsetmiþlerdi bavulcu Baransu’dan.

Derken durum birden deðiþti. Bavulcu “Taraf yazarý” ve “Maðdur Gazeteci” oluverdi...

Bu da yetmedi, paralel âlemin efendileri tek tek gidip Baransu’ya tekmil vermeye baþladýlar.

Biz merakla “Nedir bunun hikmeti?” diye düþünürken Baransu imdadýmýza yetiþip ‘þifre’yi Güneþ’le gönderdi:

Açtýrmayýn bavulu...