'Bağırın ulan darbeye karşıyız diye...'

Fransa ve Almanya'da ilan edilen OHAL kararlarına sesini çıkarmayan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Türkiye'deki hain darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL konusunda şöyle dedi : "Endişeliyiz, kaygı duyuyoruz".

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Türkiye'de gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında başlatılan soruşturmalar ve alınan önlemlerle ilgili bilgi aldı, son dönemde gerçekleştirilen tutuklama, gözaltı ve görevden almaların boyutuyla ilgili düşüncelerini dile getirdi ve şöyle dedi "Endişeliyiz".

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby, Türkiye'de FETÖ'ye yönelik gerçekleşen tutuklamalarla ilgili açıklama yaptı : "Endişeliyiz".

Avrupalı, Amerikalı dostlar (!) ve müttefikler (!);biliyoruz bizi çok seviyorsunuz.

En büyük korkunuz, en büyük endişeniz Türkiye’de en küçük bir hukuksuzluğun olması, ödünüz kopuyor iğne ucu kadar bir demokrasiye aykırı olay olacak diye.

Elbette kalkışma gecesi de müthiş endişeliydiniz Türkiye’de darbe oluyor diye.

Ne yapıp yapıp, bu işe engel olmalıyız, dostumuz, müttefikimiz Türkiye’nin bu zor zamanında yanında olmalıyız” diye gece yarısı acil toplantılar yapmışsınızdır mutlaka ama kendi derdimize düştük, bakamadık affedin.

Öfkeden deliye dönmüşsünüzdür o gece. Sivil vatandaşların tanklarla ezilmesini, helikopterlerle taranmasını, köprünün kulesine gizlenen sniper’ların kadınları-çocukları acımadan öldürülmesini dişlerinizi sıkarak, gözyaşlarınıza tutamadan izlemişsinizdir büyük ihtimalle.

Türkiye’nin başına kötü bir olay gelecek diye geceleri uyuyamıyorsunuz, biliyoruz.

Her basın toplantısında, o Türkiye aşığı sözcüleriniz her konuştuğunda mutlaka konuşmanın ciddi bir kısmını Türkiye ile ilgili endişelerinize ayırıyor. İnanın buradaki dostlarınız bu hassasiyetinizden dolayı müteşekkir. Sahi, sizsiz ne yapardık biz?

Google’a “dost” yazsak,  “Bunu mu demek istediniz?” diye sizi gösterir vallahi!

 

*     *     *

Bir anıyı hatırlattı Avrupalı, Amerikalı müttefiklerimiz bana...

Bir zamanlar Erzincan’da… Büyük ninemizin yaşı hayli ilerlemiş. İyice zayıflamış, halsizleşmiş.

Ölümüm yakın” demiş, tüm çocuklarını, torunu-torbayı çağırmışlar. İstanbul’dan, Ankara’dan, Antalya’dan gelmiş bütün akrabalar.

Bir gün, iki gün, üç gün derken… Bizim büyük nine ölmemiş.

Dördüncü gün toplamış bütün çoluğunu-çocuğunu torunu-torbayı, hafifçe doğrulmuş ve demiş ki: “Taa nerelerden geldiniz, ölmedim, ayıp oldu size de...

Şimdi de sizler...

Avrupalı, Amerikalı dostlarımız (!), müttefiklerimiz;

Darbeye karşı koyduk, geri püskürttük, ülkeyi haine teslim etmedik, neticede gerçekleşmedi bu darbe, ayıp oldu size de...

*     *     *

Bağırın Ulan DARBEYE KARŞIYIZ Diye

Darbe teşebbüsünün ilk gününden beri “Şu sanatçı nerede, bu oyuncu niye twit atmadı?” soruları dönüp duruyor.

Bu tepkiler sonrasında da üç gün - beş gün ya da on gün sonra neredeyse tüm sanatçılar demokrasi nöbetlerindeydi.

Haydi bakalım, ayıkla pirincin içindeki beyaz taşı.

Dostlar baskıyla-zorlamayla olur mu bu işler?

Herkes aynı hissi, aynı yoğunlukla hissedecek diye bir kural mı var?

Sizin-bizim zorlamamızla paylaşım yapsa ne yazar, meydana çıksa ne yazar?

Bırakın, herkes hissettiği tepkiyi göstersin, bırakın herkes kendine yakıştırdığını yapsın.

Yapsın ki siz-biz de tercihlerimizi ona göre yapalım.

Bir sanatçıya, oyuncuya zorla duruş göstertip, onu zorla “Darbeye Hayır” diye bağırtıp, sonra da hayran hayran izlemek saçma değil mi sizce de?

Haydi şimdi son kez söylüyoruz ve unutuyoruz: “Bağırın ulan darbeye karşıyız diye...”

Not: “Bağırın ulan Fenerbahçe çok yaşa diye” Sadri Alışık’ın başrolünü oynadığı Turist Ömer filminden bir repliktir. Kaba bir hitap olarak kabul etmeyiniz.