Bazý utanmaz arlanmaz adamlar hâlâ “yargý baðýmsýzlýðý elden giderken...” þeklinde yazýlar yazýyor.
Hepsi de “ciddi” bilinen isimler...
En ciddiyetsizleri Kâzým... Ona göre düþünün.
Hani, camiadan arkadaþlarý “Tahþiye kumpasý”yla tek tek götürülürken aðzýný dahi açmayan Kâzým... Ýþ ne zaman ki FETÖ’ye döndü ve darbe yaparken suçüstü yakalanan çakallar yargý karþýsýna çýkarýldý, bizim Kâzým baþladý “adalet nerede?” diye aðlamaya...
Mustafa Kaplan, hiçbir somut suçlama isnat edilmeden iki yýl cezaevinde tutulacak... O zaman adalet var.
Meclis’i bombalayan hainler derdest edilip içeri týkýlacak... O zaman adalet yok.
Kâzým böyle de, Aydýn Doðan’ýn gözdesi çok mu farklý?
Ýlkokul mezunu bir marangozdan talimat aldýðý ortaya çýkmýþ HSYK’ya kefil olan, o HSYK’nýn üyelerini “çok deðerli ve ufku açýk gerçek hukukçular” olarak niteleyen Aydýn Doðan’ýn gözdesi de mevcut gidiþattan þikâyetçi...
Meclis’in HSYK’ya üye seçmesini eleþtiriyor.
Bu durum evrensel hukukun kurallarýna uymuyormuþ, hanimiþ hukukun üstünlüðü!
Ýlkokul mezunu bir marangozdan talimat alýnmasý evrensel hukukun kurallarýna uygundu, öyle ya... O HSYK’dan çýkan kararlar adalet duygumuzu acayip tatmin ediyordu...
Ýbrahim Okurçakma “itirafçý” kimliðiyle karþýmýza çýkýp HSYK’da iþlerin nasýl döndüðünü anlattýðýnda, Aydýn Doðan’ýn gözdesi eski övgülerini tekrarlamýþtý: “Ýþte gerçek hukukçu...”
Ýbrahim Okur bir þey anlatmamýþtý oysa, kamuoyu tarafýndan bilinen gerçekleri boyayýp cilalayýp, bazen de manipüle edip yeniden kaktýrmaya çalýþmýþtý. Ýkna edici bulunmadýðý için de yeniden ait olduðu yere gönderilmiþti.
Efendim yeni sistemde “yargý”, “yürütme”nin emrine giriyormuþ, yargý baðýmsýzlýðý tehlikedeymiþ...
Eski sistemde kimin emrindeydi?
Meclis’in üye seçmediði eski Anayasa Mahkemesi, en faþist ülkelerde bile yürürlük imkâný bulamayacak “Tedbirler Kanunu”nu anayasaya uygun bulmuþtu.
Bir de tüy diker gibi, “27 Mayýs bir devrimdir. Devrimler eleþtirilemez” diye akýllara ziyan bir hüküm vermiþti.
Hukuka uygun muydu?
Problem “atama” ve “seçme” usulleriyse, Sýkýyönetim Mahkemeleri’ne kim üye atýyordu ve atama yetkisini kullananlar ne ölçüde hukuka riayet ediyordu? Dahasý, burada görev alan askerî hâkim ve savcýlarýn baðýmsýzlýðý nerden geliyordu?
Menderes’i ve arkadaþlarýný daraðacýna gönderen Yassýada Mahkemesi’nin baðýmsýzlýðý nereden geliyordu?
CHP’li Adalet Bakaný Mehmet Moðultay’ýn “Adalet kadrolarýna bizim partimize yakýn kiþileri atadýk. MHP’lileri mi atayacaktýk?” dediði 5 bin hâkim ve savcýnýn baðýmsýzlýðý nereden geliyordu?
Ki, bu hâkimlerden birinin, “Bu ülkeyi beðenmiyorsanýz, gidin uzayda yaþayýn” demiþliði vardýr.
Meclis’ten çýkan anayasa deðiþikliðini “yetkisi” ve “hakký” olmadan “esas”tan denetleyip iptal yoluna giden, bu kararýyla “Ben erkler hiyerarþisinde en tepedeyim. Ýcabýnda Meclis’i bile kapatýrým!” demeye getiren ama Meclis’e güç yetiremediði için bol bol siyasi parti kapatan Anayasa Mahkemesi’nin baðýmsýzlýðý nereden geliyordu?
Denetlenebilir bir kurum olan Meclis, yargý kurumlarýna seçecek.
Bunun neresi kötü?
Dikkatinizi çekerim: “Atamayacak”, “seçecek...”
Her görüþten, her düþünceden, her ideolojiden milletvekili seçme hakkýný kullanabilecek.
Beðenmiyorsanýz, düþüncenizi örgütler, seçimlere katýlýr, gerekli çoðunluða ulaþtýðýnýzda sistemi deðiþtirirsiniz ya da deðiþiklik önerinizi halka götürürsünüz.
Halktan onay alýrsanýz, eskiden olduðu gibi, yeniden “kapalý kapýlar arkasýndaki atama düzenine” dönersiniz.