Bağırman gerekmez! Hakikati söyle, biz duyarız!

Türkiye’deki bütün siyasi partiler, İsrail’in kara harekâtını eleştiren ortak bir açıklama yapmış. 

Evet ama yetmez.

Hususen CHP için söylüyorum...

Miting yapsınlar.

Ölçüyü kaçırmadan, taraftarlarını sokağa döksünler ve “İsrail ayıp ediyor” desinler. 

Hiç değilse bu kadarcığını yapsınlar.

Başörtülü üniversite öğrencilerine karşı (o öğrencilere yönelik zulüm daha da şiddetlensin diye) Ankara Tandoğan’da 500 bin kişi toplamışlardı. Kambersiz düğün olur mu? “Yiğidim aslanım” Zülfü Livaneli’nin eline de mikrofon tutuşturmuşlardı. Bu kalabalıkla övünüyorlardı.

İsrail zulmüne karşı birkaç bin kişi seferber edemezler mi?

Bunu denesinler...

Ekmeleddin’lerini de uyarsınlar, “Gazze konusunda niye sustuğumu soruyorlar... Ben tam dokuz yıl boyunca İsrail’i eleştirdim” gibilerden tuhaf açıklamalar yapmasın.

Dokuz yıl boyunca İsrail’i eleştirmiş olman, Gazze konusunda susma hakkı vermiyor sana muhterem.

Ayrıca, eleştiri hakkını (!) kullandığın o dokuz yıl içinde ne söylediğini bilmiyoruz.

Basına yansımamış. Hiçbir arşivde yer almıyor. Hiçbir arama motoru “şak” diye önümüze çıkarmıyor.

Ne söyledin o dokuz yıl içinde?

Nasıl bir çıkış yaptın?

İsrail’i hangi sözlerle eleştirdin?

Duymadık.

Bilmiyoruz.

Duyanı da duymadık.

Hadi doğru söylediğini varsayalım... Ya da arşivler yandı, gazete koleksiyonlarını sel aldı, arama motorları yoğunluktan patladı ve o “dokuz yıllık kayıt
lara” ulaşılamıyor.

Bugün ne söylüyorsun?

Gazze konusunda tarafsız kalmaya devam edelim mi?

Çocuklar ölsün mü?

Filistinli çocuklarla ilgili serinkanlı ve nesnel tutumumuzu Suriyeli mülteciler konusunda da sürdürelim mi?Kapılarımızı kapatalım gelmesinler mi? Gelenleri de gerisin geri postalayalım mı? Ne yapalım? “Türkiye Türklerindir” gazetesi “Esnaf Zorda” diye manşet atıp azgın milliyetçileri mültecilerin üzerine salsın, biz de izleyelim mi?

Ha, Ekmeleddin Bey?

Ne yapalım?

Kaç gündür takibimdesiniz, izliyorum... Fevkalade Kemalist ve ulusalcı bir görüntü çiziyorsunuz. “Her yola gelirim” mesajları veriyorsunuz. “Vay şerefsiz” medyasının muhafazakâr camiada eksik bulduğu ne varsa anında devreye girip tamamlayıcı açıklamalar yapıyorsunuz. Şimdiden Yozgatlı hemşerileriniz Ahmet Hakan Coşkun ve Taha Akyol’un takdirini kazanmış durumdasınız. Aferin üzerine aferin alıyorsunuz. “Sınırlarımızı kapatalım” dediniz, bütün Beyaz Türk’leri coşturdunuz.

İyi de, siz bir zamanlar Ensar olmakla övünmez miydiniz muhterem?

Ensar geleneğinden gelme bir babanın oğlu değil miydiniz?

Ensar’ı yücelten Mehmet Akif Ersoy için “Cici amcamdır” deyip hava basmaz mıydınız?

Cici amcanızın mealini devralacak ve vasiyet uyarınca yakacak bir güven ortamının elemanı değil miydiniz?

Hangi ara bu iklimden uzaklaştınız ve bu kadar yabancılaştınız?

Buyurmuşsunuz ki, “Şu sıra sesim pek çıkmıyor. Bayramdan sonra bağırarak konuşacağım.”

Bağırmayın beyefendi.

Hakikati söyleyin.

Gazze’de öldürülen çocuklara yanmak bir vicdan meselesidir... Teknik bir mesele değildir.

Hakikati söyleyin. Biz duyarız.