'Kendisi fikren ve ideolojik olarak 1920 sonrasýnýn sonuçlarýný benimsediði halde, Atatürk dönemini eleþtirebilen nadir akademisyenlerden...' diye anlatýlan ve bu hafta baþýnda öldüðü açýklanan tarihçi Prof. Zafer Toprak'ýn vefatý, -kendi ideolojilerinin hassas noktalarýný ifþa ettiði için midir, bilinmez- sessiz-sadâsýz geçiþtirildi.
Toprak, Erdoðan'ýn, Anýtkabir'deki deftere yazdýðý '1920-1938 arasý dönem arasýnda, cumhur ile baþkaný arasýna sonradan mesafeler girdi. 10 Aðustos 2014'ten sonra bu bað yeniden güçlenecek' diye yazmasýný, 1920'lerin 'güçler birliði' ilkesine dönülmek istendiði þeklinde yorumlamýþtý, 1 Eylül 2014 tarihli yazýsýnda...
Evet, -Kemalistler iktidarda olmadýklarý zaman çok taraftar gözüktükleri- 'devlet yönetiminde kuvvetler ayrýlýðý' prensibine Mustafa Kemal karþý çýkýyor ve 'kanun yapma, yargý ve icra/yürütme güçleri bir elde olmalý ki, devlet güçlü olsun' diyordu.
*
1923 sonrasý rejimin temel yapýsýný anlamak için Zafer Toprak'ýn deðerlendirmelerine göz atmak faydalý olabilir. Bu açýdan, Zafer Toprak'la 10 sene öncelerde yapýlmýþ ve 10 Nisan 2012'de Radikal gazetesinde, 'Atatürk'ün Kürt sorunu deðil, din sorunu vardý' baþlýðýyla ve 'Darwin'den Dersim'e Cumhuriyet ve Antropoloji' isimli kitabý etrafýnda yayýnlanan bir röportajý özetleyerek de olsa, aktaralým.
Kendisinin etnik açýdan Çerkez olduðunu söyleyen Prof. Toprak, "Cumhuriyet için hepimiz asimile olduk" diyordu.
Ezgi Baþaran'ýn yaptýðý ve '-(...) Prof. Toprak'ýn (...) kitabýný okuduðunuzda antropoloji ilgisinin, bir ulus inþasýnda nasýl rol oynadýðýný, Türk Tarih Tezi'ne nasýl dönüþtüðünü, toplum mühendisliðinin teorik altyapýsýný mükemmel þekilde görüyorsunuz.
Ýþin elbette bir de Dersim ve Kürt sorunu ayaðý var. Kitabýnda son sözü söylemekten özellikle kaçýnan Prof. Toprak'tan verdiði bilgileri bu röportajda yorumlamasýný istedim' diye sunduðu röportaj, evet, 1923 sonrasýnýn -dýþarýdan bakýlmakla anlaþýlamayacak- derinliklerini gösteren bir röntgen filmi mesabesindedir... (Röportajda yer almayan bazý hususlarýn anlaþýlmasý için, parantez içinde ve altý çizili bazý açýklamalar tarafýmýzdan eklenmiþtir).
*
Soru-cevap faslý þöyle baþlýyor:
*Atatürk'ün yeni insan yaratma sürecinde, ne tür bir siyasî ve entelektüel teori var?
-Ýki fay hattý söz konusu; biri 1919... Atatürk'ün bir siyaset adamý olarak yeniden doðuþu. (...)
Ýkincisi ise 1929...
O tarihteki (dünyayý derinden sarsan) Büyük Buhran, Türkiye'yi tekrar muhasebe yapmaya sevk ediyor. O vakte kadar Türkiye Batý'ya öykünen bir ülke... Ama Avrupa'nýn çözümsüzlüðe doðru yol aldýðýný da görüyor. Bir tarafta Bolþevizm, öbür tarafta faþizm, bir müddet sonra nasyonel sosyalizm.. Atatürk, (...) bu tehditlere karþý (...), yeni bir insan olgusu oluþturmaya karar veriyor. Bu da kültür devrimini gerektiriyor.
*Kafasýndaki yeni insan olgusu, Anadolu insanýna ne kadar uyuyor?
-Ulus-devlet'e sâdýk olan yurttaþlar oluþturmak istiyor. Her þeyden evvel, bu yurttaþýn geçmiþle (dünya görüþü, kültür ve inancýyla, kýsaca Ýslam'la) baðýný koparmasý gerektiðini düþünüyor.
*Toplum mühendisliði yani?
-Tabiî. Çünkü millî mücadeleyi kazanmýþ olsa da, bu insan tipi zihinsel olarak hâlâ Osmanlý'ya baðlý. (...) Halife'nin simgesel olarak baþta olduðu bir anayasal yapý, belki de bir meþrutî monarþi olabilirdi. (...)
* (...)Atatürk'ün en önemli özelliði otoriterliði deðil mi?
-Bir bakýma öyle tabiî.. Atatürk'ün kafasýnda 'güçler birliði'ne dayanan Rousseau-varî bir devlet modeli var.
II. Meþrutiyet'e baktýðýmýzda ise, daha çok, Montesquieu'yü anýmsatacak bir yapýyla karþýlaþýyoruz; hürriyet ön planda...
Oysa Cumhuriyet'le egemenlik kavramý öne çýkýyor.
Meþrutiyet'te birey, somut...
Cumhuriyet'te ise, soyut bireyle karþýlaþýyoruz.
*Yeni insan olgusu yaratýrken antropolojiye bu denli ilgisinin sebebi ne?
-Türkiye (...)Batý'nýn gözünde (...) ikinci sýnýf toplum. Batý ders kitaplarýnda Anadolu insaný sarý ýrka mensup, 'Mongoloid' olarak tarif ediliyor. Yani, Batý'nýn dýþladýðý bir insan tipi.
Atatürk'ün antropolojiyi gündeme getirmesindeki birinci sebep, Batý'ya 'Biz de sizler gibiyiz' diyebilmek. (Aþaðýlýk duygusundan kurtulmak çabasý...)
*Ve bunun için insanlarýn kafataslarýný ölçen 'fizik antropoloji'ye yöneliyor deðil mi?
(...)Antropolojiye göre insan tipolojisinde iki tür kafa þekli var: Dolikosefal (Dolichoséphale/ uzun kafalý) ve brakisefal (Brachyséphale / kýsa kafalý).
Ýddia þu: Avrupa'da uygarlýðý temsil eden (...) arî ýrk, dolikosefal kafa yapýlarýndan oluþur. Nazi antropolojisi bu doðrultuda geliþiyor. (...)
Anadolu insaný da Batý literatüründe 'brakisefal' olarak tarif ediliyor.
Atatürk (...) Türk tarih tezinde Anadolu'dan geçip Avrupa'ya giden brakisefaller Türk'tü diyor.
*Devlet kuran (elbette devlet deðil, yeni bir rejim kuran) bir insanýn bu kadar kafataslarýyla uðraþmasý tedirgin edici deðil mi?
-O günlerde kafatasý fizik antropolojinin temel girdisi... (...)
*Bu konuyla Âfet Ýnan'ý uðraþtýrýyor...
-Antropoloji çalýþmalarýyla baþlayan Türk Tarih Tezi, tarihçilik alanýnda çok önemli bir atýlým gerçekleþtiriyor. 1930'lu yýllarda, (...)Türkiye'de (...) bir Ýngiliz sosyalist tarihçi, H. G. Wells'le birlikte tarih anlayýþý geniþ bir zamana yayýlýyor; geçmiþ, milyonlarca yýl geriye çekiliyor. Ýlginçtir, Nutuk'ta (görüþlerine) atýf yapýlan tek yabancý isim H.G. Wells.
Wells'in, 'Ýnsanlýðýn Tarihi' adlý kitabý (...) bence (...) Türkiye'de tarihçiliðin dönüm noktalarýndan biri. Uhrevî nitelikteki Âdem-Havva'dan baþlayan tarih, milyonlarca yýl geriye çekilerek dünyevî bir tabana oturtuluyor. (Yani, 'ilâhî vahy'e dayalý dinlerin, insaný Hz. Âdem ve Havva'dan baþlatan mütearifesini ret esasýna dayalý bir ideoloji üretiliyor..)
*Atatürk, 'evrim teorisi'yle de ilgili...
-Tabiî. O dönemde evrim teorisini gündeme getirmek ancak Atatürk'ün yapabileceði bir þeydi. Orta 1 Tarih kitabý, "Tanrýyý bulan, bunun sýrlarýný açan ve bugün hâlâ açmaya çalýþmakta olan insan zekâsýdýr" diye baþlýyor. Bugün kolaysa, de bunu!
(...) Tarih kitaplarý (insanýn evrim geçiren maymundan geldiði teorisini ileri süren) Darwin'den esinlenilen 'hayat zinciri'ne yer veriyor.
*Ama o öldükten sonra bu kýsýmlar kitaplardan çýkarýlýyor, nasýl oluyor?
-(...) Kitaplarý ayný kiþiler yazmasýna raðmen 1938 sonrasý Darwinist hayat zincirine yer verilmiyor. (...)
*Âfet Ýnan, Atatürk destekli antropoloji anketi için, Anadolu'da 64 bin kiþinin kafatasýný ölçüyor.
-(...) Âfet Ýnan'ýn yaptýðý antropoloji anketi bilimsel mânâda çok övgü alýyor Avrupa'dan. (...)
*Peki, Âfet Ýnan sonra bu araþtýrmadan dolayý niye utanýyor?
-Utanmýyor.(...) Doktora tezinin kitaba dönüþmesi 1947 yýlýný buluyor. Nazi Almanyasý'nýn çöküþü ertesi, insanlar ýrk meselesine mesafeli bakmaya baþlýyor. Ve Âfet Ýnan da bu araþtýrmasýný sahiplen(e)miyor.
*Atatürk antropolojiyi siyasî bir araç olarak nasýl kullandý?
Türk Devrimi'nin Osmanlý'yla ve Ýslâm'la mesafesini koruyabilmesi için Ýslam öncesine uzanmasý gerekiyordu. (...) 30'lu yýllarda, ulusu inþa eden faktörler arasýnda din yoktur.
Hattâ (...) Atatürk kendi insanlarýmýzýn Arap çöllerinde telef olmasýna infial duyuyor. "O topraklarda ne iþimiz vardý" diyor.
Ve Hz. Muhammed, 1930'larda artýk Muhammed olmuþ... Sýfatý kaldýrýlmýþ durumda. Ders kitaplarýnda da Hilafet konusuna veryansýn edilir. (...) Cumhuriyet'in ilk evresinde antropolojiyi devreye sokmadan, laiklik güç gözüküyor.
*Bu antropolojik tezlerin Kürtler için anlamý nedir?
-Aslýnda o dönemdeki antropoloji tezlerinde etnisite yok. Türk de, Ermeni de, Kürt de brakisefal olarak anýlýyor. (...) Herkes ortak paydada birleþiyor.
*Ýyi ama problem ayrý bir halký, kafatasýna bakarak Türk þemsiyesi altýna koymakla baþlamýyor mu (Kürt sorunu)?
-Elbette orada bir mühendislik (toplum mühendisliði) var.
(...) Ayrýca Cumhuriyet' in ilk yýllarýnda Kürt kimliði reddedilmiyor. (...) Devletin yayýnlarýnda Kürt aþiretlerine yer veriliyor. Ne zaman ki Þeyh Said çýkýyor, Kürt kelimesi tedavülden kalkýyor, 'Dað Türkleri' geliyor.
*Asimilasyon baþlýyor...
-Evet, ama zaten Anadolu'nun her tarafý Cumhuriyet'e, bu mühendislik yöntemleriyle entegre edildi. Benim atalarým kýsmen Çerkesçe, Kumukça konuþurdu, ben tek kelime bilmem. Anlayacaðýn, hepimiz asimile olduk Cumhuriyet için...
Ulus inþa etmek kolay deðil. Dil açýsýndan bakarsak da bugün konuþtuðumuz Türkçe'nin yüzde 60'ý 1930'lu yýllarda yaratýlmýþtýr. (...)
*Atatürk'ün Kürt sorunu yok muydu yani?
Dersim ve çevresine Osmanlý'dan itibaren 100 yýldýr hâkim olunamýyordu. (...)Dersim Harekâtý'nýn arkasýnda bu vardý. Anadolu'da yaþayanlarýn her biri farklý coðrafyalardan göç etmiþti. Cumhuriyet'in misyonu, bu farklý unsurlarý bir potada eritmekti.
*Ama din sorunu vardý...
-Evet, Atatürk'ün Kürt sorunu deðil ama din sorunu vardý. Dine epey mesafeli durduðunu söyleyebilirim. Yani, anti-klerikal (Ruhbaniyet veya -ona benzetilen bizdeki- Ulemâ karþýtý) çizgi, Ýnönü zamanýnda deðil, Atatürk zamanýnda baþlamýþtýr. (...)
*Kendisi dindar olmadýðý gibi, kimsenin olmasýný istemiyor, öyle mi?
-O dönemde asýl amaç halký Hilâfet olgusundan koparmak. Ayrýca, (...) dünyada din çok yýpranmýþ durumda o günlerde. (...)
*Ýþte bu ters tepmedi mi ve dindar insanlar maðdur olmadý mý?
-Elbette... Çünkü insanlarýn kültür kodlarýný baský altýna alýyor(...)
*Atatürk'ün izlediði toplum mühendisliði bugün iþler mi?
-Bu devirde mümkün deðil... (...)Bugün küresel bir dünyada yaþýyoruz. (...) Toplum mühendisliði denense de geri teper.'
*
**
Evet, müteveffâ Zafer Toprak böyle söylüyor...
-Darbecilerin hazýrlatýp silâh zoruyla kabul ettirdiði- Anayasa'da dayatýlan ve Devletin yönetiminde Baþkan, Bakan ve milletvekili olarak vazife yapan herkese, 'baðlý kalacaklarýna' dair ettirilen 'ilkeler ve devrimler'in özü, bu!.
*