Bahar’dan Kaos’a Mýsýr

Mýsýr halký büyük ümitlerle Hüsnü Mübarek’i devirdi. Böylece neredeyse 65 yýllýk diktatörlük sona ermiþ oldu. Muhammed Mursi 30 Haziran 2012’de ülkenin 5. Devlet Baþkaný olarak koltuðuna oturduðunda Mýsýr topraklarý belki de binlerce yýllýk tarihi boyunca ilk defa demokratik bir seçimle iþbaþýna gelmiþ bir devlet baþkaný ile karþýlaþtý.

Seçim ve demokrasi iyiydi ama Mursi’nin ‘küçük bir kusuru’ vardý, kendisi Müslüman Kardeþler’dendi, yani kimilerine göre Ýslamcýydý, hatta aþýrý Ýslamcýydý. ABD ve Batý uzun yýllar Hüsnü Mübarek diktatörlüðüne Ýslamcýlar gelmesin diye tahammül etmemiþ miydi? Ayný þekilde Ýsrail’in de en büyük endiþesi Mýsýr’da Müslüman Kardeþler’in iþ baþýna gelmesi deðil miydi?

Ýslamcý Mýsýr korkusu

Nitekim ilk baþlarda Ýsrail, Arap Baharý’ný kendisine yönelmiþ açýk bir tehdit olarak gördü, Mýsýr’da Mübarek’in devrilmesini ise Batý adýna Obama’nýn büyük baþarýsýzlýðý olarak deðerlendirdi. Ancak seçimden bu yana yaþananlara baktýðýmýzda Mýsýr’ýn Arap Baharý’ndan Arap Kaosu’na doðru sürüklendiðini görüyoruz. Bu durum elbette bazý devletleri memnun ediyordur. Mýsýr’da güçlü bir Ýslamcý hükümet görmek istemeyenler kaosu tercih ediyor olabilirler. Bu tercihlerinde en büyük yardýmcýlarý ise Mýsýrlý liberal ve seküler gruplar ile azýnlýklarýn memnuniyetsizlikleri. Bu gruplar birlikte baþarýlan bir devrimin tüm ürünlerini Ýslamcýlarýn tek baþýna ele geçirmelerine karþý çýkýyorlar.

Mýsýr’da kargaþa ve anarþiyi besleyen ve ülkeyi yönetilemez hale getiren bir diðer etken ise ekonominin içine düþtüðü çýkmaz. Mübarek’i deviren olaylar Mýsýr’ýn en büyük gelir kapýsý olan turizme büyük zarar verdi, turizm gelirleri % 30 oranýnda düþtü. Önce anayasa tartýþmalarýyla baþlayan olaylar ve son günlerde yaþanan yeni þiddet dalgasý turizmdeki zararý kalýcý hale getirdi. Unutmayýnýz, Mýsýr ithalat ile ayakta durabilen bir ülke. Mýsýrlý yediðinin % 40’ýný dýþarýdan ithal ediyor. Tahýlda ithalatýn payý % 60’ý buluyor. En kötüsü iþsizlik, her dört gençten biri iþsiz. Ýþi olanlar da çok düþük rakamlara çalýþmak zorunda. Bu þartlar altýnda Mursi, bütçe açýðýný karþýlayabilmek için IMF’in kapýsýný çalmak zorunda kaldý. IMF’den beklenen yardým 5 milyar dolar. Ancak IMF’in bir þartý var: Tasarruf. Oysa þu anki sokak olaylarýnýn belki de en önemli nedeni halkýn kazancýndan memnun olmamasý. Bir de bunun üzerine yeni tasarruf tedbirleri gelirse Mýsýr sokaklarýnýn halinin ne olacaðýný tahmin etmek zor deðil.

Mýsýr modeli?

Mübarek döneminde ABD ve Ýsrail’in diktatörle saðladýðý anlaþma Mýsýr’ý kontrol altýnda tutuyordu. Yeni dönemde IMF ve Mýsýr’ýn iç kavgalarý bu görevi üstlenecek gibi duruyor. Baþka bir deyiþle Mýsýr, stratejik önemi nedeniyle hiçbir zaman kendi haline býrakýlmayacak. Ancak Mursi ve ekibinin de sadece dýþ düþmanlarý suçlayarak ayakta kalabilmesi mümkün deðil.

Mursi’nin öncelikle Mýsýr kurumlarýný çalýþýr hale getirmesi gerekiyor. Üstelik bunu yaparken geçmiþten farklý olarak daha az polis ve daha az asker kullanmasý, buna karþýn daha fazla refah ve demokrasi getirmesi þart. Elbette diðer Müslüman ülkelerin de Mýsýr modelinin oluþturulabilmesi için Mursi’ye yardým etmesi gerekiyor.

Eðer Mýsýr da Türkiye gibi ekonomik baþarý ile siyasi geliþmeyi birlikte yakalayabilir ise iþte o zaman Ortadoðu’nun geleceði konusunda iyimser ve ümitli olabiliriz.