Bahçeli'nin salvosu, Özgür Özel'in “Kürt meselesi”

Cumhurbaþkaný Erdoðan, Kabine Toplantýsý'nýn ardýndan dün millete seslenirken, Ekim baþýndan bu yana geliþen ve "yeni bir çözüm süreci mi baþlýyor" diye sorulan duruma iliþkin çerçeveyi net çizdi:

BÝR: Terörü kaynaðýnda kurutma stratejimizden geri adým atmayacaðýz.

ÝKÝ: Hedefimiz terörsüz Türkiye.

ÜÇ: Terör baronlarýnýn Türkiye siyasetini dizayn etmesine, 85 milyonun arasýna nifak duvarlarý örmesine, istikametimizi bozmasýna izin vermeyeceðiz.

DÖRT: Ülke içinde dýþýnda Türkiye'ye hainlik edenlerin akýbeti berbat olacak.

Burada ilkesel bir netlik, geleceðe iliþkin berrak bir hedef ve kararlýlýk var.

Dünyanýn kabuk deðiþtirirken yakýn coðrafyamýzda da fýrtýnalarýn kopuyor. Þükür ki Türkiye, Cumhuriyet'in 101. yýlýna bu bakýþ ve kararlýlýk sayesinde kendinden emin ve hazýr giriyor.

ERDOÐAN VE BAHÇELÝ SENKRONÝZE HAREKET EDÝYOR

Siyasetin asýl gündeminde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sözleriyle açtýðý kapýdan ne geleceði konusu var. Haliyle yorumlar, spekülasyonlar sonsuz.

Sürecin Erdoðan'ýn bilgisi dýþýnda hatta ona raðmen bu noktaya yükseldiði tezine katýlmýyorum. Erdoðan ve Bahçeli 1 Ekim'den baþlayarak eþ zamanlý þekilde iklimi deðiþtiriyorlar bana kalýrsa.

Þöylece hatýrlatayým.

1 Ekim'de Cumhurbaþkaný TBMM'de "Ýsrail gözünü Türkiye'ye de dikecek" demiþ ve iç cepheyi güçlü tutmak gerektiðini söylemiþti. Bahçeli o konuþmanýn ardýndan DEM Parti grubuna giderek elini uzattý. Hikâye böyle baþladý.

Sonraki adým 15 Ekim'de. Bahçeli MHP grup toplantýsýnda terörist baþýnýn Türkiye'ye dönerken "hizmete hazýrým" sözünü hatýrlatarak "terörün bittiðini açýklasýn, örgütü tasfiye ettiðini ilan etsin" dedi.

Cumhurbaþkaný ayný gün Filistin'in Geleceði Konferansýnda konuþtu: "Ýsrail tehlikesi ülkemize yaklaþýyor. Riski görüyor ve tedbirimizi alýyoruz. Ýç cephe güçlenmeli".

Bir sonraki adým bir hafta sonra geldi. DEM çevrelerinden gelen "Öcalan tecrite, nasýl konuþacak" tepkilerine cevaben Bahçeli "madem öyle gerekiyorsa gelsin DEM grubuna seslensin, PKK'yý laðvetsin" dedi. Herkes þoka girdi.

Ama Cumhurbaþkaný ayný gün destekledi Bahçeli'yi: Ýsrail'in yaktýðý ateþ sýnýrýmýza yaklaþýrken, coðrafyamýzda haritalar kanla çizilmek istenirken iç cephemizi güçlendirmek istiyoruz. Cumhur Ýttifaký bir fýrsat penceresi açtý. 85 milyon bir olalým, terörsüz Türkiye inþa edelim.

POZÝSYONLAR AZ ÇOK BELLÝ OLDU

Adý konulmayan, ne olduðu henüz bilinmeyen bir atmosfer içreðiz. Bu defa kimse bir þey tarif etmiyor, kimse kimseyi ikna etmeye çalýþmýyor.

Baþlangýç olarak herkes kendi pozisyonunu belirtiyor.

Buna göre Cumhur Ýttifaký olarak AK Parti ve MHP "terörsüz Türkiye" ve "iç barýþ" hedefi için bir adým attý. Meclisi çözüm yeri gösterdi. Herkesi bu konuda düþünmeye sevk etti.

CHP anneler aðlamayacaksa desteðimiz tam diyerek iklime dahil oldu. Lakin Özgür Özel bölgeye Demirtaþ'tan aldýðý "hamili kart yakýnýmdýr" referansýyla giderek ve "Kürtler Kürt sorunu yok diyene kadar Kürt sorunu var" retoriðiyle siyaseten sýkýntýlý bir yere hapsetti partisini.

DEM Parti ilk þaþkýnlýðýný üzerinden atar atmaz sürece katký vermek istiyoruz diyerek hazýr ola geçti ama TUSAÞ saldýrýsýna dair yapýlan "failsiz eylem" vurgusu DEM'i bir kez daha Türkiye'ye uzak Kandil'e yakýn bir noktaya olarak iþaretlemeyi gerektirdi.

KÜRDÝSTAN HAVUCU, KÜRTLERÝN SÝYASAL TANIM TALEBÝ

Bu meselede çalýþýlmasý gereken üç boyut var.

BÝR: Ýsrail'in saldýrgan yayýlmacýlýðýnýn arttýðý, Ýran etkisinin zayýflayacaðý, kýsmen de olsa ABD'nin alan boþaltacaðý Suriye coðrafyasýnda PYD-PKK'nin varlýðý, pozisyonu. Terör örgütünün silah býrakma karþýlýðýnda garantör devlet istemesi sahiplik konusunda önemli bir veri sunuyor.

PKK çevrelerinde Ýsrail'in uzattýðý Kürdistan havucunu bir asýrdýr beklenen fýrsat olarak görenlerin sayýsý az deðil. Devletin bu konuda tutumu ise çok net, "güneyimizde teröristana izin vermeyeceðiz" deniyor ve gereði yapýlýyor. Buna yönelik yeni bir giriþim olursa da devlet BM Þartý 51. Maddeden kaynaklanan hakkýný kullanacak ve sýnýr ötesi operasyonlarýn kapsamýný geniþletecektir.

ÝKÝ: DEM sözcülerinin "demokratik çözüm" dediði, silahý reddetseler de PKK'ya bir þekilde meþruiyet üreten tavizsiz Kürt milliyetçilerinin ýsrarla dile getirdiði talep "anayasal tanýnma" talebi.

Ýþin en zor –bana kalýrsa bu haliyle imkansýz- kýsmý burasý aslýnda.

Bahçeli'nin salvosuna cevaben el yükseltip "Kürtlere devlet vaat eden" CHP Genel Baþkaný Özgür Özel'in bilmeden borçlu kaldýðý yer de burasý. Anladýðým o ki Özgür Özel bu meseleyi, meselenin boyutlarýný, tarihsel geliþimini hiç bilmiyor. Bilseydi, bir danýþmaný onu bu konuda doðru þekilde bilgilendirseydi bu cümleleri öylesine yuvarlayamazdý herhalde.

Kürt milliyetçilerinin, PKK-DEM hattýnýn, hatta sýk sýk ziyaretine gittiði Demirtaþ'ýn "Kürt meselesi" dediði þey bu çünkü.

"Nedir demokratik çözüm, anayasal haklar bahsini açýn biraz, diye ýsrar ettiðinizde söylenenler þunlar olur: "Devletin Türklerin ve Kürtlerin devleti olduðu, Türkçenin ve Kürtçenin resmi dil olarak anýldýðý, tüm siyasal kültürel haklarýn kayda geçirildiði, bireysel haklar yetmez grup haklarýnýn tanýndýðý bir anayasal düzenleme yapýlsýn. Yüzyýl önce Mustafa Kemal bunu bize vaat etti ama yerine getirmedi..." diye sökün eden bir talepler silsilesi var bu çevrelerde. Devletin adýnýn deðiþtirilmesi de dahil buna. "Yýkalým yeniden yapalým" diyorlar bir manada.

ÜÇ: Terörist baþý Öcalan'ýn ömrünün kalan kýsmýný Ýmralý'da mý ev hapsinde mi geçireceði tartýþmasý ise bu iþin en basit en önemsiz yanýdýr.