Paralele baðlamýþ troller “bu kaçýncý?” diye laf gezdiriyor internet ortamýnda... Bir yönüyle haklýlar. Bahoz Erdal daha önce de bir-iki kez ölmüþ ya da öldürülmüþtü.
En son Uludere’de (PKK yanlýlarýnýn ifadesiyle Roboski’de) öldürülmüþtü.
Daha doðrusu, “öldürüldüðü” öne sürülmüþtü.
Öldürülenler arasýnda Bahoz çýkmadý.
Çünkü giriþimin (bir diðer ifadeyle katliamýn), Bahoz’un liderliðindeki “terör gruplarýna” deðil, kaçakçýlýk yaparak geçinen köylülere yönelik olduðu anlaþýlmýþtý. Yanlýþ istihbarat...
Bu “yanlýþ istihbarat”ýn hesabýný kim verecek?
Þu sýrada TSK’da “paralel unsurlara” yönelik ciddi bir operasyon yürütülüyor. Dileriz, birçok istihbarat cinayetiyle birlikte, Roboski gerçekleri de ortaya çýkar...
Soru þu:
Daha önce de birkaç kez öldürülen Bahoz, bu kez gerçekten öldürüldü mü?
Bilmiyorum.
Bunun saðlamasýný Ayþe Hür hemþiremize yaptýralým. Bahoz’un (varsa) sosyal medya hesabýna “Nasýlsýnýz?” diye bir mesaj atabilir, bilgiyi “yerinden” teyit edebilir. Hasan Cemal de olabilir. Birlikte çekilmiþ boy boy fotoðraflar var. Bir dönem aralarýndan su sýzmýyordu.
Bildiðim þu:
Bahoz’un öldürülmesi ya da ayýklanmasý, “içeri”den bazý arkadaþlarý derin kederlere gark etmiþ durumda... Saðlam ve sahih bilgi gelmeden, habere inanmak istemiyorlar. Temkinle yaklaþýyorlar. Haberlerinde de, yine temkinli (ve zýmni isyan/memnuniyetsizlik barýndýran) bir dil kullanýyorlar.
Cumhuriyet, “iddiasý” sözcüðünü kullanýyor mesela: “Bahoz öldürüldü iddiasý...”
Hürriyet’in internet sitesi de ayný ifadeyi kullanýyor: “Bahoz öldürüldü iddiasý...”
Ýki gün geçti, hâlâ “iddiasý” sözcüðü üzerinde tepinip duruyorlar.
Diyebilirsiniz ki, “Kesin bilgi almadan Bahoz’un öldürüldüðünü yazamazlar. Bu tür durumlarda temkinli ve ihtiyatlý bir dil kullanmak gerekiyor. Mesleðin icaplarýndandýr...”
Haklýsýnýz da... Ben de diyorum ki, birçok haberden esirgedikleri “temkinli ve ihtiyatlý dil”, Bahoz söz konusu olunca mý akýllarýna geliyor? Bugüne kadar kaç cana mal oldular, kaç insanýn hayatýný karartýlar? Niye bu dili Hrant Dink için, Orhan Pamuk için, Ahmet Kaya için kullanmadýlar?
Bahoz Erdal defterini kapattýktan sonra, gelelim “Kýrcaali’den gelen yiðit”e...
Bu “yiðit”in ismi Ertuðrul Özkök...
Niye “Beyaz Türk’müþ gibi” yapýyor, niye Osmanlý aristokratlarýnýn sülbünden gelmiþ gibi davranýyor, niye tek baþýna bu ülkeyi sevme hakkýný elinde bulunduruyor bilmiyorum ama kendisi Kýrcaali kökenlidir, bir “göçmen”dir.
Bu ülke, dün gelenlere kucak açtý; “Balkan Savaþý” maðlubiyetinin yarattýðý acýmasýz göç dalgasýnda savrulan milyonlarca insana “yurt” oldu.
Ýyi ki de böyle oldu!
Bugün gelenlere de kucak açmak istiyor.
Fakat Ertuðrul Özkök ve “benzerlerini” ikna edemiyor.
Ýlginçtir, ülkemize sýðýnmýþ göçmenlere/muhacirlere yönelik iyileþtirme giriþimlerine, en çok, dünün muhacirleri/mübadilleri karþý çýkýyor.
Faþizanca tepkiler veriyorlar.
Suriyelilerle birlikte dokumuzun, kardeþliðimizin, ahlakýmýzýn, birliðimizin, iktisadýmýzýn bozulacaðýný öne sürüyorlar ve en büyük desteði de, yeni yerleþimcileri “terör politikalarýyla püskürteceklerini” söyleyen Duran Kalkan’dan alýyorlar.
Bu tartýþmalar sürerken, bir terbiyesiz vicdansýz þahsiyet de kalkmýþ, “Hani siz Ensar’dýnýz?” diye dalgasýný geçiyor.
Hem (Kýrcaali’li refikinle birlikte) mütemadiyen göçmenlere karþý olduðunu yazýp kamuoyu oluþturacaksýn, hem de kamuoyu tepkisini kýrmak için “Nitelikli kiþileri vatandaþlýða alacaðýz” diye politik cevaplar veren devletluyu Ensar’la köþeye sýkýþtýracaksýn!
Önce “Ensar” diyenlerin týrnaðý ol, sonra mavra yap!