Bahoz Erdal’ýn öldürülmesi

PKK liderlerinden Fehman Hüseyin’in öldürüldüðü ileri sürülüyor. Ýleri sürülüyor dememizin nedeni, öldürülmüþ olsa da olmasa da gerçeðin deðil yarattýðý etkinin siyaseten kullanýlacak olmasýyla ilgili. Dolayýsýyla öldüðünün düþünülmesini isteyenlerin etkisi daha fazlaysa öldü, yaþadýðýnýn düþünülmesini isteyenlerin çabasý daha fazlaysa ölmedi, kurtuldu denecek. 2013’de DAEÞ tarafýndan önce öldürüldü iddia edilmiþ, sonra bu yalanlanmýþtý. Demek ki PKK’nýn daha görecek epeyce iþi varmýþ, liderlerden birinin siyaseten yaþatýlmasý gerekiyormuþ.

Fehman Hüseyin, Þam’da týp eðitimi almýþ, sonra sol olarak gördüðü PKK içinde etkin isimlerden biri olmuþ, Öcalan yakalandýktan sonra da örgüt liderlerinden biri haline gelip askeri kanadýn sorumluluðunu almýþ. Birçok özelliði bakýmýndan Latin Amerika’nýn Che Guavera’sýnýn Ortadoðu versiyonu gibi, ama tabi taklidi. Zira Fehman Hüseyin’e atfedilecek bir siyasi çerçeve yok. Ama, ikisinin de týp eðitimlerini bitirdikleri bilinemiyor; ama onlara doktor deniyor. Ayrýca Che’nin de defalarca öldürüldüðü ileri sürülmüþ, sonra yalanlanmýþtý. Ýddialarýn yapýldýðý her dönemde Che baþka bir ülkeden çýkmýþ, sonunda nasýl ve kim tarafýndan öldüðünden bile tam olarak emin olunamamýþ, Castro’nun ölümü onaylamasýyla tüm dünya ikna olmuþtu.

Yerelden dünyaya uzanan mesaj

Fehman Hüseyin’in öldüðünden emin olunmasý için kimin açýklama yapmasý yeterli olur acaba? Esad biliyordur, ama böyle bir açýklamayý yapmasý zor. Zira bu, kendisini destekleyen bir grubun liderinin, muhalifler tarafýndan öldürüldüðünü ilan etmek anlamýna gelir. Bu da bir yandan PKK-Esad rejimi arasýndaki baðýn organik olduðunu itiraf etmek, öte yandan da bir tür yenilgi olur.

Ýddiaya göre, bu kiþiyi ismi çok da bilinmeyen bir örgüt, uzun süren çalýþmalar sonucunda öldürmüþ. Tel Hamis Tugaylarý isimli örgüt, ilk kez Uluslararasý Af Örgütü’nün çoðunlukla Arap ve Türkmenlerin yaþadýklarý Tel Hames’te PYD’nin etnik temizlik yaptýðýna iliþkin raporunda konu ediliyor. Örgütten kiþiler, o raporda hem DAEÞ’e güvenmediklerini ve yardým etmek istemediklerini, hem de rejim ve onunla iþbirliði içindeki PYD ile mücadele ettiklerini söylüyorlar. Bu eylemden sonra adlarý bilinir artýk; üstelik açýklamalarý nedeniyle dünya da kulak verir. Zira, ifade edilen þey, Esad’ýn PYD ile birlikte Arap ve Türkmenleri mezhepsel nedenlerle öldürdüðü, DAEÞ’in ise bu nedenle sýkýþmýþ köylerde kendisine alan açma imkaný bulduðu. Yani DAEÞ, Esad ile PYD-PKK ortaklýðýnýn yarattýðý zulmün bir sonucudur denmiþ oluyor; ki dünya zaten bunu biliyor.

ABD’ye ulaþan boyut

ABD’nin Suriye’de DAEÞ’e karþý PYD’yi desteklediði ileri sürülüyor. Olmayacak iþ deðil, ABD bugün onu, yarýn baþkasýný destekleyebilir. ABD’nin desteklediði örgütün liderlerinden biri adý duyulmamýþ bir örgüt tarafýndan öldürülüyorsa, bu bir anlamda ABD ile de ilgili bir konudur. Ancak buradaki kilit soru, bu eylemin ABD’ye raðmen mi yoksa ABD onayýyla mý olduðudur.

Eðer ABD’ye raðmen bir anlam içeriyor ise, o zaman ABD’nin bölgedeki faaliyetinin yönünü deðiþtirmek isteyen, PYD deðil Türkiye ile iþbirliði yapmayý öneren bir irade oluþmuþ demektir, ki bu irade de NATO içinde açýða çýkmýþ, bazý NATO dýþý ülkeler de bu iradeyi desteklemiþ olabilir.

Eðer bu suikast ABD’ye karþý bir anlam ifade etmiyor ise, o zaman ABD’nin PYD’yi destekleme siyasetini gevþettiði sonucunu çýkarabiliriz; ki bu da NATO’da dile getirilmiþ ve NATO dýþý bazý ülkelerden de destek alýnmýþ olabilir. 

Bazen bir suikastýn arkasýnda çok derin siyasi dönüþüm iþaretleri olabilir ve belki bu örnek de onlardan biridir.