ÖSO’nun El Kaide’den geldiðini söyleyen CHP’nin “dýþ iliþkiler sorumlusu” Öztürk Yýlmaz, meðer bir aralar “AK Partili” takýlýyormuþ... “Dýþiþleri’ndeki tek AK Partili benim” diyerek, Dýþiþleri Bakaný Mevlüt Çavuþoðlu’na yaltaklanýyormuþ.
Mevlüt Bey anlattý da, oradan öðrendik.
Þimdi eski partisinin adýný bile yanlýþ telaffuz ediyor, “Akepe” diyor.
Bunu da Mevlüt Bey’den öðreniyoruz.
Baþka “baþarýlarý” da var arkadaþýmýzýn.
Bir ara “Avrupa Birliði Bakanlýðý” bünyesine alýnmýþ. Bir-iki ay sonra kovulmuþ.
Diyor ki Mevlüt Bey, “Volkan Bey’e (Volkan Bozkýr’a)sorun. Bu Öztürk Yýlmaz niye kovulmuþ, anlatsýn!”
Soruyoruz:
Öztürk Yýlmaz’ý niye kovdunuz Volkan Bey?
Hangi cürümü iþledi?
Devletini ve baðlý olduðu birimi zora sokacak hangi yüz kýzartýcý eylemde bulundu?
Bilmek istiyoruz.
Öztürk Yýlmaz Efendi geçenlerde Halk TV’ye çýkmýþ, baþta Cumhurbaþkaný Erdoðan olmak üzere, önüne gelen herkese (ve tabii bu satýrlarýn yazarýna) saydýrýp duruyor... Ýnternetten izledim.
Erdoðan için “ulan” ve “terbiyesiz” diyor.
Pek bir celadetli...
Küfrederken gözlerinden kývýlcýmlar saçýyor.
Hem celadetli, hem terbiyesiz... Hem de, birazdan göreceðiniz üzere, “tabansýz...”
Bu satýrlarýn için de “yandaþ” ve “yalaka” ifadelerini kullanýyor.
Sadece bu nitelemeleri kullansa, diplomatik terbiyesine ya da terbiyesizliðine verip geçeceðim.
Bir de, tehdit ediyor... “FETÖ’cü” filan diyor; “suç örgütü” olduðu MGK tarafýndan tescil edildikten sonra FETÖ üyeleriyle gizli kapaklý görüþmeler gerçekleþtiren “kamu görevlisi” kendisi deðilmiþ gibi...
Kendisinden dinleyelim: “Ayrýca yalaka ve yandaþa da bir cevap vereyim... O FETÖ’cü þunu iyi bilsin ki, bu devir deðiþecek... Bugün ellerindeki istihbarat gücünü, medya gücünü, orduyu, polisi kullanarak, bir þeylerin arkasýna saklanýp bize ateþ edenlere sesleniyorum. Bu devir deðiþecek ve biz size tükürdüklerinizi yalattýracaðýz. Varsa bir mekanizmanýz, onun da hesabýný görün. Bu laf lütfen tarihi bir laf olsun, biz iktidara gelirsek sana neyi yedireceðimizi ben o zaman gösteririm.”
Bu aðzý bozuk diplomat eskisine þunu söylemek isterim.
Gelemeyeceksiniz koçum.
Ýktidara gelemeyeceksiniz.
Musul’da birlikte görüntü verdiklerinizin (yani FETÖ’nün) darbesi baþarýlý olsaydý, bir ihtimal... Belki darbe hükümetinin sýralamada önemli bir yer iþgal etmeyecek sorumlusu olarak “iktidarý” tadabilirdin.
Bu kafada, bu nezahetsizlikle devam ettiðiniz sürece iktidar yüzü göremeyeceksiniz.
Hem, ne olacakmýþ bakalým devir deðiþtiðinde?
Muharrem Ýnce’niz “Yüce Divan’a otobüs seferleri düzenleyecekleri”, Gürsel Tekin’iniz de bütün bir yandaþ medyaya el koyacaklarý müjdesini veriyordu.
Sen “müjdeni” bir detaylandýr bakalým: Bu müktesebatýn ve cirminle kime neyi yalatacaksýn ya da yedireceksin?
Bir haksýzlýkla karþý karþýya olduðunu düþünüyorsan yargý yolu açýk, verirsin mahkemeye, neyse zararýn, tazmin edersin.
Kolpayla, tehditle, þantajla kimi korkutmaya çalýþýyorsun?
Sen kendini ne sanýyorsun?
Bu kadar delikanlýydýn da, DEAÞ Musul Baþkonsolosluðu’nu bastýðýnda niçin “Baþkonsolos ben deðilim” diye kaçmaya çalýþtýn? Niçin canýný kurtarmak için güvenlik görevlilerinin arkasýna saklandýn?
Cahil ve müktesebatsýz olduðunu biliyorduk da, ayný zamanda tabansýzmýþsýn.
Okurlarýma soruyorum: Bu tabansýzý “tehdit ve þantajdan” mahkemeye verip biraz parasýna alayým mý? Bugüne kadar kimseyi mahkemeye vermedim. Elimde kalemim var, bizzat icaplarýna baktým... Bu ilkemi, ayný zamanda hakaret suçu iþleyen bu tabansýz için bozayým mý?