Bak şu konuşana...

Ömer Hayyam’ın şiirini paylaştı diye insana hapis cezası verilir mi? Hani ifade özgürlüğü” diye soruyor televizyondaki adam. Karşısındaki spiker arkadaş da Erkan Yolaç’ın evet-hayır yarışmasında tanımlamasıyla kafasını emme-basma tulumba gibi sallayıp duruyor. İkisi de dava konusunu tam bilmiyor aslında, gerçekte mahkumiyete yol açan sözlerin ne olduğunu da... Yüzeysel bilgilerle yapılan yorumdan kime ne fayda gelecekse artık...

***

Bu ülkede kimilerine göre medya tek sesli oldu, her yerde yandaş medyanın sesi çıkıyor. Peki nasıl oluyor da bir sürü insan Fazıl Say’ın gerçekten Ömer Hayyam dörtlüğünden mahkum olduğunu düşünüyor? Taha Akyol Hürriyet’teki köşesinde mahkumiyete gerekçe olan sözleri yazdı önce: “Bilmem fark ettiniz mi, nerde yavşak, adi, magazinci hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı. Bu bir paradoks mu?” Say’ın avukatı “Bu cümleyi Fazıl Say yazmadı retweet etti” diyor yani durum gerçekten öyle ise bile kimsenin umursamayacağı bir cümleyi Say, onbinlerce kişiye ulaştırdı. Sonra da AİHM’in 2005’te verdiği bir kararda dine ve peygambere hakareti fikir özgürlüğü saymadığını anlatmış. Bunu geçelim bir kalem, Allahçı ifadesini çıkarıp yerine laikçi yazın bakalım, ifade özgürlüğü diyenler bu tanımlamayı kabul ediyorlar mı?

***

Fazıl Say beni sevmez, Hande Ataizi’yle ilişkisi sırasında duruşunu sevmediğimi anlatan bir yazı yazmıştım Sabah’ta... Sonra fazla hararetli bir telefon konuşmasında ‘Hıncal (Uluç) Abi’ye şikayet ederim’e kadar gelmişti mesele... Çok önemsemedim o yüzden Orhan Pamuk’un Ermeni soykırımı iddialarına gösterilen hoşgörü gibi Fazıl Say’ın zaman zaman sertleşen ideolojik çıkışlarına da saygı gösterilmesi gerektiğini de yazmış biriyim. Ama burada bir siyasi hareket değil insanların kutsallarını rencide eden cümleler var...

***

Şiddet içermeyen bir fikir hapisle mi cezalandırılmalı yoksa gereken cezayı kamu vicdanı mı kesmeli... Perşembe günü İbrahim Kiras bu konuda hoş bir yazı kaleme aldı... Bence,ana konu kadar bilmeden konuşanları da tartışsak fena olmayacak...