Mustafa Armaðan, Latife Haným’a ait olduðu öne sürülen bir mektubu yayýnladý diye hapis cezasýna çarptýrýldý.
Sonradan Kemalist utanmaz adam da, kalkmýþ, “Atatürk’e bir þey diyemeyip hýrslarýný Ýsmet Paþa’dan almaya kalkanlara çok sinirlendiðini” yazmýþ.
Bu utanmaza birazdan geleceðim...
Bütün kötülükleri Ýsmet Paþa’ya fatura etme alýþkanlýðý, rahmetli Attila Ýlhan’a aittir...
Rahmetli, Ýsmet Paþa’nýn idare- maslahatçý, Mustafa Kemal’in de esaslý bir devrimci olduðunu yazardý. Kendince gerekçelerini de sýralardý... “Hangi Atatürk” ve “Hangi Laiklik” adlý kitaplarý bu gerekçelerin teferruatýyla doludur.
Mustafa Kemal, köklü ve travmatik deðiþikliklere imza atmýþ olmakla birlikte, durumu ve konjonktürü kollayan, “icabý halinde” pragmatist siyaset izleyen bir liderdi.
Dönemleri vardýr...
Millî mücadelenin ilk günlerinde Ýngilizlerle görüþmüþtür.
Sýr gibi saklarlar ama “sýr” deðildir.
Sonra Sovyetler Birliði’yle yakýnlaþmýþtýr. Lenin’le dostluklarýnýn, millî mücadeleye “silah ve para yardýmý” olarak döndüðünü hatýrlatmaya gerek var mý?
Cumhuriyetin ilk yýllarýnda “katý devletçi”dir.
Büyük dünya buhranýnýn ayak sesleri buna icbar etmiþtir.
Baþka türlüsü mümkün deðildir...
Bu döneminde Ýttihatçýlarýn “Millî Ýktisat Siyaseti”ne yakýn durmuþtur.
Ýzmir Ýktisat Kongresikararlarýný okuyun; hem millî iktisat siyasetinden izler bulacaksýnýz, hem de kýsmî liberalizm denilebilecek açýlým politikalarýna rastlayacaksýnýz.
Büyük dünya buhranýnýn hemen ardýndan, özellikle 30’lu yýllarýn ikinci yarýsýnda, yarý karmadan kýsmi liberalizme, oradan tam liberalizme geçiþ “denemeleri” yapmýþtýr.
Bu niyetini paylaþtýðý siyasi kadrolardan karþýlýk bulamadýðý için, yönetime müdahale etmiþtir. CHP’lilerin ve Fetullahçýlarýn hoþlanacaðý ifadeyle söylersek, bir “Saray darbesi” yapmýþtýr: Ýsmet Paþa’yý Baþbakanlýktan azletmiþ, yerine “piyasa gerçekliðini” bilen Celal Bayar’ý getirmiþtir. Bu kararýný da, Bayar’a, Dolmabahçe Sarayý’nda açýklamýþtýr. (Dünkü yazýmda da hatýrlatmýþtým: Bütün bu süreçleri, naçizane, “Cumhuriyet Apartmaný” isimli kitabýmda hikâye ettim. Okuyunuz... Mahalle deðiþtirdikten sonra Kemalizm’i keþfeden Yozgatlý imamlarýn da okumasýnda yarar var. Hiç deðilse Atatürkçülüklerini temellendirsinler, “Afganistan olmadýysak, bunu ona borçluyuz” þeklinde müsamere tepkisi vermesinler.)
Hülasa, katýlýrsýnýz ya da katýlmazsýnýz, bütün yenilik ve deðiþim çabalarýnýn altýnda Atatürk’ün imzasý vardýr. Ben birçoðunu eleþtiririm, "devrim" adý verilen köklü deðiþikliklerin toplumda oluþturduðu travmanýn hâlâ aþýlamadýðýný ve mutlaka aþýlmasý gerektiðini düþünürüm ama Ýsmet Paþa’yý da asla Atatürk’ün ardýlý, refiki, “tamamlayýcýsý” olarak görmem.
Mustafa Kemal, duruma ve konjonktüre göre davranmasýný bilmiþtir, pragmatist bir siyaset izlemiþtir, kendi iddialarýyla çeliþmek pahasýna sürekli fikir ve politika deðiþtirmiþtir (“Türk Tarih Tezi” iddiasýndan vazgeçmiþtir mesela, dil konusundaki tutumunu sonradan çok gülünç bulmuþtur); bu yönüyle bir “eyleyen”dir.
Ýsmet Paþa hiçbir þeydir.
Karikatür bir “ýslahat” fikriyatýndan öte topluma bir þey sunmamýþtýr ve hayatý boyunca, bütün kötülükleri ona fatura edenleri haklý çýkarýp durmuþtur.
Utanmaz adama gelince...
Mustafa Kemal’e bir þey diyemeyip, hýrslarýný Ýsmet Paþa’dan alanlara sinirlendiðini söylüyor ama “Niye Mustafa Kemal’e bir þey denemiyor? Bunun sebebi nedir?” diye sormuyor.
Mustafa Armaðan bir þeyler demek istedi...
Baþýna gelenleri biliyorsunuz.
Hadi Atatürk’e bir þeyler demeye kalkanlar cezai yaptýrýma tabi tutuluyor, bunu anlýyoruz... Bir de taze Kemalistlerin “meczup” filan gibi hakaretlerine maruz kalýyor ki, iþte bunu anlamýyoruz.
Düþene vurmayý “karakter” edinmiþ sonradan görmeleri hiç anlamýyoruz!