Uluslararasý politikada hiç bir þey siyah-beyaz deðil. 24 Nisan’da Fransa Cumhurbaþkaný Hollande, Erivan’a gitti. Bu ziyaret bir yanýyla Fransa’nýn iç dengeleriyle açýklanabilir. Ancak Fransa ya da baþka bir devlet, ülkedeki etnik-dini gruplarýn “dýþarýyla” iliþkilendirilmesi halinde saðlayacaklarý bir yarar yoksa, onlara bu denli sahip çýkma riskine girmezler.
Hollande açýsýndan soykýrým konusu, Fransa’da yaþayan Ermeniler yoluyla Ermenistan-Fransa iliþkisini elden kaçýrmama araçlarýndan birisi. Diaspora-Ermenistan iliþkisinin “acý”yý diri tutma yoluyla korunduðuna þüphe yok. Fransa’daki siyasilerin bu durumu deðerlendirmelerini, hatta sürekli acýlarý hatýrlatacak faaliyetlerde bizzat rol almalarýný doðal bulmak mümkün.
Ancak Fransa’nýn Ermenistan ile iliþkilerini yakýn tutmasýnýn ve bu ülke üzerinden de Kafkasya’da “açýlým” peþinde koþmasýnýn önünde çok önemli ve epeyce de büyük bir engel bulunuyor; o da Rusya.
Rusya faktörü
Putin’in Moskova’da soykýrým deyip Erivan’da dememesi, tam da Kafkasya’da egemenin kim olduðunu anlatan bir ifadeye sahip. Moskova’daki sözler, Putin’in Ermenileri deðil soykýrým tezine sahip çýkarak siyaset üretenleri hedef almýþtý. Özetle Putin “birileri soykýrýma sahip çýkacaksa, o ancak ben olabilirim” demeye getirmiþti. Erivan’da kelimeyi deðiþtirmesi ise, konunun Ermenilerin hislerinin dikkate alýnmadýðýnýn bir iþareti olmuþtu.
Rusya’nýn bu tutumu, Avrupa ülkelerinin, hele ki Ukrayna nedeniyle ambargo uygularken, kalkýp Kafkasya ülkeleri ile kendisini atlayarak iliþki kurma çabalarýna engel olacaðýnýn göstergesi. Kýsacasý Putin, Kafkasya’da ancak kendisinin izin verdiði kadar ve kendisinin izin verdiði oyuncularýn iliþki geliþtirebileceðini hatýrlatmýþ oldu.
Bu arada belirtelim, Putin’in soykýrýma yaptýðý vurgu Ermenistan’ýn sadece bu konuya sahip çýkan Batýlý ülkelere deðil, Rusya’ya da bakmasýný saðlamaya yönelik. Putin, Ermenistan’ýn tercihlerinin de kendisi tarafýndan þekillendirileceðini söylemiþ oluyor. Yani hem Avrupa ülkeleri hem de Ermenistan’ý eþ zamanlý uyaran bir Rusya söz konusu.
Azerbaycan faktörü
Ermenistan ziyaretinden hemen sonra Hollande’ýn, bir kaç saatliðine dahi olsa, Bakü’yü ziyaret etmesi ise meselenin baþka yönlerine iþaret ediyor.
Fransa, Ermeni meselesi nedeniyle Azerbaycan’ý kaybetmek istemediðini ima ediyor; “o baþka bu baþka” diyor, hatta gitmiþken Azerbaycan’da kurulacak Fransýz Üniversitesinin de imzasýný atýveriyor. Böylece Rusya’ya da sadece Ermenistan ile ilgilenmediðini gösterme imkaný bulup, amacýn gayet ekonomik ve ticari olduðunu ima ediyor.
Fransa kendisi açýsýndan ne ölçüde akýlcý davranmayý beceriyor; bunu zaman gösterecek. Ancak bu noktada önemli olan Ermenistan ve Azerbaycan’ýn bu gezileri nasýl deðerlendirdikleri.
Ermenistan, Hollande ile Aliev sarmaþ dolaþ fotoðraf çektirse bile sadece kendisiyle Fransa arasýndaki iliþkilere bakmakla yetinmek durumunda kalan bir ülke. Ancak Azerbaycan’ýn durumu farklý; bu ülke Ermenistan ile dertli ve Ermenilere arka çýkan ülkelere karþý mesafeli olduðunu açýklýyor.
Açýklamasýna açýklýyor ama, anlaþýldýðý kadarýyla fiilen iþler böyle yürümüyor. Fransa, Azerbaycan-Ermenistan sorununda arabulucu olmaya aday. Bu ülke Türkiye de olabilirdi; tabi Azerbaycan nedeniyle kapalý sýnýr gibi engeller olmasaydý. Azerbaycan Rusya ve Fransa ile konuþtuðu kadar “barýþ” konularýný Türkiye ile de konuþuyor mu, orasýný bilemiyoruz. Ancak gördüðümüz, Türkiye’nin þimþekleri üzerine çekerek vitrinin önünde durmasýndan Azerbaycan’ýn hiç rahatsýz olmadýðý; Türkiye’nin ise Kafkasya barýþ masasýnda bulunmamaktan çok rahatsýz olduðu.