Ýçinde bulunduðumuz yýl yakýn geçmiþte yaþadýðýmýz en büyük acýlardan birinin yüzüncü yýldönümü. Her ne kadar Batý Anadolu’da kurulmuþ olsa da zaman içinde bir “Balkan devleti” olarak geliþen Osmanlý’nýn kendi coðrafyasýndan sökülüp atýlmasýnýn yýldönümü. Bulgaristan, Sýrbistan, Yunanistan ve Karadað’ýn Osmanlý devletine karþý baþlattýklarý “Balkan Harbi” sonucunda Osmanlý’yý Osmanlý yapan koca bir coðrafya kaybedildi.
Balkan bozgunu Osmanlý devleti açýsýndan siyasi anlamda büyük bir felaket olmasýnýn ötesinde insanî anlamda da tarihte eþine az rastlanan bir trajedi. Asýrlardýr yaþadýklarý, kök saldýklarý yurtlarýndan sürülüp çýkarýlanlarýn sayýsý en az 600 bin kiþi. Ýþkence ve tecavüzlere uðrayan, en alçakça biçimde canlarýna kýyýlan yaþlý, kadýn ve çocuklarýn sayýsý kesin olarak bilinemiyor. Soygunlarý, talanlarý söz konusu bile etmiyoruz.
Makedonya’nýn Müslüman ahalisine karþý iþlenen en korkunç vahþet örneklerinin düþman ordularýnýn askerlerinden ziyade bizzat Hýristiyan komþularýnýn elinden çýkmýþ olmasý ayrý bir acýdýr. Çünkü Osmanlý asýrlarý boyunca farklý dinlere, mezheplere, etnik kimliklere mensup onlarca topluluk barýþ içinde bir arada yaþadýlar. Ülkenin her yerinde olabilecek yönetim hatalarý ve yanlýþ uygulamalar olmuþ olabilir, ama Osmanlý kendi tebaasý olan bu topluluklara hiçbir zaman zulmetmedi. Dinlerini, kimliklerini deðiþtirmeye kalkýþmadý. Buna raðmen ortaya çýkan þiddetli nefret ve ölçüsüz düþmanlýk hisleri herhalde etnik milliyetçiliðin nelere kadir olduðunun kanýtý olsa gerek!
O dönemde savaþý izlemek üzere bölgede bulunan Avrupalý gazetecilerin tanýklýklarý olmasa insanlýk tarihinin en büyük vahþetlerinden birinin bu coðrafyada yaþanmýþ olduðu da bilinemeyecekti belki.
Aslýnda iþin en acý tarafý þu ki daha yüz yýl önce baþýmýza gelen bu büyük felaketi bugün nerdeyse hatýrlamýyoruz bile. Unutulan yegâne felaket Balkan Harbi de deðil. Tam bir milyon kiþinin yurdundan sökülüp atýldýðý 93 Harbi’nin acýlarýný da hatýrlayan, bilen var mý sanki! Topraklarýndan sürülen bir buçuk milyon kiþiden ancak yarýsýnýn Anadolu’ya ulaþabildiði Büyük Kafkas Sürgünü adý verilen felaketten kaç kiþi haberdar? Kýrým’daki Türklerin baþýna gelenleri, Girit’te veya Mora’da yaþananlarý yeni nesiller öðrenebiliyorlar mý?
Genel olarak kendi baþýmýza gelenleri unutma, yok sayma eðilimi var bizde. Kendi acýlarýmýzýn üstünü örtme alýþkanlýðýmýz herhalde sosyal psikolojinin de ilgi konusu olmak durumunda. Aydýnlarýmýzda da ayrý bir tuhaflýk var. Bizim aydýnýmýz sadece buradan gidenler için aðlýyor, yüzyýllarca yaþadýðý topraklardan canýný zor kurtarýp buraya sýðýnan milyonlarca insanýn acýlarýný görmüyor, duymuyor, bilmiyor. Elbette Mübadele’de bu topraklara veda eden Rum komþularýmýz için üzülelim; tabii ki Ermeni tehcirinde yitirilen insanlara aðlayalým. Ama böylesi vicdanlý yaklaþýmlar baþka felaketleri yok saymayý gerektirmez ki!
Balkan felaketi kaç romana konu oldu? Büyük Kafkas göçü sinemaya aktarýldý mý? Bin yýllýk vatanlarý Ruslarca iþgal edildiðinde dinlerini, kimliklerini, namuslarýný ve canlarýný kurtarmak için “ak topraklar”a göçen Kýrým Türkleri’nin yaþadýklarý acýlar tv dizilerine konu olabildi mi? Onu býrakýn, Ýstanbul’un veya Ýzmir’in iþgalinde yaþananlardan haberdar mýyýz?
Neyse ki yýldönümleri var da o sayede hafýzamýzý tazeleme imkâný buluyoruz. Bir de, haklarýný teslim edelim, dar imkânlarla dar bir çevrede kendi tarihimizin gerçeklerini anlatmaya çabalayan kahramanlar var. Balkan Savaþý’nýn yýldönümü dolayýsýyla hafýzalarýmýzda kýmýltýlar oluþuyorsa, bu onlarýn eseri. Mesela “Türkiye Günlüðü” dergisinin son sayýsý “Balkan Felaketi ve 100 Yýllýk Ders” baþlýklý kapaðýyla Balkan Harbi sayýsý olarak çýktý. Ardýndan “Türk Edebiyatý” ve “ntv tarih” dergileri de Balkan Harbi sayýsý çýkardýlar.
Ümit ve dileðim o ki bu çabalar acýlarýmýzý yok sayma alýþkanlýðýmýzýn sona eriþini müjdeliyor olsun.