Balkanlar’da yeniden gerilim sinyali

Uluslararasý sistemde dönüþüm olduðunda, krizler tek bir bölgede yaþanmýyor. Hele ki Ortadoðu’da bir yeniden yapýlanma baskýsý varsa, bunun Karadeniz-Hazar havzasýna ve Balkanlar’a sirayet etmemesi mümkün olmuyor. 

2008’de Kosova baðýmsýzlýðýný ilan etti; ayný yýl Rusya Abhazya ve Güney Osetya’yý Gürcistan’dan kopardý. 2010 yýlýnda Tunus’tan Libya ve Mýsýr’a yayýlan Arap Ayaklanmalarý oldu ve 2011’de iç savaþlar Suriye’ye sýçradý. Bunun üzerine NATO Libya’ya müdahale ederek Akdeniz’in güneyindeki geliþmelere doðrudan dahil oldu. 2013’de Mýsýr’da “Batý” yanlýsý darbe yapýldý, Libya fiilen üçe bölündü, Tunus’ta yine “Batý” yanlýsý rejim tesis edildi. Bu geliþmelerden hemen sonra, 2014’de Rusya Kýrým’ý ilhak etti, 2015’te de Suriye’ye girdi. 

2018 sonunda ise yukarýdaki seyrin baþýna dönülüyormuþ gibi bir geliþme yaþanýyor. 

Kosova Meclisi, ulusal ordu kurulmasý yönünde bir yasa kabul etti ve bu karar tartýþmalarýn da fitilini çekti. 

  

Kosova ordusu  

Yasaya göre, 4 bin kiþilik mevcut Kosova Güvenlik Gücü, hafif silahlý bir ordu olacak; on yýl içinde mevcudu 5 bine çýkacak. 

NATO ve AB, bu kararý zamanlamasý açýsýndan endiþe verici bulduklarýný açýkladý; Sýrbistan ise müdahale sebebi sayabileceðini beyan etti. 

Sýrbistan’a göre BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayýlý kararý ihlal edildi.. Söz konusu kararýn ihlal edildiði gerekçesi son derece tartýþmalý. Zira bu karar, esas olarak NATO’nun Kosova müdahalesiyle göreve baþlayan KFOR’u düzenliyor ve her türlü militer gücün faaliyetini yasaklýyor. Kýsaca karar, NATO gücü güvenliði saðlayacak, çeteler ve iç savaþa yol açan gruplar olmayacak mealinde bir içeriðe sahip. Kosova’nýn bir ulusal ordu kurup kuramayacaðý ise, kararýn karanlýk noktasý. 

Uluslararasý hukuk açýsýndan esas sorun, KFOR varken Kosova ordusunun bu misyonla iliþkisinin nasýl düzenleneceði þeklinde ele alýnabilir. Ancak sorun hukuki olmaktan çok siyasi nitelikte. Kosova “madem ki baðýmsýz devletiz, madem ki ABD baþta olmak üzere bir sürü devlet bizi tanýyor, neden bir ordumuz olmasýn?” diyor. 

  

Güç dengesi arayýþý  

Sorun þu ki, AB ve NATO ülkelerinin tümü henüz Kosova’yý tanýmýþ deðil. Kosova NATO’ya katýlmak istiyor, Sýrbistan istemiyor; ikisi de AB’ye üye olmak istiyor ama Sýrbistan-AB iliþkileri çok daha geliþmiþ durumda. 

Kosova’nýn ordu kurma kararý, esasen NATO üyeliðine hazýrlýk anlamýna geliyor. Dolayýsýyla kararý tartýþmalý hale getiren konu bu. Kosova’nýn NATO üyeliðine onay vermek demek, NATO üyeliðini istemeyen Sýrbistan ile Kosova arasýnda bir tür Doðu Berlin-Batý Berlin hattý çizilmesi demek. Arnavutluk’un da bu üyeliðe karþý çýkacaðýný öngörmek mümkün. 

Kýsaca ifade etmek gerekirse, Kosova’nýn bu çýkýþý karþýsýnda Sýrbistan’ýn Rusya’ya daha da yaklaþacaðý endiþesi söz konusu. Bu da Balkanlarýn týpký Soðuk Savaþ yýllarýndaki gibi, yeniden iki büyük güç arasýnda etki alanlarýna bölüneceði ve Avrupa’nýn etkisinin de azalacaðýný ima ediyor. 

Öte yandan Kosova ise kendindeki düzeni kuranlarý sorumluluklarý için karar vermeye davet ediyor. Araf’ta býrakýlmýþ ülkelerden biri olmaya itiraz eden Kosova, her an yeniden Sýrbistan müdahalesine açýk olduðuna iþaret ederek AB ve NATO þemsiyesini talep ediyor. Bu arada NATO ve AB’nin kararsýzlýðýndan Rusya’nýn yararlanacaðýný da hatýrlatýyor olmalý ki, batýlý ülkeler ilk açýklama yapanlar oluyor. 

Anlaþýlan o ki, Kosova bu kararýyla esas olarak ABD’yi harekete geçirmek istiyor. ABD’nin alacaðý tutum ise Balkanlar’daki hassas dengelerin bozulup bozulmayacaðýný belirleyecek.