Aþýk Mahzuni Þerif’in en sevdiðim türkülerden birisidir bu.
Merak edenler dinlesinler.
“Döneklik” iddiasý üzerinden yapýlan tartýþmalara girmek niyetinde deðilim.
Zira bu bahiste ne derseniz deyin sabit fikirli fanatikleri ikna etmeniz mümkün deðildir.
Bir baþka deyiþle fikir ve kanaat deðiþtiren herkesi yetersiz ve sýð aklýyla “dönek” diye suçlayan yobazlarýn saldýrganlýðý her türlü pespayeliðin ötesindedir.
Fikre fikirle karþýlýk veremeyenlerin sýðýndýklarý pespayelik “döneklik” suçlamasý ekseninde dönüp dolaþýr.
Fikrini deðiþtirmeyi iman deðiþtirmek biçiminde algýlayan fanatik militanlar sanmayýn ki okumamýþ kesimlerin arasýnda çýkarlar.
Okumuþ yazmýþ kesimlerin ideolojik yobazlarý bu bahiste çok daha düþüktürler.
Bir fikir tartýþmasýnda hemen geçmiþinize dalmalarý, üstelik hiç bilmedikleri o geçmiþiniz üzerinden sizi suçlamaya kalkýþmalarý utanç verici düzeydedir.
Sizin geçmiþte ne söylediðinizle ilgili olmazlar, çünkü ne söylediðinizi bilmezler.
Geçmiþte yapýp ettiklerinizden de bihaber olmalarýna raðmen kafalarýndan uydurduklarý yalan iddialarla tartýþmayý yeðlerler.
“Döneklik” bu tarz pespaye kiþiliklerin baþ suçlayýcý malzemesini oluþturur.
Nerede durduðunuza bakarak sonuçlara varýrlar.
Durduðunuz yerde ne dediðinize hiç bakmazlar.
O durduðunuz yerde suçlamalarýna dayanak teþkil edecek bir tek lafýnýzý gösteremezler.
“Madem ki orada bulundun, o zaman öylesin!” kolaycýlýðýna yaslanan alçak bir suikastçý gibi en adi kelimeleri üstünüze sýkarlar.
Dahasý, öyle olduðunuzu ispatlama ihtiyacý duymadýklarý gibi piþkinlikle sizi öyle olmadýðýnýzý ispat etmeye çaðýrýrlar.
O yüzden ne derseniz deyin bu türden müptezel kiþilerin dilinden asla kurtulamazsýnýz.
Her türlü hakareti her Allah’ýn günü üstünüze boca edip dururlar.
Siz mahkemeye baþvurduðunuzda ne olur peki?
Mahkemeler bir alemdir.
Bazen “eleþtiri” der geçiþtirirler.
Bazen “hakaret” der cezalandýrýrlar.
Bazen ilk derece mahkemelerin “hakaret” deyip ceza kestiði davalarý yüksek yargý onaylar, bazen de bozar geri gönderir.
Bazen de yüksek yargýnýn “hakaret” deyip ceza kestiði davalara Anayasa Mahkemesi “bireysel baþvuru” dolayýsýyla el koyar.
Bir bakarsýnýz bütün o mahkeme süreçlerinde verilen hükümleri bir çýrpýda hükümsüz kýlarlar.
“Hakaret” olarak görülen laflarý “eleþtiri” kapsamýna alýp ortalýk yere salývermeyi yeterli görmeyerek ötesine varan laflarýn edilmesine imkan saðlayan bir mantýk geliþtirirler.
Mesela derler ki, “Tanýnmýþ bir siyasetçi iseniz en aðýr ve þoke edici laflarý iþitmeye hazýr olmalýsýnýz. Bu laflarý edenler cezalandýrýlýrsa o zaman siyasetçilere yönelik eleþtiri hakký engellenmiþ olur.” Vs...
O laflar sýradan birine yapýldýðýnda “hakaret” sayýlýyor, lakin tanýnmýþ bir siyasetçiye yapýldýðýnda katlanýlmasý gereken bir “eleþtiri” olarak kabul ediliyor.
Anayasa Mahkemesi’nin bireysel baþvurulara bakan dairesinin Serdar Özgüldür ve Emin Kuz dýþýndaki üyelerinin kanaatleri bu doðrultuda iþte.
Benimle ilgili AYM’nin ilgili dairesinin verdiði bu kararda geçen “Halka mal olmuþ bir kiþi olan müþteki” ifadesi hakikaten her türlü suistimale açýktýr.
AYM’nin deðerli üyelerini zinhar suçlamak için söylemiyorum ancak bu mantýðýn her türlü hakaretin önünü açan veya her türlü hakareti cezasýz býrakan bir mantýk olduðu aþikâr deðil midir?
Bu durumda “Halka mal olmuþ siyasiler“e yönelik hakaretin önünü kim alabilir?
Veya bizler bu durumda hakkýmýzý nerede arayacaðýz?
AYM’nin bu kararýnýn altýna imza koyan o deðerli üyelere birileri ayný laflarý mütemadiyen ediyor olsa acaba tavýrlarý ne olur?
“Biz halka mal olmuþ tanýnmýþ kiþiler deðiliz. Yani sýradan kiþileriz, o yüzden bu edilen laflarý hakaret olarak görürüz” mü derler, yoksa kendileri için edilen o laflarý siyasilere getirdikleri ölçüt çerçevesinde tolere edilmesi gereken “eleþtiri” olarak mý görürler?
Bize edilen laflarýn aynýsýnýn o üyelere yapýlmasý halinde nasýl bir kararla karþýlaþacaðýmýzý sahiden çok merak ediyorum.
***
Þoke edici her türlü eleþtiriye eyvallah.
Lakin hakareti zinhar kabul edemem.
Neyin “eleþtiri” neyin de “hakaret “ sayýlacaðý ikili bir ölçüt temelinde deðerlendirilecekse, yani daha açýk bir ifadeyle, halka mal olmuþ siyasetçilere herkesin herþeyi söyleme hakkýna sahip olduðu iþbu mantýk çerçevesinde ortaya konulacaksa o zaman þu sorunun cevabýný verin lütfen: Bizim gibi siyasetçilerin hukukunu, þeref ve itibarýný kim ve hangi makam koruyacaktýr?
“Bize dönek demiþ itin birisi” der geçeriz de, bizi her gün ýsýran itlerden koruyacak bir hukuk/adalet mekanizmasý olmayacaksa hayýflanýrýz elbet…