Bana havlayacaðýna karþýmdakine havlasýn!

Akif Emre ile tanýþmamýz vefatýndan kýsa bir süre önce gerçekleþmiþti.

Tanýþtýrýldýðýmýzda Akif Emre bana, “Sizin vicdani öncülüðünüz, vicdani bakýþ açýnýz, emperyalizme, kapitalizme karþý duruþunuz ve mütevazý yaþam tarzýnýz beni çok etkiledi” demiþti.

Ýktidara yakýn medya içinde vicdanýyla yazan, tetikçilik yapmayan bir kalemdi.

Ne yazýk ki vefatýndan sonra Akif Emre için “Yandaþ mahalleden bir tetikçi eksildi”, “Yeni Þafak gazetesinden bir tetikçi eksildi” denmesi, onun ölümü kadar üzdü beni.

Bunu hak etmemiþti.

Onun için “Yandaþ mahalleden bir tetikçi eksildi” diyen vicdansýzlar, tetikçinin ta kendisiydi.

Bunlar için deðil mi ki karþý mahalledeydi; öyleyse tetikçi olan da olmayan da birdi.

Vicdanýyla yazan ile tetikçilik yapan ayný kefeye konulursa, bu tetikçiliði özendirmez mi?

Hangi mahalleden olurlarsa olsunlar, hangi siyasi görüþü taþýrlarsa taþýsýnlar, tetikçileri sevmem.

Onlarla dostluk etmem. 

Benim için tetikçilik köpekliktir!

Yeri gelmiþken bu konuda bir anýmý anlatmadan geçmemeli.      

Geçmiþte kendisi gibi büyük kapitalistleri aðýr þekilde eleþtiren bir yazým hakkýnda Sakýp Sabancý’yla yaptýðýmýz görüþme, bir ara oldukça gerginleþmiþti.

Bunun üzerine kendisine “Sizler eleþtiriden deðil dalkavukluktan hoþlanýyorsunuz. Sizlere dalkavukluk eden gazetecileri, yazarlarý seviyorsunuz” diyerek tepki göstermiþtim.

Sakýp Sabancý’nýn bu tepkime verdiði karþýlýðý da hiç unutmamacasýna not etmiþtim.

Sakýp Sabancý, benim bu tepkim üzerine önce aramýzdaki gerginleþmiþ havayý yumuþatmaya giriþmiþti.

Sonra da “Bizlere dalkavukluk edenleri severiz, ama onlara saygý duymayýz” demiþti.

Ardýndan da eklemiþti:

Ýnsan köpeðini sever, ama köpeðine saygý duymaz ki!

Evet, tetikçiler de týpký köpekler gibidir!   

Sahipleri onlarý sever; ama onlara saygý duymaz ki!

Aný anýyý açarmýþ; nitekim bu aný aklýma eski baþbakan ve cumhurbaþkaný Süleyman Demirel’le ilgili bir anýmý getirdi.

Süleyman Demirel 12 Mart askeri darbesiyle devrilmiþ, ancak kendisini deviren 12 Mart darbesinden bir süre sonra yine iktidara gelmiþti.

Ýþte bu aný Süleyman Demirel’in yeniden iktidara geldiði o döneme aitti.

O dönemde ben Süleyman Demirel’in, geçmiþte kendisine karþý darbe yapan Faik Türün gibi bazý emekli generalleri, devlet kuruluþlarýnýn yönetim kurullarýnda görevlendirmesinin ya da milletvekili seçtirmesinin nedenini anlayamýyordum.

Dahasý, Faik Türün gibi darbeci, faþist, iþkenceci generalleri yanýnda barýndýrdýðý için Süleyman Demirel’e kýzýyordum.

O dönemde evindeki bir görüþmemizde Süleyman Demirel’e “Faik Türün gibi size karþý darbe yapmýþ generalleri niçin yanýnýzda barýndýrýyorsunuz” diye sordum.

Süleyman Demirel gevrek gevrek gülümseyip “Bir zamanlar darbe yapýp beni devirdiler; ama þimdi karþýmda hazýrolda durup bana topuk selamý veriyorlar. Onun gibileri bu durumda görmekten hoþlanýyorum” dedi.

Ardýndan  “Hem bana havlayacaklarýna karþýmdakilere havlasýnlar! Onlarý niye yanýmda barýndýrdýðýmý þimdi anladýn mý” diye de ekledi.

Dedim ya, sahipleri tetikçileri sever; ama onlara saygý duymaz ki!