MÝT’in Musa Anter aðabey için tuttuðu istihbarat raporlarýndan biri, mahkemede okununca, gülüþmelere yol açmýþ ve o rapor tarihe geçmiþti:
‘Musa Anter bu aralar Kürtçülükle uðraþmýyor, ama onu ziyaret eden, gören herkesin aklýna Kürtçülük geliyor..’
Peh peh!
Ne derin bir analiz ki, deðme sosyologlar yapamaz!..
MÝT’in o dönem elemanlarý bu derin analizleri yapýyormuþ meðer ve Musa Anter dendiðinde, ortada faaliyet olsun olmasýn, devletin aklýna Kürtçülükten baþka bir þey gelmiyormuþ.
MÝT’in izleme, takip ve raporlama standartlarý sanýrým artýk bu düzeylerde deðil, deðiþikliðe uðramýþ olmalý..
Devletin siyasi paranoya alanlarýndan biri olan ‘Kürtçülük’ suç olmaktan çýktý.
Çýktý ama, Kürt aydýnlarýyla medyanýn kurduðu temas hala bu zaviyeden kurulan bir temas..
Kendimden biliyorum. Medyaya en çok çýkanlarýn arasýnda sayýlýrým. Ama medya programlarýný hazýrlayanlarýn aklýna sadece ‘Kürt meselesi’ söz konusu olduðunda geliyorum.
Her ne kadar Kürtçülük yapan biri sayýlmasam da, beni gören medya mensuplarýnýn aklýna Kürtçülük geliyor!
***
Deðerli dostlarým Mustafa Ekinci ve Ferzende Kaya, TRT-KURDÝ’de program önerisi yapýnca, iþte fýrsat dedim içimden, öyle bir program olmalý ki, beni gören bazýlarýnýn aklýna sanat-edebiyat gelsin!
Dostlarýma, ‘siyaset deðil, sanat-edebiyat programý olsun’ dedim, onlar da memnuniyetle karþýladýlar.
Banga Bêdeng üç-dört ay önce, böyle baþladý.
Hoþ bir programdý doðrusu. Haftanýn yoðun siyasi gündeminin býraktýðý dayanýlmaz aðýrlýðý, bir nebze de olsa hafifletiyor, katýlan sanatçýlarýn seslendirdiði birbirinden güzel stran ve türkülerle moral buluyorduk.
Milletvekili adayý olunca, yasal mevzuat gereði, programa veda ettim. Ama programa bundan sonra da destek vermeye devam edeceðim. Banga Bêdeng, kýsa süreli oldu, ama birbirinden hoþ hatýralar býraktý.
Çok deðerli sanatçýlarý, siyaset ve sanat arasýnda kararsýz kalmýþ Kürt aydýnlarýný, sesi yorumu harika türkücüleri, stranbêjleri, sinemacýlarý davet ettik, her hafta Kürt edebiyatýný, sinemasýný, romanýný, tarihini, konunun uzmanlarýyla konuþtuk.
Medyada birçok programa katký sundum, ama Banga Bêdeng’in bendeki yeri baþkaydý. Her defasýnda heyecan duydum, konu ne olursa olsun, dersime çalýþmadan o stüdyoya girmedim.
Programa çok yoðun emek harcayan herkese þükran borçluyum.
***
Son konuklarýmýz, Alev Alatlý ve Zülehya oldu.
Alev Alatlý, kendi ifadesiyle, ‘...hakikati arayan bir entelektüel muhacir..’
Yelkenlerini nefretle þiþirmeye devam eden medya Alev Alatlý, Cumhurbaþkanlýðý edebiyat ödülünü alýnca, itibarsýzlaþtýrma kampanyalarý baþlattý.
Alatlý, ödül töreninde öyle bir konuþma yaptý ki, o konuþma metninin, itibarsýzlaþtýrma kampanyasýnda kullanýlmaya ‘müsait’ ifadeleri, baðlamýndan kopartýlarak verildi, oysa o metin, üstünde biraz çalýþýlsa inanýn dört baþý mamur bir entelektüel manifestoya dönüþebilir.
Þöyle diyordu Alev Alatlý:
“Soljenitsin yaþasaydý, yüz binlerce Suriyeli mülteciye kapýlarýný açan hükümetinizi mutlaka ululardý!”
Sen misin bunu diyen.’
Alatlý’nýn ne yaðcýlýðý kaldý ne yalakalýðý..
Oysa o cümlelerin öncesinde þu ifadeler vardý:
“...Aleksandýr Soljenitsin’in “merhamet kutbuna vardýðýnýzda insanlýk görevinizi yerine getirebilmek için, üstüne para vermeye hazýrsýnýz demektir” mealindeki bir vecizesi vardýr. Topraðý bol olsun, cesur, soylu, yüce gönüllü bir yazardý. Gelmiþ geçmiþ toplum mühendislerinin en zalimi, Jozef Stalin’in Gulag mahkumlarýný görev edinmiþti.
“Ölenler göreve çaðýrýyorlar” diye anlatýrdý, “Milyonlarca ölü.. Her gün her birisi göreve çaðýrýyor. Onlar ölü. Sen yaþýyorsun. Görevini yap. Dünya olan biten her þeyi öðrenmeli. Görevini yap. Nefretin ve zulmün cehenneme çevirdiði cinnet çukurunda telef olan yüz binlerin hiç deðilse insan olduklarýnýn kaydedilmesini saðla. Görevini yap.”
***
Alatlý o konuþmada, “her yasal hak helal deðildir” diyordu ve devamýnda kurduðu bu cümleyle bize yüzyýlýn temel gerçeðini bütün çýplaklýðýyla anlatmaya çalýþýyordu:
“Suruç ile Kobanê arasýnda çizgi çizmek, birinci dünya savaþý galiplerinin kýlýç hakký olabilir ama helâl deðildir.”
Alatlý’nýn kaleminden çýkmýþ o kýsa konuþma metni gerçek bir manifesto. Þu cümleyi her vakit hatýrlayarak, Gezi’yi ve Kürt savaþýný yeninden düþünebilir, hakikat arayýþýnýn pusulasý haline getirebilirsiniz:
‘Bir kalem darbesiyle, atar gençleri sokaða döken yazar, alevler afaký sardýðýnda, suç mahallinde deðilse, olaylarý evinden izliyorsa, suçsuz sayýlacaktýr.”
Ama bu yazar asla suçsuz deðildir!
“Ýç savaþ yaþanmadan Türkiye’ye demokrasi gelmez, Kürtlerin yarýsý silahlý isyana hazýrdýr, PKK’nin yerinde olsam silah býrakmazdým, Gezi’de ilk ölen devrim þehidi olmak için hadi gençler Gezi’ye” diye yazý yazan, tweet atan yazar, olay mahallinde hiç görünmez ve her defasýnda aklanmayý baþarýr!
Ama sadece hukuki olarak, ahlaki ve vicdani olarak deðil!
Týpký mafya cinayetlerini planlayan büyük babalarýn delil býrakmadan cinayet iþlemesi gibi bir durum bu!
Bizdeki siyasi mafya babalarýnýn, ortalýk kan revan olduðunda belden aþaðý romanlar, bazen de üçüncü sýnýf cinayet romanlarý yazarak kendilerini avuttuklarýný biliyoruz..
Alev Alatlý ‘21. yüzyýlýn en yaman toplumsal projesi, helal olaný, yasal olanla örtüþtürmektir’ derken çok haklý..
***
Benim için son bulan, ama Gülistan Kýzýlkaya’nýn sunuculuðunda devam edecek olan, Banga Bêdeng’in sonuncusunda, iþte bu aðýr mevzularý konuþtuk. Züleyha birbirinden güzel stran ve türküleriyle bize eþlik etti. Gezi’nin aforoz ettiði sanatçýlardan biri Züleyha.. On parmaðýnda on hüner olan pýrýl pýrýl bir insan. Tam on dilde þarký söylüyor.. Bizi 70’li, hatta daha daha eski yýllara götürdü. Aram’dan, Þývan’dan klasik parçalar okudu, keyifle dinledik.
Banga Bêdeng’e baþarýlar diliyorum. Pazar günleri kaçýrmayýn bu programý.. Hayata Banga Bê Deng’te gündeme gelen konular üzerinden bakmak inanýn çok keyif verici..