Barbarlar kapýda


Siyasi tarihimizin en uzun süreyle baþbakanlýk koltuðunda oturan kiþisi kim? El-cevap: Adnan Menderes’in 10 yýl 5 gün sürmüþ kesintisiz baþbakanlýðýný aylar önce geride býrakan Tayyip Erdoðan... Bugünkü hükümette ondan da uzun süreyle koltuk iþgal eden bakanlar var...


Rekorlar hükümetiyle yönetiliyoruz.


Ak Parti iktidar olduðunda ilkokula giden çocuklar üniversite bitirecek yaþa geldiler; bilinçli olduklarý yýllar boyunca hep ayný siyasileri iþbaþýnda gördü bu gençler...


Kimse alýnmasýn, ama þu son yaþanan olaylarýn arka-planýnda önemli bir unsur olarak böyle bir gerçek de yatýyor: ‘Yüz eskimesi’... Kötü yönetim veya yanlýþ politikalar deðil, ‘býkkýnlýk’ diye özetlenebilecek bir ruh hali çoðu genç insanlarýmýzý hareketlendiriyor...


Galiba siyasette 11 yýl bir dönüm noktasý iktidarlar için: Ýngiltere’de Margaret Thatcher baþbakanlýkta 11. yýlý doldurduðunda (1979-1990) toplumla sürtüþmeler yaþamaya baþlamýþ, Tony Blair de 11. yýlýna (1997-2007) girdiðinde partisini bir ve beraber tutamaz olmuþtu... Jacques Chirac cumhurbaþkanlýðýnda 12 yýl geçirdi (1995-2007), ama son iki yýlýnda, Fransa, toplumsal olaylar ve skandallarla çalkalanýyordu...


Ýstisnalar da var elbette: Almanya’da Helmut Kohl’ün baþbakanlýðý tam 16 yýl sürdü (1982-1998); 1990 yýlýnda her Alman’ýn rüyasý olan doðusuyla birleþmiþ ‘Büyük Almanya’nýn mimarý olmayý baþarmasý koltuk hayatýnýn uzamasýnda kesinlikle büyük rol oynamýþtýr.


Hiç kuþkusuz siyasetin kurallarý fen bilimlerinin kurallarý kadar kesin deðildir; ancak yine de sosyal hayatý belirleyen esaslarý yabana atmamak gerekiyor.


Tayyip Erdoðansiyaseti çok iyi biliyor; zaten bu sebeple olacak siyasete parti baþkaný olarak girdiði günlerdeki sezgisiyle ‘görevde üç dönem’ þartýný getirmiþti. Son zamanlarda yaþanan sarsýntýlarda iç ve dýþ parmaklarýn izini görse de, böyle bir durum söz konusu olsa bile, buna uygun zeminin, ‘yüz eskimesi’ ve ‘býkkýnlýk’ ile ilgisini de herhalde kurmuþtur.


Muhalefet sanki iktidardan çok mu farklý? Deðil. Yüzler orada da deðiþmiyor; yüzler deðiþse de yeni gelenler eskilerden pek farklý olmuyor.


Ak Parti ilk genel seçimde vitrin yüzlerini bütünüyle yenileyecek; muhalefette seçmenini umutlandýracak öyle bir hazýrlýk dahi yok. 1970’li yýllardan beri her dönem Meclis’e girmeyi baþarmýþ isimler var muhalefet partilerinde; onlarýn gelecek seçimde de yerlerini koruyacaklarýna iddiaya girebilirsiniz...


Farklý söylem sahipleri, genç yüzler partilerde kendilerini gösterme fýrsatý bulamýyorlar.


Bu ciddi bir sorun Türk siyaseti için ve kýsýr döngüyü deðiþtirmede en þanslý yine Ak Parti görünüyor... Ýlk seçimde bütünüyle veya hiç deðilse büyük çapta vitrinini yenileyene kadar yapabileceði pek çok þey var çünkü...


Yeni söylemler, yeni tartýþma konularý, yeni yaklaþýmlarla döneminde yetiþme çaðýný yakalamýþ, þimdilerde ülke sorunlarýyla yakýndan ilgilenebilecek duruma gelmiþ gençleri kendisine ilgi duymaya sevk edecek þaþýrtýcý tavýrlar sergileyebilir Ak Parti...


“Ne yapmalý?” diye soranlara, baþlangýç olarak, toplumsal dinamikleri hatýrlamak için, Ýbn-i Haldun’un Mukaddimesi’ni yeniden okumayý tavsiye ederim.