29 Ekim vesilesiyle yeniden meydanlara çýkan ulusalcý, Ergenekoncu oluþumlarýn, “Cumhuriyet tehlikede” sloganlarýyla “eli sopalý” cumhuriyete iman tazeledikleri þu günlerde, 28 Þubat’la günah ortaklýðý içinde olan bazý isimler, gerek Meclis darbe komisyonunda gerekse televizyonlarda utanç verici görüntüler sergiliyorlar.
Sanki hiçbirisi infaz manþetleri atmamýþ gibi, insanlarý potansiyel suçlu gibi gösteren yazýlar yazmamýþ gibi gayet piþkin bir þekilde, “duayen gazeteci” edasýyla gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyorlar.
Darbecilerin saðladýðý imkanlarla gazetecilik kariyeri yapan bu isimlerden birisi olan Oktay Ekþi, önceki gün bir televizyon kanalýna çýktý ve hiçbir utanma duygusu yaþamadan, gayet piþkin bir eda ile “28 Þubat masallarý” anlattý.
Hem de ne masallar...
Oktay Ekþi, gazeteciden çok bir onbaþý edasýyla konuþuyor... Efendim 28 Þubat andýçlarýnýn asker tarafýndan dikte ettirilen bilgiler olduðunun farkýnda deðillermiþ ve bir gazetecilik anlayýþýyla bunlarý manþetlerine taþýmýþlar. Köþelerinde yazmýþlar.
Daha da vahim olaný, Oktay Ekþi, gazeteciye verilen bilgilerin yazý iþlerinde asla tartýþýlamayacaðýný ve aynen yayýnlanmasý gerektiðini söyledi ki, bir gazeteci olarak utanmamak mümkün deðil.
E yuh yani...
Düþünebiliyor musunuz, bunlarý söyleyen Türkiye’nin en büyük gazetesinde yýllarca baþyazarlýk yapmýþ bir isim.
Bunlar ya gazeteci deðil ya da alemi salak zannediyorlar.
***
Ekranda, gazetecilik masallarý anlatan bu zat, her ne kadar masumane görünmeye çalýþsa da aslýnda, 28 Þubat’taki “infaz memurluðu”ndan hiç de piþman deðil.
Nitekim, o dönemde Merve Kavakçý’yý hedef gösteren, aþaðýlayan “canlý bomba” yazýsýný bugün de aslanlar gibi savunarak, “Hala o olayýn provokasyon olduðunu düþünüyorum” diyor.
Biz zannediyorduk ki, 28 Þubat süreci ve sonrasýnda insanlarý potansiyel suçlu gibi gösteren, ‘edep dýþý’ifadelerle kelimenin tam anlamýyla ‘çukur’gazetecilik örnekleri sergileyen gazeteciler, yazarlar küçük de olsa bir utanma duygusu yaþayarak ‘özür’ dilerler, piþmanlýklarýný ifade ederler.
Ama yanýlmýþýz, onlar hala býraktýðýmýz yerde duruyorlar. Üstelik, þimdi daha da hadlerini bilmez bir tavýr içindeler. Mesela Oktay Ekþi, AK Parti’yi hedef alan o “Analarýný da satarlar” yazýsý için, bugün bile göðsünü gere gere okuyucularýndan ve meslektaþlarýndan hiçbir tepki almadýðýný söyleyebiliyor. Dahasý, hiçbir utanma duygusuna kapýlmadan, “Asýl vaveyla Baþbakan’ýn sözlerinden sonra koptu” diyebiliyor.
Anlaþýldý, siz darbe çukurlarýnda beslenmeye alýþmýþsýnýz, demokrasinin temiz havasý size iyi gelmiyor, hayatlarýný kararttýðýnýz insanlardan bir kez olsun özür dilemek gibi bir erdemle de asla tanýþma þerefine ulaþamayacaksýnýz. Bari birazcýk olsun susun da öfkemizi kabartmayýn.
Biliyoruz, bize yaptýðýnýz bütün haksýzlýklara raðmen, yine de bu topraklarda birlikte yaþamak zorundayýz. Doðrusu, bundan da þikayetçi deðiliz. Ama hiç deðilse, sesiniz bu kadar yüksek ve buyurgan çýkmasýn. Týpký, bir rivayete göre karýsýnýn þair Baki’ye yazdýðý þu dizelerde olduðu gibi...
Kahr-ý dehr ile olur bülbül gurabah hemniþin Yine feryadý gurab eyler garabet bundadýr.