Yunanistan Dýþiþleri Bakaný Nikos Dendias göreve geldikten hemen sonra ilk yurt dýþý seyahatini ABD’ye, ikincisini geçtiðimiz günlerde Tel Aviv’e yaptý. Dendias, Ýsrailli muhataplarýyla görüþmelerinin ardýndan yaptýðý açýklamada Ýsrail’den, Doðu Akdeniz’deki gerilimle ilgili Türkiye’ye net bir mesaj verilmesini istedi. Ýsrailli muhataplarý kameralarýn karþýsýna geçtiklerinde Dendias’ýn istediðini yapmadý ancak kapalý kapýlar ardýnda ne konuþulduðunu tahmin edebiliyoruz.
Karþýmýzda, Türkiye’nin Doðu Akdeniz’deki haklarýný çalmak isteyen bir eksen var. Bu eksenin bir ucu Körfez’e, bir diðer ucu Ýsrail, Mýsýr üzerinden Atina’ya ulaþýyor. Atina, Ankara’yý baskýlamak için AB ve ABD dahil tüm lobi gücünü kullanmaya çalýþýyor. Ankara’nýn geri adým atmayacaðýný biliyoruz. Türkiye’nin 15 Aðustos’tan sonra bu kez Rodos adasýnýn güneyinde kalan bölgelerde sismik araþtýrma yapmaya hazýrlandýðýný, gidiþattan memnun olmayan Yunan basýnýndan okuyoruz.
***
Ankara enerjisini dýþarýya vermek için çabalarken, içeride ilginç bir dip dalga körükleniyor. Türkiye’de misafir olan Suriyeli mülteciler konusu üzerinde hassasiyetle durmak gerekiyor. Toplumda mülteciler konusunda negatif bir algý oluþuyor. Bu algý basýna yansýyan araþtýrmalarda açýkça görülüyor.
Bunun elbette sosyolojik, ekonomik bazý nedenleri var. Ancak bu dip dalga Türkiye’de iç huzuru bozmak, Türkiye’nin enerjisini içeriye hapsetmek, bulanýk suda balýk avlamak isteyen aktörlerin iþtahýný kabartýyor.
Mültecilerle ilgili ortaya atýlan yalan yanlýþ bilgiler... Maaþ aldýklarý, ücretsiz elektrik kullandýklarý, saðlýk hizmetlerinden bedava faydalandýklarý gibi ileri tutarý olmayan dedikodular, dezenformasyon kol geziyor. Bu bilgi kirliliðinde son günlerde ciddi bir artýþ gözlemleniyor.
Siyasi rekabette tutunamayarak elenmiþ eski siyasetçiler, kirli, sorumsuz ve tehlikeli bir söylemle bu dip dalga üzerinde sörf yapmaya, yeniden oyuna girmeye çalýþýyor. Gazeteci sýfatlý kiþilerin sosyal medyada daha fazla beðeni almak gibi basit hedefler için, tribünlere oynayan, hamasi, gerçeklikten uzak, ötekileþtirici söylemleri iklimi zehirliyor.
***
ABD ile yapýlan güvenli bölge görüþmelerinde artýk sona yaklaþýldýðýný görüyoruz. Milli Savunma Bakaný Akar’ýn vurgusu önemli. Akar, ABD’li mevkidaþý Esper ile pazartesi günü yaptýðý telefon görüþmesinin ardýndan bir mesaj yayýnladý. ABD ile ortak bir noktada buluþulamamasý halinde, Türkiye’nin güvenli bölgeyi tek baþýna oluþturacaðýný söyledi.
ABD, bir yandan Türkiye’yi masada tutmaya, diðer yandan terör örgütü PKK’ya güvence vermeye çalýþýyor. Ankara ise hem Doðu Akdeniz’de hem de Suriye’nin kuzeyinde yaþanan geliþmeleri bir kuþatma olarak görüyor. Ýçeride yaþanan Suriyeli mülteciler tartýþmasý bu tablodan baðýmsýz deðil. Türkiye’nin güvenli bölge hamlesi, tüm bu kuþatmayý kýracak siyasi, sosyal ve psikolojik sonuçlara yol açacak.
Salý günü yapýlan MGK toplantýsý bu anlamda önem taþýyor. Çünkü kurulacak güvenli bölgenin adý kondu. Ankara, bu bölgenin “Barýþ koridoru” olacaðýný açýkladý. Cumhurbaþkaný Erdoðan, geçtiðimiz ay Japonya’da yapýlan G-20 zirvesi sýrasýnda ipuçlarýný vermiþti. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinden terör yapýlanmasýný temizledikten sonra bölgede yeni bir yaþam alaný oluþturmayý, Türkiye’deki Suriyelilerin de buraya dönmesini amaçlýyor. Planlanan barýþ koridoru Afrin’den baþlýyor, Münbiç’i de içine alacak þekilde Irak sýnýrýna kadar uzanýyor. MGK’da adý kondu, geri sayým baþladý.