Türkiye’de siyasetin þifresi kesinlikle iç dengelerde ya da ortalýkta gezdirilen baþlýklarda aranmamalý. Suriye örneðinde olduðu üzere, Ankara’nýn nerede durduðu ve bundan sonra bölgesel ölçekteki sorunlar karþýsýndaki tavrý kendi geleceðini de inþa edecek.
Öte yandan bunu ifade ederken, iç dengelerde ortaya çýkan krizin hafife alýnmasý gibi bir kastým yok. Aksine; bu dengeleri oluþtururken acele verilen kararlar, kimilerinin kendi konum ve misyonlarýný gereðinden fazla abartacak þekilde güç sahibi olmasý, bugün aðýr bir fatura olarak önümüze çýkýyor.
Her durumda Türkiye’nin Suriye þifresine sýkýþtýrýlmýþ yeni dönem kurgusu, kimin hangi kavgadan nasýl galip çýkacaðýný da belirleyecek. Baþbakan Tayyip Erdoðan, beklenmedik hamle ve çýkýþlarla Avrupa Birliði’nden Suriye politikasýna kadar geniþ bir alanda yeni çýkýþlar aradýðýný ortaya koydu. Kim ne derse desin, ülke içindeki dinamikleri kontrol edebildiði sürece, bu konularda attýðý adýmlarýn karþýlýksýz kalmayacaðýný da gayet iyi biliyor.
Öte yandan, Erdoðan’ýn baþýndan itibaren dikkatle ve uzun soluklu olarak devam ettirdiði ‘müzakere’ süreci de, bu konudaki temel aktörlerin katkýsýyla hayli saðlam bir zemin oluþturuyor. Bu zemine yönelik saldýrýlar istenen sonucu vermedi. Çünkü bu coðrafyada Kürt siyasi hareketinin herhangi bir yerinde belli bir tecrübe sahibi olan her aktör, geleceðin Türkiye’sinde yer almak için müzakere sürecine destek vermek gerektiðinin bilincinde.
Kuþkusuz bu tür krizleri aþabilmek için daha geniþ ittifak alanlarý üretmek gerekiyor. Buna dair giriþimler ve bunlarý bozabilmek için karþý giriþimler de aralýksýz devam ediyor.
Hükümetin sivil toplum baþlýðý altýnda toplanan, ama aslýnda çok daha geniþ bir kavramla ifade edilebilecek zeminlere, daha yakýn ve sýcak dokunuþlar yapmasý, hem elini rahatlatacak, hem de atacaðý adýmlarý hýzlandýracak bir yol haritasý olarak görülebilir.
Bu alanda atýlan her adým ‘Ergenekon’a af çýkýyor. Darbeciler geri dönüyor’ gibi baþlýklarla anýnda etkisiz hale getirilmek isteniyor. Hele af gibi içine istediðiniz her þeyi doldurabileceðiniz baþlýklar üzerinden tartýþma baþlatmak, olumlu havayý bir anda daðýtabiliyor.
Konuyu af baþlýðý altýnda deðil, geniþ bir toplumsal uzlaþma ve barýþ adý altýnda ifade etmenin, sadece hükümete deðil, son bir aydýr gergin günler yaþayan her kesime yararý olacaktýr. Kimse, özellikle de Baþbakan Erdoðan Türkiye’de devletin o eski, soðuk ve ceberrut yüzünü yeniden görmenin gayretinde deðil.
***
‘Ýslamcýlar devleti seviyor, onunla bütünleþti’ diye çýðlýk atanlarýn, kelimenin tam anlamýyla devlete talip olduklarýný bir an için unutalým. Bunca kadro, çaba ve ekonomik hareketlilik ne için onu da anlamayalým. Lakin insaf; kimse devletin yok olmasýný, ortadan kalkmasýný ve kaos halini savunmadý bugüne kadar. Elbette belli adýmlarýn ardýndan bazý dengelerin kurulmasý ve Türkiye’nin asýl gündemine dönmesi gerekiyor. Ancak yapýlan bunca reformun ardýndan hala ülkeyi yüksek tansiyonda yaþatma gayretinin, iyi niyetle baðdaþýr yaný yok.
Herkesin kendi pozisyonu üzerinden devleti yeniden ve yeniden düzenleme arzusu, arayýþý, bize tarih boyunca pahalýya mal oldu. Þimdi atýlan adýmlarý yok saymadan, kurumlarýn, güç merkezlerinin kendi sýnýrlarýna çekildiði ve özgürlükleri daha da geliþtiren güçlü bir Türkiye gündeminin peþine düþmeliyiz.
Kendimiz için deðil, hepimiz için.