Barýþ istemeyenler, sürecin bu kadar kolay ve yeniden baþlayacaðýný hiç düþünmemiþlerdi. Hazýrlýksýz yakalandýlar . Öcalan bütün hesaplarýný alt üst etti.
Tren kaçýyor telaþýndalar. Bu yüzden yelkenlerini yeni kurgulara yeni hesaplara doðru açmýþ görünüyorlar.
Yaþamadýklarý bir trajedinin romanýný kurgulayýp anlatmaya çalýþan acemi romancýlar gibi davranýyorlar. Düþüncelerinde sahicilik ve özgünlük yok.
Süreç ilerledikçe PKK’yi ellerinden kayýp gidecek bir imkan gibi görmeye baþladýlar.
Yeni hayallerinin ve siyasi kurgularýnýn merkezinde bu defa Suriye ve PYD var.
PKK Öcalan’a gitti gider , bari þu PYD’ye bir el atalým diye düþünüyorlar.
Oysa herkes biliyor ki, Esat kalsa da gitse de PYD’yi hiç de rahat bir gelecek beklemiyor..
PYD kendi geleceðini kendi eliyle zora soktu. Esat’la iþbirliði yaptý. Sürecin baþýnda Kürt siyasi aktörlere karþý saldýrýlar yöneltti. Yetmedi, nüfuslarý 500 bin civarýnda olan ve büyük oranda Kürtler ve Süryanilerle beraber yaþayan Mýhallemilerin Mirine suikast düzenledi, ve onu öldürdü. Böylece Araplarla Kürtler arasýnda yýllarca sürecek bir kan davasýný baþlatmýþ oldu.
Hükümetin Suriye’de Kürt halkýnýn çýkarlarýna karþý bir politika izlediðini ispat etme çabasýnda olanlar bu gerçeklerden hiçbir þekilde söz etmiyorlar.
Hükümetin Kürtler’in Ortadoðu’daki çýkarlarýna karþý olduðuna bizi inandýrmaya çalýþýyorlar.
Ama köþelerine bu türden dezenfermasyonlarý taþýdýklarý gün, Baþbakan Tayyip Erdoðan, Kürtler’ in petrol kaynaklarýndan doðan haklarýnýn Irak Anayasasýnda güvence altýna alýndýðýný ve Türkiye’nin; söz konusu Amerika olsa bile, bu meselede, Kuzey Irak Kürtler’ inden yana olmaya devam edeceðini ifade ediyordu.
Arka bahçemizdeki Kürtler’le Türkiye’nin iliþkileri Erbil ve Ankara arasýnda ta Özal zamanýnda inþa edilen ittifaka dayanýyor.
BDP/PKK bu ittifaký güçlendirmek ve Ankara’nýn, elinde silah olmayan normal siyasi partneri olmak istemedi. Tersine, Kürt-Þii ittifaký denilen alternatif bir ittifaka yöneldi.
Olmuyor ve olmadý tabi.
Öcalan þimdi yüzünü Ankara’ya dönüyor ve bence tarihi bir adým atmaya hazýrlanýyor.
Düþünün bir, yarýn BDP grubuna dönüp, yeni anayasa yapým sürecinde hükümetle iþbirliði yapma çaðrýsýnda bulunsa ne olur?
Söyleyeyim, siyasette hiçbir þeyin eskisi gibi olmayacaðý bir dönem baþlar.
Kürt-Türk siyasi iliþkilerinde yeni ve bambaþka bir siyasi safha açýlýr..
AK partiye ve BDP’ye oy veren Kürtler, kullanacaklarý oyla, Türkiye’de bir dönemi kapatýp yeni bir dönemi açmanýn mutluluðunu tadacaklar.Özgürce davranmanýn bir kez daha iþe yaradýðýný görerek, yeni Türkiye’nin özgür ve eþit yurttaþlarý olarak yaþamak istediklerini dünya aleme göstermiþ olacaklar.
Bizi bir arada tutacak olan yeni anayasanýn yapýcýsý olmak. Bundan daha önemli bir misyon yoktur ve olamaz da. Kandil ve BDP üzerinden hükümeti zor durumda býrakmak için çok çaba göstermiþ çevrelerin bu yeni siyasi zemine karþý geliþtirebilecekleri hiçbir siyasi imkan kalmadý.
Bütün imkanlarý bir bir denediler ve tükettiler.
Çözüm sürecinde Öcalan’ýn kendi örgütü içinde yegane karar mercii ve yegane ‘liderlik’ haline gelmesi onlarý endiþelendiriyor.
Oysa çözümün anahtarý buradadýr. Yani Öcalan’ýn PKK’ye hakim olmasýdýr.
BDP/PKK hattýnýn yeni paradigmasý bizzat Öcalan tarafýndan inþa edilirken, çözüm istemeyenlerin, olup bitecek olan her þeye hüzün içinde el sallamaktan baþka çareleri kalmayacak.
Kürt halký tarih içindeki yolculuðuna Türk kardeþleriyle beraber yürümeye devam edecek.
Çünkü, çözümü isteyen, çözümün Türkiye’ye neler kazandýracaðýnýn farkýnda olan, Kürt halkýnýn kalbinin attýðý yer olan Erbil’in çýkarlarýný ABD’ye karþý bile savunacaðýný beyan eden, ve ‘þike savaþýný’ bitiren bir hükümet ve PKK’nin elinden kayýp gitmesine izin vermeyecek, verirse, siyasi bir mevtaya dönüþeceðini gören bir Öcalan var.