6-7 Ekim olaylarýnýn ardýndan yeni bir türbülansa giren çözüm süreci þimdilerde yeniden saðlýklý nefes almaya baþlamýþ görünüyor. Esasen, arka plana vakýf olanlar süreçte bazý olaylara yüklenen sembolik anlamlarýn farkýnda ve telaþlanmak yerine olup biteni sükunetle izliyorlar. Süreç riske girdi ama risk iki tarafýn yaþadýðý gerilimden bahane arayýcýlarýn ürettiði gürültüden kaynaklanýyordu. Kobani bahanesiyle sergilenen þiddet sürecin psikolojik sermayesini eksiltti ama bunu siyasi bir materyal olarak kullananlar çözüm sürecinin üzerinde kara bir gölge gibi uzayanlar oldu. Böyle olduðu için, sürecin risk altýnda olduðunu büyük bir keyifle tekrarlayýp durdular.
Bir aylýk süreçte yeniden anlaþýldý ki Kürt meselesinde çözümün karþý karþýya bulunduðu tehlike, sürecin aktörlerinin sapmalarýndan çok bu sapmalarý fýrsat olarak kullanmaya hazýr olanlardýr. Yatýþtýrmak yerine kýþkýrtan, sakinleþtirmek yerine çatýþtýranlar...
Geleneksel ama daha çok Kemalist ruh taþýyan solun siyaset ve medyadaki temsilcilerinin büyük kýsmý bu gruba giriyor. Çözümü en çok isteyen kesim gibi görünmelerine raðmen ellerindeki bütün fýrsatlarý çözümü imkansýzlaþtýrma istikametinde kullanýyorlar. Bir yandan, Kürt siyasetinin temsilcilerine ve Kürt toplumuna açýk bir þekilde “Devlet sizi kandýrýyor” temalý mesajlar veriyorlar. Öte yandan, adým atmasý gerekenin PKK-HDP hattý olduðunu bildikleri halde Türklere de hükümetin inisiyatif almaktan kaçýndýðýný söylüyorlar.
Çözümün gýrtlaðýný sýkan el
Yazýlan makalelere, yapýlan röportajlara, tumturaklý nutuklara bakmayýn. Tuzu kuru bir kesim, siyasi varlýklarýnýn ifadesini ve meþruiyetini sorunun devamýna baðlamýþ durumdadýr. Kendilerin rol almadýðý bir çözümü, en baþta da AK Parti’nin gerçekleþtireceði bir barýþý kat’i surette istemiyorlar. Ýçeride ve dýþarýda, hükümetin samimi olmadýðý propagandasý yaptýklarý için barýþý önlemek adýna her türlü sofistike hamleye müracaat edeceklerdir. Mesela, üzerinden bir ay geçmiþ olmasýna raðmen 6-7 Ekim olaylarýna dair tek bir kritik yapmadan aralýksýz þekilde hükümete yüklenmek gibi.
Bir elleriyle çözümün gýrtlaðýný sýkýp öteki elleriyle kalem tutanlar, bugün barýþýn önündeki en büyük engeldir. PKK’nýn, askerin, derin devletin þahinlerinden daha büyük bir engel.
En sýk tekrarladýklarý “Ýktidar artýk bir adým atsýn. Vakit geçiyor” sloganýdýr. PKK’dan bile daha sýk bu cümleyi söylemektedirler. 12 yýlda yapýlanlarýn onda birinin bile hayal edilemeyeceðini bildikleri halde...
PKK Mayýs’ta çekilecekken ne oldu?
Gerçeði biliyorlar... PKK’nýn geçen yýlýn Mayýs ayýnda sýnýr dýþýna çekilmek üzereyken yine bu ittifakýn sözcülerinin içinde olduðu Gezi olaylarý nedeniyle ertelediðini de biliyorlar. Eðer, Gezi olmasaydý PKK þimdi sýnýr dýþýna çekilmiþ olacaktý. Çekilmemiþ olsa bile, toz bulutunun arkasýna saklanamayacaktý.
Gezi Parký’na alkýþ tutan, bilhassa da Gezi þiddetine ses çýkarmayanlarýn bugün çözüm sürecinden söz etmeye haklarý yoktur.
Þubat 2012’de Gülen grubu, çözümün ilk adýmý olan Oslo üzerinden hükümete darbe giriþiminde bulunduðunda, safýný barýþtan yana deðil de hükümetin devrilme umudundan yana kullananlarýn da hakký yoktur.
17-25 Aralýk’tan sonra paralel darbenin peþine takýlýp kendi özel hayatlarýnýn dinlenmesine bile kulak asmayýp yine AK Parti’ye verilecek zarara yatýrým yapanlarýn yine barýþ ve çözüm bahsi açmaya haklarý yoktur.
Mesela, Türkiye toplumu tarihsel önyargýlarýndan kurtulup çözüme doðru koþarken tutanak yayýnlamaktan paralel sahtekarlýklarý kadar her malzemeye sarýlanlarýn deðil Kürt meselesi, içinde demokrasi geçen cümleler kurmaya bile haklarý yoktur.
Sinsi, kurnaz bir giriþim
“Kemalist sol-Gezi-Beyaz yakalý ittifaký”Kürt sorununun çözümü karþýsýnda eski derin devletten daha tehlikeli bir engelleyici unsur olmuþtur. Türkiye demokrasisi, AK Parti nefretinden dolayý akýl almaz ittifaklar kuracak kadar þaþýrmýþ bir grupla karþý karþýyadýr. Ýki ayrý uçta saf tutabiliyor; Gülen’in de Öcalan’ýn da sözcüsü olabiliyorlar. Ayný anda ikisini birden yapabiliyorlar. Veya mesela Öcalan dinden, tarihten bahsettiðinde suratlarýný asýp ondan daha ateþli bir Kürtçü olabiliyorlar.
Bir demokrasi her türlü tehlikeyle baþ edebilir. Bu kadar sinsi ve kuralsýz bir saldýrý karþýsýnda ise yapýlacak tek þey görmezden gelmektir. Elbette istedikleri kadar konuþabilirler ama muhatap alýnmayý beklemeleri boþunadýr.
Çözüm sürecinin en baþýnda zaman içinde türlü tehlikelerin olacaðýný düþünen ve söyleyenler muhtemelen bu türden bir saldýrýyý beklemiyorlardý. Oysa, çözüm safýnda görünen ama çözümü içeriden dinamitleyenlerin varlýðý bir sýr deðildi. Neyse ki bu ülkenin demokrat, Anadolulu, muhafazakar insanlarý ve Yeni Türkiye’nin aydýnlarý ile kendilerini “Kemalizmin büyüsü!”nden koruyabilen gerçek solcularý var. Sadece ortak akýl deðil utanma duygusu taþýyan bir ortak ahlak da var.