Cumhurbaþkaný Erdoðan Japonya ziyareti sýrasýnda gazetecilere yaptýðý açýklamalarda Suriye’deki rejimin bir terör devleti olduðunu söylemiþ, 350 bin insanýn öldüðünü vurgulamýþ, yerinden edilenlerin sayýsýný vermiþ ve iliþkilerin niteliðinin deðiþmesinin mümkün olmadýðýný belirtmiþ. Esad giderse yerine kim gelir kaygýsýný dillendirenleri de haklý olarak eleþtirmiþ.
Cumhurbaþkanýnýn bu konuda söylediklerine ve tespitlerine katýlmamak mümkün deðil. Gerçekten de ortada iþlenmiþ pek çok savaþ ve insanlýk suçu var. Dünya siyasetinin önceliði adalet olsa, Esad ve çevresinin yargýlanmamasý, iþlediði suçlarýn hesabýný vermemesi imkansýz. Ama ne yazýk dünya siyasetinde adalet her zaman menfaat ve istikrar beklentisinden sonra geliyor.
***
IÞÝD’e karþý verilecek mücadelede Esad ve ekibi etkin bir araç olarak görüldüðü, dünya dengelerinde rejimine yer bulabildiði için de zaten var olan cezasýzlýk kültüründen ziyadesiyle yararlanmak imkanýna kavuþuyor. Rusya’nýn Suriye’ye kalýcý olarak geldiði, Ýran’ýn kara gücüyle yerleþtiði, Amerika’nýn gözünün IÞÝD dýþýnda hiç bir tehdit görmediði, Rusya ile uzlaþma yollarý aradýðý bir yerde Esad’ýn þansý çok fazla.
Eðer günün birinde IÞÝD tehdidi ortadan kalkacak olursa, Rusya Suriye’deki etkisini konsolide ettiðine inanýrsa, o zaman týpký eski Sýrp liderlerinin baþýna geldiði gibi Esad’ýn da bir uluslararasý mahkemede yargýlanmasý imkaný doðar. Ancak ben kimsenin IÞÝD tehdidini tam olarak ortadan kaldýrmak isteyeceðini, bu tehdide karþý verilen “mücadelenin” yarattýðý meþruiyet þemsiyesinden vazgeçmeyi arzu edeceðini zannetmiyorum.
Bu yüzden de tecelli etmeyecek adaleti beklemek yerine artýk sonuçlarý sýnýrlarýmýzýn içine taþan istikrarsýzlýðýn en az bir boyutunu çözmek için Türkiye’nin barýþmayý deðil ama barýþtýrmayý önemsemesi þart. Türkiye’de kimsenin Esad ile el sýkýþmasý, barýþ masasýna oturmasý gerekmiyor. Fakat destek olduðumuzu muhalif gruplarý barýþ masasýna oturmak için cesaretlendirebilir, sorunun çözümüne elimizden geldiðince katkýda bulunabiliriz.
Cumhurbaþkaný’nýn Moskova dönüþünde söylediði gibi “geçiþ” döneminde Esad’ýn varlýðýný kabul edebiliriz. Evet, bu bir siyaset deðiþikliðidir ve siyaset deðiþikliði deðiþen þartlar altýnda bir zorunluluktur. Çünkü dünyanýn her yerinde rasyonel devletler ve yöneticiler þartlar deðiþince siyasetlerini de deðiþtirirler. Yeni koþullara uyum saðlarlar.
Amerika’nýn bile bu kadar esnek olduðu, sonuçsuz olduðuna inandýðý politikalarý sürdürmediði bir dünyada Türkiye’nin sürdürmesini bekleyemeyiz. Rusya yokken Suriye sorunuyla uðraþmak, varken uðraþmaktan tabii ki farklý olacaktýr. Türkiye doðal olarak Rusya ile olan iliþkilerini bozmamaya, elindeki kozlarýný dikkatli bir þekilde ortaya koymaya çalýþacaktýr.
Çoðumuz farkýnda olmasa da karþýmýzda dünyanýn en güçlü devletlerinden bir bulunmakta, Suriye sorununa müdahalesini dünya siyasetindeki konumu açýsýndan yorumlamaktadýr. Elindeki diðer imkanlarla yapabileceði bir müdahaleyi Hazar Deniz’inde konuþlu gemilerden ateþlediði seyir füzeleriyle yapmasý, imkan ve yeteneklerinin dünyaya gösterilmesinden baþka bir þey deðildir.
Bundan sonra Esad’ýn Türkiye, Katar ve diðer ülkeler tarafýndan desteklenen güçlerce yerinden edilmesi imkansýza yakýndýr. Rusya Suriye’deki askeri varlýðýyla ikmal yollarýný kapatacak, gerekirse Türkiye’yi sýnýr zorlamalarý, hepsinden önemlisi de PKK’ya vereceði destekle sýkýþtýracaktýr. Bu yüzden Türkiye’nin bir an önce inisiyatif geliþtirmesi ve Cenevre ilkeleri temelinde bir çözüm için çalýþmasý gerekmektedir.
Amerika ve Avrupa’nýn önceliði artýk Esad deðildir. ABD IÞÝD ile savaþta yeni ve güçlü müttefikler aramakta, PKK’ya göz kýrpmaktadýr. Moskova ile uzlaþmanýn yollarýný bulmaya çalýþmakta, literatüre yeni yeni kavramlar sokmaktadýr. Sorunun uzamasý, yani Suriye’nin IÞÝD kontrolü dýþýndaki bölgelerinde uzlaþma imkanlarýnýn ortadan kalkmasý, bizim için baþka komplikasyonlarýn da doðmasýna yol açacaktýr.
***
Suriye sorunu sadece Rusya’nýn müdahalesinin ve muhalefetin Baas rejimine karþý verdiði mücadelenin adý deðildir. Dün Ankara garýnda patlayan bomba bu sorunun Türkiye için ne gibi sonuçlar doðurabileceðini, bize ne tür acýlar yaþatabileceðini de göstermektedir. Eðer barýþmasak bile barýþtýrabilirsek, bu komplikasyonlarýn bizi etkilemesinin, ticari, siyasi ve hepsinden önemlisi insani çýkarlarýmýzýn zedelemesinin önüne geçebiliriz.
Ankara’daki terör eylemini çok büyük bir olasýlýkla gerçekleþtiren ortak düþman IÞÝD’e karþý verilecek mücadelede yerimizi saðlamlaþtýrabiliriz. Bir daha böyle büyük trajedilerin yaþanmasýný engelleyebiliriz. Önerdiðimiz güvenli bölgenin de PKK/PYD’den azade bir bölge olarak kalmasýný saðlayabiliriz. Umarým bu arada kendi barýþ sürecimizi de canlandýrabiliriz, ötekileþtirici, yabancýlaþtýrýcý siyasi söylemden ve yazý dilinden kendimizi kurtarabiliriz. Hepimizin baþý saðolsun...