Barzani neden kaybetti, sinsiler neden üzülüyor?

Hâlâ ve her þeye raðmen Barzani yönetiminin tek sahici dostu Türkiye’dir...

Bu durumu kafasýna kazýmasý gereken sinsiler, Barzani’ye, kaybedeceði mukadder bir “oyun”da verdikleri destekle kaldýlar ve hayal kýrýklýðýnýn/hayal kýrýklýklarýnýn faturasýný Ankara’ya ödetmek istiyorlar.

Bugün itibariyle son durum þudur:

Hep problemli olagelmiþ ve yöntem itibariyle DEAÞ’ý aratmayan Haþdi Þabi örgütü, tartýþmalý bölgelerdeki farklý etnik gruplarýn desteðini almýþ durumda.

Bölgede yaratýlmak istenen oldubittiye karþý “birlikte” mukavemet gösteriyorlar. Ne acý!

Barzani’yi gazlayanlar bu sonuçtan sorumluluklarý bulunduðunu hatýrlamayacaklar mý?

Neden “iyi Barzani”ye karþý, “kötü Baðdat yönetimi” tercih ediliyor?

Bunu sorgulamayacaklar mý?

Barzani, Irak Merkezi Hükümetinin müdahalesiyle, bugüne kadar karambolden elde ettiði tüm kazanýmlarýný yitirdi ve Erbil-Süleymaniye hattýna sýkýþýp kaldý.

Baðýmsýz Kürt devleti rüyasý da baþlamadan bitmiþ oldu.

Dönüp, “Ne oldu?” diye sormak gerekmiyor mu?

Barzani’nin bölgedeki yalnýzlýðý ve çaresizliði, en azýndan destek verenler açýsýndan, yeni bir muhasebeyi icbar etmiyor mu?

Evet, Ankara Kuzey Irak Yönetimi’nin referandum kararýna karþý çýkmýþtý ve olabilecekler konusunda Barzani’yi ikaz etmiþti.

Bu ikazýn, Türkiye’nin ulusal güvenliðiyle ilgili çekincelerden kaynaklandýðý tezi öne çýkarýldý ama bölgede “olabilecekler” konusunda hiç düþünülmedi.

Erdoðan,sürekli, bölgede oynanan oyuna dikkat çekiyordu ve Barzani’yi bu oyunu bozmaya (eskiden olduðu gibi “birlikte hareket etmeye”) çaðýrýyordu.

Sonuç?

Hep yüksek volümden konuþan ve “savaþýrýz” diyen Barzani tartýþmalý bölgelerden tek kurþun atmadan çekildi. Muhtemeldir ki, aldýðý yüksek güvencenin rahatlýðýyla böyle konuþuyordu ama bölgenin gerçekleri farklýydý:

Giderek yükselen Arap milliyetçiliði, Ýran’ýn (ve mezhepçi gruplarýn) “tehlikeli” yayýlmacýlýðý, IKBY muhalefetinin “çarþý karýþsa da” mantýðýyla sürekli pozisyon deðiþtirmesi ve bu pozisyon çerçevesinde (Barzani’ye karþý) Irak Merkezi Hükümeti’yle kýrýþtýrmaya baþlamasý ve “iç savaþ” tehlikesi bu “gerçekler”den bazýlarýný oluþturuyordu.

Demek ki Ýsrail bayraðý göstermek yeterli bir güvence deðilmiþ.

Demek ki Amerika’nýn referanduma yönelik cýlýz itirazýný, baðýmsýzlýk kararýna verilmiþ “zýmni destek” saymamak ve þanlý tarihi satýþlarla dolu Amerika’nýn, icabý halinde “yeni satýþlara” giriþebileceðini hesaba katmak gerekiyormuþ.

Barzani kaybetti ama bundan sonra daha dikkatli olmak gerekiyor.

Kurtuluþ Tayiz’in uyarýlarý yerindedir: “Barzani’nin referandum adýmýyla tetiklediði sürecin neleri getireceðine bakmak lazým. Bundan sonra ‘Kürt davasý’nýn çerçevesi geniþleyebilir, bu davanýn parçalý niteliði bütünlüklü bir hal alabilir. Ayrý parçalara özgü dava, bugünden sonra tek bir parçanýn davasýna dönüþebilir. Baðýmsýzlýk referandumuyla birleþen Türkiye, Ýran, Irak ve Suriye’ye karþý tek bir hat (Erbil-Süleymaniye-Afrin-Diyarbakýr biçiminde)oluþturulabilir. / ‘Kürt davasý’nýn asýl sahibi Küresel Siyonist çetedir. Mesud Barzani’ye aldýrdýklarý baðýmsýzlýk kararýyla, dört ayrý parçada baþlattýklarý Kürtçü hareketleri, bugünden sonra Ortadoðu’da tek bir devlet ideali (Büyük Kürdistan)etrafýnda birleþtirmeyi planlýyor olabilirler.”