Baş rolü oynamak

Antalya’da nefis bir stadın açılış maçıydı. Hava güzel, seyirci coşkusuyla katkılıydı. Ve lider Beşiktaş ile oynamak gibi bir motivasyon vardı. Hepsinin yanında, kendine olan güven yüksekti. Antalyaspor bu enerjilerin etkisinde sert ve istekli girdi oyuna. Ancak sertlik daha ilk hamlelerde tadını kaçırınca peş peşe iki sarı kart yediler! Ve bir anlık ikili mücadele ürkekliği yaşadılar. Beşiktaş kullandı bunu. Necip’le öne geçti. Necip, önüne düşen topa çok güzel vurup golü buldu. Bulamasaydı önceki pozisyonda kaleci M’Bolhi’nin Ersan’ı indirişine penaltı çalabilirdi hakem. 

Beşiktaş ikili mücadeleleri kazanarak ele geçirdiği toplarla iyi ataklar yaptı, ama iki eksiği vardı bunun yanında. Biri hücumda yetersiz top kullanmaktı. Öteki, hücum dönüşlerinde hızlı açılan Antalya’nın yollarını azaltmakta etkili olamamaktı. Savunmasının arasında alanlar bıraktı ve bunların birinde, golleriyle ünlü Samuel Eto’o’nun önüne gol için pişirilmiş bir top sektirdi! Boş alanda topla buluşan Eto’o’nun golü atamaması mucize olurdu. Beşiktaş beş dakika sonra yeniden öne geçti. Eğer önde iyi organize olsaydı, ele geçirdiği net pozisyonları gole çevirip ilk yarıyı en az üç farkla kapatabilirdi.

İkinci yarının ilk ilginç pozisyonu, hakem Meral’in rakibine müdahaleyi yapan İsmail yerine yanındaki Ersan’a sarı kart göstermesiydi! Sosa’nın da yokluğunda başrole soyunan Oğuzhan rolünü yarım oynadı! Topu hücuma hazırlarken sardı sarmaladı da kimselere vermedi. Verse geç kaldı... Beşiktaş öne çıkışlarında kalabalıklaşmayı çoğunlukla başarıyor. Ancak bunu değerlendirmede o denli başarılı değil. Önde çabuk ve olumlu paslaşmayı yeterince yapamıyor. Kararsızlık yaşıyor. Araya top atma alışkanlığı yok. Bu yanını geliştirse çok daha golcü bir takım haline gelecek. Dün daha büyük bir fark yakalayabilirdi.