Üç büyükleri hýrpalamakla ün yapan Baþakþehir, dün bu özelliðini ön plana çýkaramayan bir oyunla maça baþladý. Beþiktaþ fazla sýkýntý çekmeden rakip alana akýyordu. Doðal olarak, kendini zora sokmadan pozisyonlar buldu.
Þenol hoca, kenarda “Þut... Þut...” diye kendini yýrtýyordu. Hocasýnýn bu kadar þut istemesine raðmen, takým uzaktan vurma konusunda çok da hevesli deðildi. Buna raðmen, Oðuzhan Özyakup ve Mario Gomez’in denemeleri oldu.
Erken ve biraz da kolay gelen gol, siyah-beyazlýlara “Zahmetsiz bir maç” olacaðý duygusunu aþýladýðý için; oyunu biraz boþvermeye yönelik bir tempoya indirdiler. Medipol Baþakþehir buna da rýza gösterince, ilk yarý sessiz, sakin ve heyecansýz kapandý.
***
“Çok geride kalýyor, ileriye çýkmýyor” diye eleþtirilen Beck, dedikodularý yalanlamak istercesine bu kez hamleler yaptý ama, çabasýný verimli kýlma noktasýnda týkanýklýk yaþadý. Gökhan Töre, maçýn sorumluluðunu üstünde taþýyan belirgin bir hareketlilik içindeydi. Gomez’in ilk golü, iþini iyi bilen forvetlerin ustalýklý maharetini taþýyordu. Bugüne kadar sessiz kalmasýnýn yarattýðý baskýyý üzerinden attý, psikolojik olarak da rahatladý. Golleri ikiledi.
Baþakþehir’in beklenmedik þekilde pamuk gibi yumuþak çýkmasý, neredeyse puan almak gibi bir derdinin olmamasý; Beþiktaþ’ýn da oyun hýrsýný ister istemez törpüledi. Maç stratejilere ya da taktiklere deðil, kendi halinde doðal akýþýna kaldý. Mahalle aralarýndaki oyun düzeni gibi, “Top nereye herkes oraya” anlayýþý hakim oldu.
Beþiktaþ’ýn kendine geliþi ve oyuna dönüþü, ilk bir saatten sonra baþladý. Quaresma’nýn da devreye girmesiyle, maç da maç olma özellikleri kazandý. Tempo, heyecan, seyir zevki ve pozisyonlar devreye girdi. Ama niye bu kadar geç!