Baþaramayacaksýnýz

Üst aklýnýzla, alt beyninizle, saðýnýzla solunuzla geliyor, neyiniz varsa kullanýyorsunuz ama bizi, bu ülkeyi tanýmýyor, tanýyamýyorsunuz.

Aparatlarýnýza talimat veriyor, bombalarý patlattýrýyor, korku duvarlarý örmeyi, milleti evlerine hapsetmeyi planlýyor, neticesinde kaos çýkmasýný bekliyorsunuz, olmuyor.

“Sizin çocuklara” talimat veriyor, kalkýþma tertipliyor ülkeyi iþgale yelteniyorsunuz.

Beceremiyor elinize yüzünüze bulaþtýrýyorsunuz.

Dahasý daha önce yapmadýðýnýz þekilde acemice davranýp, iyot gibi açýkta kalýyor, iþgalin arkasýnda yer aldýðýnýzý gizleyemiyorsunuz.

Türkiye’nin baðýmsýz hareket etmesine tahammül edemiyor, içerideki yerleþikleriniz gibi “Eski Türkiye”yi özlüyorsunuz.

Ülke eski haline dönsün diye tertip üstüne tertip kuruyor, saðda solda bombalar patlatýyorsunuz.

Kurduðunuz bombalar patlayýnca elinizde çelenk baþsaðlýðýna geliyorsunuz.

Size cevabý, içerideki adamlarýnýzýn “bidon kafalý”, “göbeðini kaþýyan adam” dediðiniz, küçümsediðiniz halkýmýz veriyor, utanmýyorsunuz bile.

Ýkiyüzlü deðil, yüzsüzsünüz.

Çelenk býraktýðýnýz Þehitler tepesinde yüzünüze söylediði “öldürdünüz çelenk gönderiyorsunuz, katiller burada” lafý bile yüzünüzü kýzartmýyor.

O “cesuryürek” 80 milyonun duygularýna tercüman oldu bilesiniz.

Bizi bunlarla yýldýramaz, içerideki adamlarýnýzla sindiremez, tehditlerinizle korkutamazsýnýz.

Siz anlamýyorsunuz ama bu ülke baðýmsýzlýk savaþýnýn ikincisini veriyor. Yüzyýl önce kurduðunuz oyunun bozulduðunu, birliðinizin daðýldýðýný görüyor.

Türkiye demenin 783 bin kilometrekarelik bir alan olmadýðýný, ezilen halklar, mazlum coðrafyalar olduðunu kavradýðýnýz için saldýrdýkça saldýrýyorsunuz.

Anlýyoruz.

Ama vazgeçmeyeceðiz.

Tam baðýmsýzlýðýn yerine ikame düþündüðünüz her teklifinizi elimizin tersiyle ittik, itmeye devam edeceðiz, uzlaþmayacaðýz.

Klavye kahramanlarý

Batý’daki suflörleriniz talimat verir, gölgelerden saldýrýrsýnýz.

Aðaç hassasiyetiniz olduðunu söyler, köprü, havalimaný istemezsiniz.

Ayaðýnýza taþ deðer, Erdoðan’dan bilirsiniz.

Utanmazca ahlaksýzca küfürleri arka arkaya sýralarsýnýz.

Hakkýmýzý savunmak için yargýya baþvururuz, fikir (küfür) özgürlüðünüz kýsýtlanýyor diye veryansýn edersiniz. Ýþ sizinle de kalmaz suflörleriniz devreye girer, “Baþkan Yardýmcýsý” düzeyinde destek alýrsýnýz.

Düzeniniz bu zamana kadar böyle devam etti. Biz olmaz dedik, bu özgürlük deðil, düpedüz kanunsuzluk dedik. Yazýlý görsel ya da iþitsel medyada herhangi bir kanunsuz yazý-yorum yapsak ifadeye çaðrýlýyoruz, sosyal medyanýn farký ne dedik. Savcýlarý göreve çaðýrdýk. Nihayet savcýlar sesimizi duydu.

Son saldýrýdan sonra sosyal medyadan teröre destek veren 200’ün üzerinde isim hakkýnda gözaltý kararý çýktý. Kaçabilen kaçtý, kaçamayanlar bin bir özürle hainliðini önemsizleþtirmeye çalýþtý ama nafile.

Geç oldu ama temiz oldu. Bundan sonra böyle. Mecliste suç iþlerseniz çýkýþta, yayýn yoluyla suç iþlerseniz yakalandýðýnýz yerde, klavye kahramanlýðý yaparsanýz da klavye baþýnda enselenecek, hesap vereceksiniz. Yok öyle gölgelerden, karanlýk alanlardan terör seviciliði yapmak.