Hem erişkinlerin hem de çocukların psikolojik ihtiyaçlarından biri başarılı olmak ve başarı halinin başkaları tarafından kabul görerek takdir edilmesidir. Kendini başarmış hissetmek hem psikolojik doyum verir hem özgüveni arttırır. Başkaları tarafından beğenilmek, takdir edilmek, saygı duyulmak da olumlu psikolojik fonksiyon gösterir.
Başarısızlık, yetersizlik, becerememe hisleri ise yıkıcıdır. Kendini başarısız hisseden, başkaları tarafından başarısız görülüp kabul görmediğini düşünen kişinin ise psikolojisi çöker ve özgüveni azalır.
Nitekim hem başarılı hem başarısız anlarımız zihnimizde video gibi canlı saklanır ve hafızaya çok hızlı çağrılabilir. Bu sebeple de başarı ve başarısızlıklarımız sadece geçmişte kalmaz, bugüne de kolaylıkla ve sıklıkla gelip gider.
Bir işte ustalaşmanın psikolojik değeri paha biçilemez. Ustalaşma ömür boyu devam eden bir süreç olmakla beraber yetkinliğe bir düzeyde ulaştığı hissedilebilir. O işi bilmenin, iyi bir şekilde yapabilmenin, başkaları tarafından da o işin ustası olarak görülmenin verdiği ruh hali huzur ve emniyettir. Örneğin terapi yaparken ustalaşan biri içsel huzur yaşar. Değerli ve anlamlı bir işi yetkin bir şekilde yapmak terapiste olumlu duygular yaşatır, kendi varlığını değerli ve anlamlı hisseder.
Modern psikolojinin güncel önemli araştırmalarından biri de akış kavramıdır. Akış ustalaştığımız bir şeyi yaparken zaman ve mekândan kopacak kadar o işe dalıp gitmedir. Akış ustalaştığımız bir işi yaparken ki vecd halidir. Akış psikolojisi yeterince zor bir meseleye ustalığınızın yettiği halde oluşur.
Bir insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biri yaptığı işi/mesleğini anlamlı, değerli bulması ve o işte usta olma halidir. Bir psikoterapist olarak çalışırken insan öykülerinin gizemi, derinliği, karmaşıklığı içerisinde dolaşırken; olup biteni anlayacak bir hale geldiğimde yaşadığım duygu eşsiz oluyor. Hele o derde deva olabilecek şeyler söyleyebileceğinizi/yapabileceğinizi fark ettiğinizde yaşadığınız şeyin tatmin daha da büyüyor. Kendimi “Allahım yaptığım şeyi yapmaya devam edebilmem için güç ver, bilmemi arttır” diye dua ederken buluyorum.
Aynı zamanda eksikliğimin ve hatalarımın yarattığı acıyı da biliyorum. Anlayamadığım, bilemediğim, yetersiz hissettiğim durumda da ıstırap hissediyorum. Ama galiba her insan tekinin payına hem yersizliklerinin acısı hem de ustalığının huzurundan paylar düşüyor. İnsanın zamanla öğrendiği en önemli şey insan tekinin sınırlı olduğudur. Messi bile serbest atışların en fazla %8’ini gole çevirebiliyor. Ustalaşmak hissi yaşamak mümkün ve yüce bir haldir. Ama o hal bile yüzde yüz değil, eksiktir. İnsan teki hem gücünü hem güçsüzlüğünü eş zamanlı bilmelidir. Bu yüzden de ustalığımızı arttırma, yetersizliğimizi azaltma mücadelesi hem anlamlı hem gereklidir.