Küresel salgýn; tüm birikimleri, krizi yönetme kabiliyetlerini de beraberinde meydana çýkarmakta. Güçlü ile zayýfý ayýrt etmekte.
“Türkiye algoritmasý” dünyadaki saðlýk teriminin parçasý haline geldi. Bu salgýn, Türkiye’nin küresel ölçekte yönetme kabiliyetini net gösterdi. Baþkan Erdoðan’ýn farkýný, aklýný, yönetme becerisini, doðru kadrolarý seçme kabiliyetini, ekibinin on numara kapasitesini de göstermekte.
Bazýlarý görmekte zorluk çekebilir. Haklýlar, rakip olanlar için hazmedilmesi iyi durum yok ortada! Ama sade vatandaþ, ülke, millet ve dünya için ise sonuç lazým. Sonucu baþarýlý olan her yol öðrenilmeli. Týpký Türkiye’nin baþarý hikayesi gibi.
Öyle bir döneme girdik ki, bundan sonrasý “zorluklarý aþabilenler kazanacak” noktasýndayýz.
Türkiye’nin sadece kendine deðil, dünyadan kendisine gelen yardým taleplerini de karþýlayabilmesi, bunu yaparken ise karþýsýndakini ezmeden, kýrmadan, baþýna kakmadan yapabilmesi ve “umutlarýn arkasýnda nice umutlar vardýr” mesajý ile kendisinin nasýl bir umut olduðunu gösterebilmesi, tarihe not edilecek içeriktedir.
Küresel salgýnlar, beraberinde kaoslar getirmiþtir tarihte. Þimdi bile, bunca ekonomik gücü olan devletlerin bir çoðunun, bu durum karþýsýnda aciz kalmasý, bize þunu ispat etmekte! Krizi yönetmek büyük kabiliyettir. Ve sadece küresel düþünebilenler krizi yönlendirirken, ileriyi görebilenler baþarý saðlar.
Türkiye bir taraftan kendi içinde kendi algoritmasýný üreterek salgýnýn zararlarýný minimize etmeye gayret ediyor. Diðer yandan da dünyanýn sorunlarýna cevap vermeye çalýþýyor. ABD baþta olmak üzere, irili ufaklý tüm devletlerden gelen talepleri karþýlamada tereddüt etmeyen tarzý ile de nasýl bir medeniyetin üzerinde kurulduðunu anlatmakta.
Bir zamanlar kendine bile yetmeyen Türkiye’nin, þimdi hem kendisini hem dünyadan gelen talepleri karþýlamaya gayret etmesi, büyük devletlerin refleksi olarak anlaþýlmalýdýr.
Tabii ki burada baþarýnýn içeriðine odaklanmak þarttýr. Türkiye’de ülkeyi yöneten hükümetin kabiliyeti Saðlýk Bakaný ve tüm bakanlýk personelinin çalýþma metodolojisi, bilim kurulundaki akýl küpleri isimler ve tabii ki tüm bakanlýklarýn bu disipline uyarak eþ zamanlý hareket etme kabiliyeti hayranlýk uyandýrmakta.
Özellikle bunca zorluklara raðmen yardým talebinde bulunanlarý ihmal etmemek, nasýl bir kamu diplomasi aklýnýn devrede olduðunu bize iþaret etmekte. Ýletiþim aklýnýn nasýl kurgulandýðýný ve iletiþim aðýnýn nasýl akýllýca dizayn edildiðini görmemek için ise ya cahil yada nefret dolu olmak lazým. Türkiye’nin, yurtdýþýna yönelik hamlesinin ileride, Türkiye’ye ciddi geri dönüþü olacaðýný kesinlikle göz ardý etmemeliyiz.
Yardým alan ülkeden, yardým veren ülkeye dönüþmesi, baþlý baþýna efsane niteliði taþýmakta. ABD’den bir zamanlar aldýðý yardýmlarla, devletin bazý kurumlarýnýn maaþýný ödeyen Türkiye’nin, þimdi ABD’ye yardým edecek noktaya gelmesi, sizce nasýl bir yolun sonucudur? Ýstikrarý saðlamak, iletiþim aðlarýný doðru kurgulamak, kamu diplomasisinin doðru hamlelere dayanarak hareket etmesinin þu anda deðil, ama ileride meyvesini toplayacaðýz hiç kuþkusuz. Ýþte anlaþýlan bu baþarý hikayesi sebebiyle, Cumhurbaþkanýnýn Ýletiþim Baþkaný Fahrettin Altun’un makamýna günlerce aslý astarý olmayan laflar söylendi. Mesele net budur! Bu baþarý Türkiye’nin hanesine yazýlan baþarýdýr. Türkiye’yi bunca çetin ve zor yola raðmen baþarýya götüren, adeta efsane yazan, küresel salgýna hiç kendini kaybetmeden meydan okuyan Baþkan Erdoðan ve kadrolarý ise, içten ve samimi teþekkürü hakediyor.