Baþbakan Erdoðan kendi çalýþma odasýnýn dahi dinlendiðini söyleyince mâlum çevreler sanki imkânsýz bir þeylerden bahsediliyormuþ gibi Erdoðan’ý ‘sahte maðduriyet’ oluþturmakla suçladýlar. Bu ülkede kasaplarýn ve bakkallarýn dahi dinlendiðine inanan, kendilerinin ise 24 saat dinlenildiðinden adý gibi emin olan bu kiþilere göre Baþbakan’ýn bu tespiti gerçek olamazdý.
Oysa “yeryüzünde çalýþma odasý dinlenilmek istenen 10 lider sayýn” deseniz aklý baþýnda her uzman Türkiye Cumhuriyeti’nin baþbakanýnýn ismini o listeye yazar. Baþbakan Erdoðan’ýn konuþmalarýný Ýsrail’den Ýran’a, ABD’den Rusya’ya, Suriye’den Çin’e kadar yeryüzündeki hemen her devlet merak eder. Baþka bir deyiþle Türkiye’de derin devleti bitmiþ varsaysanýz bile bu ülkenin baþbakanýnýn odasý her zaman kozmik oda olarak kalmak zorundadýr.
Ýkinci olarak Baþbakan Erdoðan’ýn “(derin devleti) tamamen sildik, bitirdik, yok ettik diyemem” mealindeki sözlerine ben de katýlýyorum. Hatta bu tespiti birkaç yýldýr düzenli bir þekilde tekrar ediyorum, çünkü Hükümetin içinde dahi derin devlet ile mücadeleni bittiðini sanan, bu mücadeleyi hafife alan kiþiler olduðunu zaman zaman gördüm. Oysa bu devletin en büyük sorunu derin çetelerdir. Kürt Sorunu’ndan kalkýnmaya kadar hemen her alanda Türkiye’ye ayak baðý olan, hatta prangalar gibi kýpýrdamasýný engelleyen içerideki derin yapýlanmalardýr.
Ergenekon ve Balyoz davalarý bu yapýlarý yavaþlattý ve bazý hücreler pasif hale geldi. Ancak davalarýn üzerinden geçen sürede yeni yapýlanmalar oluþuyor. Þu an hapiste olan bazý kiþiler dýþarý çýksalar dahi onlarýn yapabilecekleri çok da bir þey olduðunu sanmýyorum. Söz konusu davalarýn en önemli yararý derin devleti bitirmekte deðil, derin devletin faaliyetlerine zemin hazýrlayan militarist-darbeci önyargýlarýn ve alýþkanlýklarýn kýrýlmasýnda oldu. Örneðin sokak artýk askeri darbelerin gerekliliðine çok daha az inanýyor. Askeri kadrolarda da darbelerin bir þeylere çare olduðu yönündeki inanç ciddi oranda kýrýldý. Ama hepsi o kadar.
Sürülmüþ tarlalar
Rahmetli Muhsin Yazýcýoðlu kendi partisindeki derin devlet faaliyetlerini kastederek “tarla çoktan sürülmüþ” diyordu. Yani Yazýcýoðlu kendi partisi ve çevresinde tarlanýn sürüldüðünü, bazý kiþilerin bu tarlaya özenle yerleþtirildiðini, bundan sonrasýný kendisinin dahi kontrol edemeyeceðini ifade ediyordu. Peki, MHP sürülmedi mi? Ya CHP? Ya BDP? Peki ya AK Parti? Bunlar milyonlarca insaný barýndýran yapýlar. Ýçlerine birkaç kiþiyi yerleþtirirsiniz, kimsenin beklemediði bir anda düðmeye basarsýnýz ve karþýnýza Hrant Dink Cinayeti gibi ölümcül olaylar meydana gelir. Aynýsýný Özal’ýn ANAP’ýnda yaþamadýk mý? Özal’ýn ANAP’ýnýn büyük isimlerinden bir kýsmý bugün darbeci ve ulusalcý cenahta boy göstermiyor mu?
Özetle, derin devletle mücadelesi daha yeni baþlayan bir ülkenin “tamam, bu iþi bitirdik” demesi sadece gafletle ve unutkanlýkla açýklanabilir. Onlarca yýlda oluþmuþ bir yapýyý birkaç yýlda temizleyemezsiniz. Bu yapýnýn Osmanlý’dan devralýnmýþ ve birkaç yüzyýla dayalý darbeci-militarist bir zihniyet üzerine oturtulduðu ve halen aktif dýþ baðlantýlarý düþünülecek olur ise sadece Genelkurmay Baþkaný’nýn deðiþmesiyle veya sadece MÝT Müsteþarý’nýn demokrat kiþiliði ile devletin ve toplumun içlerine kök salmýþ zehirli bir yapýyý kýsa sürede bitiremezsiniz.Derin yapýnýn þu anki beklentisi iktidar partisinin ayaðýnýn tökezlemesi. Bu ise parti içi kavgalarla veya büyük bir ekonomik kriz ile mümkün. En iyisi tek partili iktidar döneminin sona ermesi ve koalisyonlar çaðýnýn yeniden baþlamasý. Ondan sonrasý kolay. Siyaset parçalý hale gelince darbeci generaller, sinmiþ istihbaratçýlar, PKK, diðer terör hücreleri ve diðer iç-dýþ aktörler eski rollerine kolayca dönebileceklerdir. Derin devlet ile sivil yaþam arasýndaki mesafe hâlâ incecik bir zar kalýnlýðýndadýr. Bu kalýnlýðýn daha fazla olduðunu sananlar korkarým korkunç bir hayal kýrýklýðý ile gerçeklere uyanabilirler.