Dünyanýn hiçbir medeni ülkesinde bir baþbakanýn telefon konuþmalarý bizdeki gibi böyle ortalýða saçýlamaz. Ýçeriði ne olursa olsun, bir baþbakanýn telefon konuþmalarýnýn mahremiyeti her þeyden önce milli güvenlik konusudur çünkü. Kýnanmasý, eleþtirilmesi gereken bir içerik taþýdýðý düþünülse bile...
Devlet geleneði olan her ülkede bu böyledir.
Amerika’da Cumhuriyetçiler Baþkan Obama’nýn telefon konuþmalarýnýn yayýnlanmasýna -Obama’yý zor duruma düþürecek bir içeriði olsa da- rýza gösterirler mi?
Ýngiltere’de Ýþçi Partililer Baþbakan David Cameron’ýn telefon konuþmalarýnýn ortaya saçýlmasýný kabul edebilirler mi?
Almanya’da Sosyal Demokratlar Þansölye Merkel’in veya Fransa’da UMP’liler Cumhurbaþkaný Hollande’ýn telefon konuþmalarýnýn kamuya açýlmasýna sýcak bakabilirler mi?
Bizim siyasetçilerimiz sanki bin yýllýk bir devlet geleneðimiz yokmuþ gibi iptidai tavýrlar gösteriyorlar bazý konularda... Milli hassasiyetlerini portmantoda asýlý býrakmýþ gibi sadece günlük çýkarlarý gözeterek siyaset yapmaya çabalýyorlar.
Maalesef mesele sadece siyasetle sýnýrlý deðil. Adeta devletin çivisi çýkmýþ gibi bir görüntü var. Devletin olduðu bir yerde olmasý düþünülemeyecek olaylar gerçekleþiyor bu ülkede:
Ülkenin Baþbakaný’nýn telefon konuþmalarý internette yayýnlanýyor...
Muhalefet partilerinin liderleri Parlamento çatýsý altýndaki toplantýlarda alenen bazý insanlarýn telefon konuþmalarýný dinletiyorlar...
Birtakým devlet memurlarýnýn devletteki hiyerarþi dýþýndaki baþka bir hiyerarþi içinde emir ve talimat alarak görev yapýyor olmalarý zaten kanýksanmýþ bir durum...
Hatta Milli Ýstihbarat Teþkilatý’nýn örtülü operasyonlarýný deþifre etmeye kalkýþan polis ve savcýlarýmýz bile var...
(Bütün bu “Türkiye gerçeklerini” medeni memleketlerdeki durumla mukayeseye devam edelim... MI6’in diyelim ki orta doðuya veya Afrika’ya yönelik örtülü operasyonlarýndan birini deþifre etmek için Heathrow Havaalanýný basan bir Ýngiliz savcý ve ona yardým eden bir Scotland Yard memuru tahayyül edebiliyor musunuz?)
Aslýnda bütün bunlar Türkiye’nin de alýþýk olduðu bir tablonun yansýmalarý deðil. Çünkü Türkiye’de bugünlerde yaþananlar normal bir süreçte yaþanabilecek þeyler deðil! Kabul edelim ki bu ülke bunlarý hak ediyor de deðil. Ama adeta bir “çocukluk çaðý hastalýðý” gibi beþ yýlda bir nükseden bir derdimiz var. Cumhurbaþkanlýðý seçimi yaklaþtýkça siyasetin ateþi çýkýyor, bürokrasi tanýnmaz hale geliyor, dördüncü güç medya ayaklarýný yerden kesiyor bu ülkede...
Bugünlerde yaþadýklarýmýzý bu eski hastalýðýn semptomlarý gibi düþünmek lazým bir yanýyla. Ama bir yere kadar. Çünkü bu sefer kendimizi de aþtýk sanki! Devlet geleneðine sahip hiçbir ülkede, hiçbir medeni ülkede görülemeyecek absürtlüklere de imza atýyoruz artýk. O kadar þikâyet ettiðimiz geçmiþteki o vesayetçi yapýnýn bile yapmadýklarýn yapabilen bir paralel yapý görülmedik yenilikler getiriyor siyasi ve sosyal hayatýmýza!
Kimliðinin hiçbir önemi yok, Baþbakanlýk makamýnda oturan kiþinin telefon konuþmalarýnýn ortalýða saçýlmýþ bulunmasý devletin ayýbýdýr. Bu ayýbýn sorumluluðunu kimler arasýnda paylaþtýrmak gerektiði ayrý bir tartýþma konusu. Ancak þu bir gerçek ki ülkenin baþbakanýnýn bile konuþma kayýtlarýnýn hiçbir þey yokmuþ gibi yayýnlanabildiði bir ülkede hükümet kanadýnýn hazýrladýðý HSYK yasasý taslaðýnda bulunan kusurlarý dile getirmemiz veya internet yasasýnda yer alan bazý hükümlerle ilgili eleþtirilerimiz hiçbir deðer taþýmaz. Bilginiz olsun!