Basit soruma cevap gelene kadar...

Yapmadýðý bir iþten dolayý haklarýndan mahrum edilmesini istemem kimsenin; nefret ettiðim kiþiler de dahil buna. ‘Ýlâhi adalete’ inanýrým ve yapýlanýn yapanýn yanýna kâr kalmayacaðýna iman etmiþimdir. Þimdiye kadar bilerek, isteyerek, baþkalarýna zararý dokunmasýný bekleyerek hiç yalan söylemedim. Olaný çarpýtma âdetim yoktur.

‘Ergenekon’ ve ilintili davalardan yargýlanan kiþilerin büyük bölümünü tanýmam. Hakkýmda iyi hisler beslemediklerini sandýðým, yalanýn en âdisine baþvurmuþ tipler de var içlerinde; ancak onlarýn bile hak etmiyorlarsa zarar görmelerini istemem. Elimde kalem olduðu sürece haklarýndan geleceðimi bilirim çünkü...

Geçenlerde ‘tanýk’ olarak çaðrýldýðým Ergenekon duruþmasýnda da söyledim: Davaya konu olan örgütle ilgili ilk yayýn iki gün üst üste Kulis’te benim tarafýmdan yapýldý. Kendi gelen bir belgeyi önemsemeyip bir tarafa koymuþtum; bir süre sonra iki ayrý gazetede çýkan deðerlendirmeler belgede okuduklarýmý hatýrlattý. 2001 yýlý nisan ayýnýn son ve mayýs ayýnýn ilk günü çýkan Kulis’lere bakýldýðýnda, belgenin yasal olmayan ordu-içi bir örgütlenmeyle ilgisini tamamiyle gözden kaçýrdýðým fark edilecektir.

Fazlaca üzerinde durduðum, bazý ünlülerin yurtdýþý bankalara kaçýrdýklarý paralarý geri getirmek üzere oluþturulmasý düþünülmüþ ‘bilgisayar korsanlýðý’ ile ilgili bölümleriydi belgenin... Ýlk gün çýkan yazým “Fazla uçmuþsun” tepkisiyle karþýlaþýnca, belgenin diðer bölümlerine deðinmek için kaleme aldým ikinci Kulis’i...

Önem vermeden, önemli olduðunu fark etmeden... Yýllar sonra ortaya çýkartýlacak bir örgütlenmeyi deþifre ettiðimi bilseydim, yeri göðü inletecek tarzda gürültü koparmayý ihmal eder miydim? Zaten belgeyle iliþkim ilk elime geçtiði sýrada yazdýðým yazýlarla sýnýrlý kaldý; bir daha konuya hiç girmedim.

Uzunca giriþin sebebi, ‘Ergenekon’ ve ilintili davalarla kiþisel bir baðýmýn bulunmadýðýný vurgulamak... Beni ‘düþman’ belleyip itibarsýzlaþtýrma kampanyalarý açanlar olsa da aralarýnda, benim ‘düþman’ bellediðim kiþiler deðil yargýlananlar... Özel bir husumet duymuyorum hiçbiri hakkýnda. Genel bir-iki deðerlendirme dýþýnda konuya deðinen fazla bir yazý da yazmadým. Hislerimin bana hükmetmesini ve hak ihlâli yapmayý arzu etmemenin de bu isteksizlikte payý var.

Neyse...

Silivri’deki mahkemede yargýlananlar zaman zaman haksýz yere maðdur edildiklerine dair mektuplar gönderiyorlar. Bilgisayar çýktýsý olduðu için gelen mektuplar, giriþte özel hitap bulunmasýna raðmen, büyük çoðunluðunun baþkalarýna da gönderilen metinler olduðunu düþünüyorum. Mektuplarý hiçbir ayrýntýyý sektirmeden okuyorum elbette, yazanlarýn maðduriyet hislerini anlýyorum, zihnimdeki basit bir soruya cevap teþkil etmedikleri için hepsini dosyaya kaldýrýyorum...

Cevabýný aradýðým basit soru þu: “Siz yapmadýysanýz kim yaptý?”

Türkiye’de sonuç almýþ dört askeri müdahale yaþandý, kimbilir kaç giriþim de niyet safhasýnda kaldý. ‘Andýç’ adý verilen belgelerden de haberdarýz ve bu sebeple ön hazýrlýklarýn nasýl yapýldýðýný, devreye sokulan psikolojik savaþ taktiklerini biliyoruz. Son on yýl içerisinde üç-dört kez darbe macerasýnýn kýyýsýna kadar gelindiðini fark edecek kadar da siyasi gözlemci deneyimine sahibim. Son on yýlda ortalýðý karýþtýran nice sýradýþý eylemle karþýlaþýldý; onlarla ilgili soru iþaretleri beynimi zonklatýyorsa benim kabahatim mi?

Mahkemede yargýlananlar “Ben yapmadým” diyorlar teker teker ve bu “Biz yapmadýk” olarak kulaklara ulaþýyor. Olabilir elbette; ne bileyim, yapanlara ulaþýlamamýþ, hiç günahý olmayan kiþilerin ise üzerine gidilmiþtir... Ya da kurunun yanýnda yaþ da yanýyordur...

Ýtirazlarý ciddiye almaktan yana gönlüm, ama aklým hep o basit soruya cevap arýyor: “Siz yapmadýysanýz kim yaptý?”

Herkese ortak gönderilen mektuplara cevap vermedim, ama aralarýndan biri bu hafta el yazýsýyla bayaðý uzun bana-özel bir mektup gönderdi; bu Kulis ona cevap olmak üzere yazýldý iþte...

Bakalým basit soruma da cevap alabilecek miyim?