Devlet Bahçeli baþkanlýk sistemine cevaz mý verdi? Hayýr. Sadece “Bu mesele hallolsun” dedi.
Biraz da abartýlý örneklerle (“anayasa çiðneniyor” türünden), meselenin acil olduðuna vurgu yaptý.
Çünkü baþkanlýk sistemini konuþmanýn tam zamaný...
Hayýr, anayasa çiðnendiði için deðil.
Demeçleri ve açýklamalarý dýþýnda Erdoðan açýkça “anayasa ihlali” sayýlacak hangi davranýþý sergiledi? Hangi icraatýnda ihlal görüldü? Biz niçin duymadýk?
Bazý kesimlere verdiði “ayar”dan söz ediliyorsa, bunlarý kendisine yönelik küfür ve hakaretler eþliðinde konuþmalýyýz. Ne yani, muhalefet partisi lideri her cümlesinin içine “hýrsýz” ve “harami” sözcüklerini yerleþtirecek, Cumhurbaþkaný buna cevap vermeyecek. Cevap verdiðinde de, bütün partilere eþit mesafede olmasý gerektiði hatýrlatýlarak “anayasayý ihlal”le suçlanacak... Öyle mi?
Bu iþ hallolmalý, evet.
Derhal hallolmalý.
Daha önce bin kere yazdým. Bu “bin birinci” olacak ama madem Devlet Bahçeli bu iþin zaruretine vurgu yaptý, AK Parti de durumdan vazife çýkararak kimi hazýrlýklara giriþti, baþtan baþlayarak sakince konuþmalýyýz.
Önce, “Bu iþ sadece Erdoðan’ýn fantezisidir. Durup dururken nerden çýktý ki baþkanlýk sistemi?” diyenleri temin etmemiz gerekiyor... (Önceki bir yazýmdan “toparlayarak” aktarýyorum.)
Durup dururken çýkmadý. Eski bir mevzudur bu.
Parlamenter sistemi çalýþamaz hale getiren (yani Cumhurbaþkanlýðý makamýný, Senatoyu, yargýyý, bürokrasiyi vesayetin aracý kurumlarý olarak gören) geleneksel ve konvansiyonel devleti zapturapt altýna almak için bulunmuþ bir formüldü.
Bunu ilk kez, kuvvetli bir þekilde, Turgut Özal dillendirdi. Gerçi Senato, 12 Eylül darbesinden sonra ortadan kaldýrýlmýþtý ama diðer “aracý vesayet kurumlarý” parlamento üzerindeki aðýrlýðýný sürdürüyordu.
Özal, “güçlü parlamenter sistem olamýyorsa, bari baþkanlýk sitemine geçelim” diyordu. Bu fikir, bir süre sonra, vaktiyle “Bu iþ saçmalýktýr” demiþ bulunan Süleyman Demirel tarafýndan da kabul gördü; çünkü zatýalileri Cumhurbaþkaný seçilmiþ, 5+5’le saðlayamadýðý iktidarýný baþkanlýk sistemiyle sürdüreceðine inanmýþtý yahut inandýrýlmýþtý.
Baþkanlýk sisteminin yararlý ve elzem olduðunu düþünen üçüncü siyasetçi Recep Tayyip Erdoðan’dýr. Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý döneminden itibaren bu düþünceyi seslendirmektedir.
Ýtirazcýlar, baþkanlýk sisteminin milli bünyemize uygun olmadýðýný ileri sürüyor.
Milli bünyemiz, parlamenter sistemle 66 yýl önce tanýþtý. Tek parti döneminin Cumhurbaþkanlarý (Atatürk ve Ýnönü), adlý adýnca baþkanlýk yetkilerini kullanýyorlardý. Öncesinde de, bir tür baþkanlýk sistemi uygulanýyordu. Seçimle gelmiyorlardý ama tahta geçen Hanedan üyelerini de bir tür “Baþkan” saymak gerekiyor. Demek ki, bu sistem, “milli bünyemize” çok da yabancý deðilmiþ.
“Baþkanlýk sistemi de nerden çýktý?” diyen arkadaþlarýn öncelikle þu soruyu cevaplamalarý gerekiyor: “Niçin doðru dürüst bir parlamenter sistem kuramadýk ve niçin bu kadar darbeye izin verdik?”
Bugün baþkanlýk sistemi elzem hale gelmiþtir. Çünkü Meclis’e cumhurbaþkaný seçtirmeyenler, yani bütün o e-muhtýracý ve 367’ci taifesi, parlamenter sistemin sonunu getirmiþtir. Kimin cumhurbaþkaný olacaðýna artýk Meclis deðil, halk karar vermektedir. “Mis gibi parlamenter sistem varken baþkanlýk da nerden çýktý?” diye aðlayanlar, bu soruyu öncelikle kendilerine sormalýdýrlar. “Bu duruma biz yol açtýk... 367 rezaletine ve e-muhtýraya sahip çýkarak ‘mis gibi parlamentoyu’ iþlevsiz hale getirdik” demelidirler.
Hem seçilmiþ Cumhurbaþkaný, hem seçilmiþ hükümet olmaz. Bu durum ileride ciddi sýkýntýlara yol açacaktýr. Bu (kaotik) durumu giderecek bir sistem deðiþikliðine ihtiyaç vardýr.
Bu da baþkanlýk sistemidir.