‘Baþkanlýk sistemi’ Türkiye’de çok iyi sonuçlar verebilir

Tekrar da olsa býkmadan her Türk vatandaþý bu gerçeði görene kadar yazacaðým... 

Sevgili dostlar, madem baþlýkta iddiayý ortaya attik birlikte sorgulayalým ve baþlarken soralým; TÜRKÝYE’nin en büyük sorunu nedir?

Bir tespit ile baþlayalým; Türkiye’de özellikle 1982-2003 arasýnda defalarca yazýlýp çizildiði gibi; süreçler çok uzundur, iþ yaptýrmak, hele hele kamu dinamiklerini harekete geçirmek çok zordur... Türkiye’nin en güçlü koltuðunda oturan Baþbakan Erdoðan bile bundan þikayet etmiþ ve OLÝGARÞÝK BÜROKRASÝ vurgusunu defalarca tekrarlamýþtýr...

Sevgili dostlar, “BÜROKRATÝK” sýkýntý “en dipteki küçük mekanizmalardan” baþlar, “en tepedeki halkanýn” içine kadar uzanýr... Ýþin kötüsü “hepimiz de” bu gerçeðe alýþýrýz ve yapamadýklarýmýzý sorgularken þöyle tuhaf bir cümle kurarýz: “Burasý Türkiye!” Beðenmiyorsun da deðiþtirmek için “ne yaptýn” demezler mi adama!

Sevgili dostlar, Türkiye tarihine dikkatli bakýp, özellikle “yapmak isteyenlerin” nasýl aþaðý çekildiðini, hatta “karþýt mekanizmalar” tarafýndan nasýl etkisizleþtirildiðini sorguladýðýmýzda tek bir sonuca varýrýz: Var olan yapýda bir hata mevcut ve “hükümet” olmak ile “iktidar olmak” arasýnda uzun bir mesafe vardýr ve ancak Baþbakan Erdoðan gibi SAVAÞ veren Baþbakanlar VESAYET DÝNAMÝKLERÝNÝ alt ederek iktidar olabilirler. Bu gerçeði yukarýdan aþaðý her “mekanizmaya” uygulayabilirsiniz. Bir yere “yetkili atarýz”, sonra da çalýþtýrmayýz!

Çýkarým 1: Türkiye gibi “geliþme sürecinde” hýzlý yol alabilecek ve en önemlisi “doðru kararlarýn verilmesi halinde” yeni dünya düzeni içindeki yeri gereði “çok hýzlý geliþebilecek” bir ülkede, iyi kurulmuþ bir baþkanlýk sistemi çok iyi sonuçlar verebilir...

Bu noktada soralým: Sakýncalarý yok mu? Özellikle sistem iyi kurulmaz ise ‘tek adam’ her þeye hâkim olur ve ‘devlet siyasallaþmaz mý’?... Bu KARA PROPAGANDA özellikle Baþkanlýk korkusu ile kavrulan YERLEÞÝK DÜZEN tarafýndan yapýlsa bile gerçekçi deðil. Açýk söyleyeyim; iyi kurgulanýrsa hiçbir sorun asla olmaz. Baþkanlýk sistemi “olmasý gerektiði” gibi dünya standartlarýna uygun kurulursa; bakanlar “seçim dinamiklerine bulaþmýþlardan” deðil, “mesleðinde yol almýþ profesyonellerden” seçilecek. Bunun anlamý da çok açýk: “Siyasi çarka” bulaþmadan sadece bir konuda iyi olduðu için ülkede “o konuda söz sahibi” olma þansý elde edecekler ve ideallerini ülke için hayata geçirebilecekler.

Çýkarým 2: Baþkanlýk sistemi, “seçilenin” siyaset yapacaðý ama özellikle teknik konularda iþ yapacaklarýn, “seçilen tarafýndan seçilmemiþlerden”, sadece iþi bildikleri için atanacaðý bir sistem. “Seçilen” iþi bilmeyene “sorumluluk verirse” kaybeden kendisi olacak. Örnek vereyim; bugün Türkiye’de her alanda çok deðerli isimler var ama “siyasi mekanizmaya” bulaþmak istemedikleri için Türkiye adýna “ortaya çýkmalarý” mümkün deðil.

Sevgili dostlar, yapacaðýmýz düzenlemenin adý ne olursa olsun, var olan yapýnýn zorluklarýný bilerek “yeni adýmlar atmamýz” ve “iþ yapmak isteyenin” önündeki engelleri kaldýrmamýz gerekli. Bu sadece “tepedekiler için geçerli deðil”, her alanda sorumluluk alacak ve adým atacak “insan kaynaðýna” ihtiyacýmýz var. Bu ülkede ÝÞ YAPAN daha fazlasýný YAPMAK isteyen bir Baþbakan’ýn baþýna neler gelebileceðini, nasýl bir hayasýz akýna uðrayabileceðini GEZÝ olaylarýndan bugüne yaþayarak gördük...

Sonuç: Türkiye, ivmesini kaybettiði dönemlerden birinde olsaydý, inanýn üstünde konuþmaya bile deðmezdi. Bugün gerek genel “dünya düzeni” gerekse “tarihi geliþmeler” açýsýndan durum çok farklý. Türkiye “tarihin altýn fýrsatýný” yaþýyor. “Konjonktür” ve deðiþen dünya, Türkiye’nin “yeni denklem” içinde “aðýrlýklý” bir yer edinmesine imkân verebilir ve BU ÝMKAN hayata geçmeye baþladý... Bu yeniden kuruluþ döneminde Türkiye, doðru bir SÝSTEM kurabilir ve VAROLAN DÝNAMÝKLERÝNÝ bir üst sýnýfa taþýyabilir daha açýk ifadesiyle; doðru kurgulanmýþ bir baþkanlýk sistemi kurabilirse, çok kýsa zamanda çok hýzlý yol alabilir...

Son söz: Daha önceki yazýmda da bu notu düþmüþtüm, yine düþeceðim: Türkiye’nin yeni küresel vizyonu “baþkan” ile bütünleþtirilebilirse, 100 yýl önce yaptýðýmýz çýkýþý yeni bir dalgayla 100 yýl sonra yeniden yakalayabiliriz. 1900’lü yýllarýn baþý “Türkiye’nin doðuþu ve kuruluþuydu”, 2000’li yýllarýn baþý da “Türkiye’nin dünya düzenine ve sistemine” yerleþmesi ve kök salmasý olacak... YENÝ çað, “TÜRKÝYE YÜZYIL’ý” olacak... Bizlere düþen bu gidiþe “DUR” demek mi yoksa önünü açmak mý ? Sorgulamaya devam edeceðiz...