Ýsterseniz siz de yaptýðýmý yapýn, sonucun ayný çýktýðýný göreceksiniz: Ak Parti iktidarý döneminde en fazla tartýþýlan konudur ‘baþkanlýk sistemi’... Dün birkaç gazetenin arþivine girerek bu gerçeði test ettim; baþkanlýk sistemi üzerine tartýþmalarýn, 2003 yýlýndan baþlayarak bugüne kadar hemen her yýl siyaset gündemimize girdiðini gördüm...
Hep Tayyip Erdoðan açmýþ mevzuyu...
Geçmiþte tartýþýlmasý bugünü ayný kýlmaz. Bugün zemin deðiþik; çok güçlü bir parti var iktidarda ve Meclis sistem deðiþikliðini de içerebilecek bir anayasa yapma çabasýnda. Geçmiþte öylesine tartýþtýk konuyu... Ya da gündem deðiþtirme ihtiyacý ortaya çýktýðýnda tartýþtýk... Bazý konularda yetersizlik dýþa vurunca tartýþtýk...
Bugün ise yapacaðýmýz tartýþma anayasa çalýþmalarýný etkileyebilecek...
Türkiye’de siyasi hayatýn bir türlü tüketemediði bir konu olduðu için, ‘baþkanlýk sistemi’nin yeniden gündeme geliþine, “Bir süre tartýþýrýz, geçer” gözüyle bakanlar olduðunu biliyorum. Yanýlýyorlar. Ak Parti sözcülerinin saðda-solda yaptýklarý açýklamalar bile konunun Tayyip Erdoðan’ýn projesi olmaktan öte bir ilgi gördüðüne iþaret ediyor.
Ders iyi çalýþýlmýþ... Bir senaryo oluþmuþ zihinlerde ve zamanlama da iyi ayarlanmýþ...
Zihnim bir dostum tarafýndan açýlmasa ben de ‘yeni bir heves’ olarak bakabilirdim konunun bir kez daha tartýþma gündemine girmesine... Ancak ‘Kürt sorunu’ diye de bilinen sýkýntý kaynaðýnýn artýk çözüme kavuþacaðýndan emin, bütün dikkatini bunun nasýl saðlanacaðý üzerinde yoðunlaþtýran dostum, “Ýþte bu” deyince kulak kesildim.
“Herkes konuyu yanlýþ yönüyle ele alýyor” diye baþladý sözüne... Tespiti doðru: ‘Baþkanlýk sistemi’ denilen yönetim biçimi çok farklý bir ülke tablosu ortaya çýkartabilir, ama o tablonun içinde ‘sultan’ veya ‘diktatör’ bulunmaz. Yetkilerin denetlenebilir olmasýný getirir baþkanlýk sistemi, kuvvetler arasýna kalýn duvarlar örer, tek bir kiþinin bütün sistemi elinde oynatmasýna müsaade etmez...
“Yarý-sultan çýkartmaya müsait olan bugün uyguladýðýmýz karma sistem” dedi dostum.
Esas tartýþýlmasý gereken konunun, baþkanlýk sisteminin uygulandýðý yerlerin, genellikle coðrafi yönden büyük, idari yönden tek merkezden yönetilmesi zor ülkeler olduðundan hareketle, bizde de doðurabileceði ayný yöndeki ihtiyaç olduðu kanaatinde: “Baþkanlýk sistemine gidilirse Türkiye idari yönden baþkalaþmak zorunda; mahalli yönetimlerin daha geniþ yetkilerle donatýldýðý, merkezin yetkilerinin seçilmiþlere devredildiði bir ülke olmamýz gerekecek...”
Çok deðiþik coðrafyalarda 40’a yakýn baþkanlýk sistemiyle yönetilen ülke varmýþ ve bunlarýn çoðu anlattýðý gibiymiþ...
Milletvekillerini tek bir kiþinin isim isim belirlediði... Hangi milletvekillerinin bakan olacaðýna ayný kiþinin karar verdiði... Ayný kiþinin istediði bakaný görevden alabildiði, eli ve kolu ülkenin dört bir tarafýna uzanýp herkesin hayatýný doðrudan etkileyebilecek kararlarý tek baþýna oluþturabildiði... Vali atamalarýný yapabilen, belediye baþkanýnýn kim olacaðýna karar verebilen yine ayný kiþi... Yani baþbakan... “Böyle bir sisteme diktatörlük denmiyor da, bütün bu yetkilerin daðýtýldýðý ‘baþkanlýk sistemi’ne nasýl ‘diktatörlük’ deniyor, anlamýyorum” dedi dostum...
Eðer durum gerçekten böyleyse, bugünkü siyasi aktörlerin varolan kendi yetkilerini budamayla sonuçlanacak bir sistem deðiþikliðini neden isteyebileceklerini de ben anlamýyorum.
“Sen de yanlýþ yöne bakýyorsun da ondan” dedi dostum. Ona göre, þimdiye kadar bir türlü çözülemeyen ve ülkeyi sürekli rahatsýz eden pek çok sorunun ilâcýymýþ sistem deðiþikliði: “Dilimizde ‘bir çýrpýda’ diye bir deyim var ya, iþte bir çýrpýda bir çok sorundan kurtulmanýn yöntemi olarak görebilirsin baþkanlýk sistemini...”
“Muhalefet buna geçit vermez” tespitime katýlmadý. Hep yanlýþ açýdan bakýyormuþum olaylara; “Yoksa çaptan mý düþüyorsun?” bile dedi.
“Kemal Kýlýçdaroðlu’nun misyonu þimdiki düzenin sahibi CHP’ye bugüne daha uygun yeni sistemi kabul ettirmek olmasýn?” dediðinde dostum, bende film koptu.